Eğitim sistemini yeniden düzenleyen ve kamuoyunda 4+4+4 adıyla bilinen 6287 sayılı yasanın çıkmasının üzerinden iki ay geçti. Ancak basında her gün yasanın nasıl uygulanacağındaki belirsizlikler ve sakıncaları hakkında çeşitli tepkiler yer alıyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'nda Bizim Ülke Derneği tarafından dün gerçekleştirilen panelde de görüşler farklı değildi. Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın kolaylaştırıcılığındaki panele Prof. Ayşe Yalın, Prof. Ayla Oktay CHP İstanbul Milletvekili Prof. Binnaz Toprak konuşmacı olarak katıldı.
Fırsat eşitliği
Konuşmacılar 6287 sayılı yasanın getirdikleriyle ilgili ağırlıklı olarak okul öncesi eğitim ve okula başlama yaşının 5,5 yaşına çekilmesi üzerinde durdu.
Prof. Kağıtçıbaşı, okul öncesi eğitimin yeni yasayla zorunlu olmaktan çıkarılmasını eleştirdi. Temel eğitim ne kadar uzun sürerse farklı kesimlerden gelen çocuklar arasındaki eşitsizliklerin o kadar azaldığını söyledi. Eşitsizlikleri azaltan bir sistem olduğunu vurguladı. Pek çok ülkede zorunlu olduğunu hatırlatarak Türkiye'de de son yıllarda yapılan çalışmalarla yüzde 67'ye kadar çıkıldığını ifade etti.
Kağıtçıbaşı nöropsikolojinin son dönem araştırmalarından örnekler vererek, erken yaşlara yapılan yatırımın önemini anlattı. Türkiye'de yapılan uzun dönemli bir araştırma kendilerinin de aynı sonuca vardığını söyleyen Kağıtçıbaşı, okul öncesi eğitimin çocuğun zekasını beslediğini belirtti.
Kağıtçıbaşı'nın dikkat çektiği bir nota da pratikteki işleyişe dairdi. Yeni sistemde okul öncesi eğitimin zorunlu olmayışının bu eğitimi aldırmak ailelerden aylık bir ücret alınacağı anlamına geldiğini, bu yükü karşılamayacak aileler olacağını, onların çocuklarını erken okula göndermeyi seçeceğinden söz etti."Parası olmayanlar bu hizmetten faydalanamayacak."
Yasanın alelacele çıkarılmasını da eleştiren Kağıtçıbaşı, bu tip köklü değişiklikler yapılmadan önce uzun bir deneme ve değerlendirme dönemi gerekli olduğunu, bu şekilde çıkarılmış olmasının bilimle ve demokrasiyle bağdaşmadığını söyledi.
"Daha önce de denendi"
Prof. Ayla Oktay okul öncesi eğitimin beynin gelişimi için çok önemli olduğunu vurguladığı konuşmasında çocukların okul öncesi ne kadar fazla oyun oynama imkanı elde ederse o kadar iyi olduğunu, evde eksik kalan eğitimin açığını okul öncesi eğitimde kapatıldığını anlattı.
İyi bir okul öncesi eğitimin çocuklar arasında eğitimde fırsat eşitliğine hizmet edeceğini ve okula başlamanın ideal yaşının altı olduğunu savundu.
Yeni sistemin gerekli altyapı hazırlanmadan çıkmış olmasının sakıncalarını vurgularken Oktay, 5-5,5 yaşındaki çocuklara yönelik olarak öğretmenlerin eğitilmesi gerekliliğini söyledi, ancak 400 bin ilkokul öğretmeni olduğundan hareketle üç ayda bunun nasıl yapılacağını sordu.
1982-83 öğretim yılında da böyle bir uygulamanın "6 yaş uygulaması" adıyla yapıldığını hatırlatan Oktay o sırada çocukların okula bir yaş erken başladığını ve yeni ders programlarının okullar başladıktan sonra geldiğini hatırlattı. O dönemde İstanbul Üniversitesi'nde yaptıkları araştırmadan hareketle velilerin bu süreçte çocuklarını okuldan aldıklarını söyledi. O dönem müfredat yapılmadan okula başlayan çocuk sayısı 250 bin, şimdi tahmini sayı 700 bin.
Dinleyiciler sessiz kalmadı
Prof. Ayşe Yalın da farklı kültürlerde farklı çocuk yetiştirme biçimleri olduğunu söylerken her halükarda çocuğun eğitime hazır olmasının önemine değindi. Çocukların kendi düzeylerinden farklı bir sisteme girdiklerinde sorun yaşadıklarını anlattı. "Zihinsel karışıklığa neden olmamak için gelişim düzeyine uygun eğitim verilmeli."
Oktay sık değişen eğitim sisteminin zararlarından ve tutarlı bir eğitim politikasının gerekli olduğundan da söz etti.
6287 sayılı yasanın Meclis'teki "macerasını" anlatan İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak ise bu konuda yaptıkları muhalefetin karşılığını bulmadığını belirterek CHP'nin şekil yönünden yaptığı iptal başvurusunu reddeden Anayasa Mahkemesi'ne şimdi de esastan başvuracağını belirtti ve Türkiye'de yargının bağımsızlığı konusunda sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Panelin sonunda gerçekleşen soru cevap bölümünde söz alan dinleyicilerin görüşlerinde çocukların mağdur olmaması için örgütlenerek mücadele edilmesinin gerekliliği öne çıktı. (YY)