Sonra köşebaşlarında çiçekçi kadınlar beliriyor. El yapımı tezgâhlarda çiçek satan bir erkeğe rastlamak zor. Kadınlar otellerde, bürolarda ve dükkânlarda da temizlik işlerinden sorumlu.
Yelpazenin diğer ucunda ise, önemli yönetici konumlarda bulunan birkaç kadın yer alıyor. Parlamento'nun bu yedi kadın milletvekilinden biri de Bakanlık görevinde.
İnsanlar iş aramak üzere ülke dışına çıkan erkeklerden dolayı Ermenistan'da bir beyin göçü yaşandığını düşünüyor olabilir. Ancak toplumun cesaret ve hayallerin yanı sıra beyne sahip koca bir bölümü de değişiklik yaratabilecek bir vizyonla ülke içindeki üretimine devam ediyor.
Eşitliğin dünü ve bugünü
Cinsiyetler arasında eşitlik, Ermeni toplumunun uzun tarihi içinde hayli yerleşik bir kavram. Kadınların haklarını koruyan eski Ermeni yasa ve anayasalarının geçmişi, erkeğin sebep göstermeksizin terk etmesi durumunda kadına aile mülküne sahip olma hakkını tanıyan 443 tarihli Şahapivan Kanunları'na kadar uzanır. Sözkonusu yasa ayrıca kadına eve yeni bir koca getirme hakkı da tanıyordu. Ardından 12. yüzyılda Mıkhitar Goş tarafından hazırlanan Ceza Kanunu, kadına yönelik şiddeti yasaklayarak, şiddet uygulayanlara da cezalar verdi.
Yakın geçmişte ise, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) kadınların henüz seçme hakkının olmadığı bir dönemde, ilk Ermenistan Cumhuriyeti'nin parlamentosunda (1918-1920) kadın milletvekilleri bulunuyordu. Bu eşitlik geleneğiyle kökleşen bağımsız Ermenistan 1993'te hiçbir çekince ileri sürmeksizin Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ni kabul etti.
Ancak acaba Ermenistan'da kadınların durumu ne derece eşit? Amerikan Barolar Birliği Orta ve Doğu Avrupa Hukuk Girişimi (ABA-CEELI), bu soruya yanıt bulmak amacıyla 2002'nin Haziran ayında Ermenistan'da eşitlikle ilgili kanunlar ve uygulamadaki gerçeklere ilişkin derinlemesine bir araştırma yürüttü.
Araştırmacılar, kadınların daha iyi ve yüksek eğitime sahip olmalarına karşın istedikleri işte çalışamama olasılıklarının erkeklerden daha yüksek olduğunu saptadılar. Araştırmaya göre kadınlar, aileleri için para kazanır ve temel ihtiyaçları tedarik ederken yine de "eve ekmek getiren kişi" sayılmıyorlar.
Yine kadınlar sivil toplum kuruluşları ve sosyal hareketlerde büyük çoğunluğu oluştururken siyasetteki temsiliyetleri ciddi oranda düşük.
"Ermeni kadını son derece faal. Sivil toplum örgütlerinde çalışan kadınlar son derece zeki ve ülkemizi ilgilendiren konularda bilgi sahibi. Öte yandan bugün Parlamentomuzda yalnızca 7 kadın milletvekili var. Bu da neden diye sormak için iyi bir fırsat" diyor Parlamento'da üçüncü dönemini geçiren Hermine Nağdalyan ve ekliyor:
"Resmi seçim sürecimiz ayrımcı olmamasına ve gerek kadın gerekse erkek herkese eşit katılım olanağı sunmasına karşın, seçimin yapıldığı araçların ve seçim mekanizmasının çarpıklaştığı noktalarda kadınlar sürekli zaman kaybediyor. Daha geniş bir perspektifle bakıldığında da aslında herkes bedel ödemiş oluyor."
Kadınlara ayrımcılık içeren kültürel normların da halihazırdaki tabloda payı büyük. Erkek çocuklar ailenin varisi ve soyadı taşıyıcısı olarak yetiştirilirken kız çocuklara gelecekte kocasının evine taşınacak bir eş ve anne gözüyle bakılıyor. Kadınlar genç yaşta evlenme eğiliminde ve evlenmemiş kadınlar ya da bekar anneler hoş karşılanmıyor. Ayrıca Ermeni kültürünün aile içi konuları mahrem tutmaya büyük önem vermesi, aile içi şiddet ya da sorunlu evlilikler gibi konuların ele alınış şeklini de ciddi biçimde etkiliyor.
Günlük yaşam gerçekleri
Özellikle eğitim ve istihdam alanları erkek ve kadın oranları açısından ilginç verilerle dolu. Anayasa, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her vatandaşa eğitim hakkı tanıyor. Gerçekte de Ermeni kültüründe eğitim gerek erkek gerekse kadınlar açısından yüksek değere sahip. Ancak ülkedeki kaynak eksikliği ve erkeğin evin reisi ve eve ekmek getiren olmasını gerektiren halihazırdaki sosyoekonomik durumu çoğunlukla delikanlılara öncelik verilmesine yol açıyor. Kaynaklar sınırlı olduğunda, bir erkek çocuk için eğitimin kız çocuğa kıyasla daha iyi bir yatırım olduğu yönünde bir anlayış hakim.
İstihdam alanında da bağımsızlık sonrası Ermenistan Çalışma Yasası'nda büyük çaplı bir düzeltme yapılmadığı için halen çağdışı kalmış ve yeni pazar ekonomisine uygun olmayan kanunların varolduğu görülüyor. Örneğin kadınların "ağır ve tehlikeli" işlerde çalışması ve belli koşullar dışında "gece nöbeti"nde çalışması yasak.
Doğum izni Ermenistan anayasasının güvencesi altında. Kadınların doğumdan 70 gün önce izne çıkma ve üç yıl kadar kısmen ödemeli bir annelik izni kullanma hakları mevcut. Ancak her ne kadar da bu babacıl çalışma yasaları kadınlarla çocukların sağlığını korumaya yönelik olsa da, uygulamada işverenin çalışma dünyasında kadına ayrımcılık yapmasına yol açıyor.
ABA-CEELI'nin araştırması, kadınların sivil toplum kuruluşlarındaki yüksek katılım oranları, kamu hayatına yönelik ilgi ve çabaları ve giderek artan sayıda sivil toplum kuruluşlarının da aile içi şiddet, kadın sağlığı ve hamilelikten korunma gibi konulan ele alması gibi pek çok umut verici göstergeyle dolu.
Görünen o ki, Ermenistan'da kadının eşitliği geliştikçe, kadınların modern rolleri ile eş ve anneye yönelik daha geleneksel kültür beklentileri arasında sarkaç misali gidip gelmesine yol açan halihazırdaki sosyo-ekonomik gerçekler de, çağdaş Ermenistan kadınının daha dengeli bir konum alabileceği bir düzeye ulaşacak. (KK/BB)
* Bu yazıyı Karin Karakaşlı AIM'in Mart 2004 sayısındaki kapak konusu yazılardan derleyerek Türkçeleştirdi.