Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kadın milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan seminer, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Ecevit'in "Türkiye'de Kadın Hareketinin Gelişimi"ni değerlendirdiği sunumu ile sürdü.
"Ne yaptık? Ne elde ettik?" sorularına cevap niteliğindeki konuşmasında Ecevit, politikanın işe yarar, kullanılabilir bir kavram olarak tanımlanması ve bir kadın politikası oluşturmanın yollarının düşünülmesi gerektiğine dikkat çekti. Kadın hareketinin hâlâ "elitist" bir hareket olarak görüldüğünü, yeterli kaynağa ulaşamadığını ve gündem takipçiliği yaptığını söyleyen Ecevit, yeni araç ve mekanizmalara ihtiyaç duyulduğunu, perspektifin daha geniş tutulmasının ve diğer ülkelerdeki kadınlarla ilişkileri güçlendirmenin şart olduğunu dile getirdi.
Almanya Kadın Lobisi Başkanı Inge von Börninghausen ise, Almanya'daki kadın hareketinin tarihsel sürecinden söz ettiği konuşmasında, 1951'de kurulan Kadın Konseyi'nin, 1976'dan beri hükümetten mali kaynak sağlayan, hiçbir etki altında kalmayan bir çatı örgütü olduğunu ifade etti. CEDAW ve Pekin Protokolü'ne imza atan Alman Hükümetine ve eşitliği sağlayan her türlü yasaya rağmen eski rollerin ısrarla sürdürüldüğüne vurgu yapan Börninghausen, Almanya'da 24 saat çocuğuna bakmayan annelere "karga anne" dendiğini aktardı.
Açış konuşmalarının ardından, "Kadın Hareketinde Örgütlenme"nin ele alınacağı oturuma geçildi. Avukat Şenal Saruhan'ın yönettiği bu oturumda Şirin Tekeli, İlknur Üstün, Selma Kavaf, Güldal Okuducu, Nazik Işık, Hidayet Şefkatli Tuksal ve Nilgün Yıldırım deneyimlerini paylaştılar.
Şirin Tekeli "Yeni Dalga Kadın Hareketinde Örgütlenme" başlıklı konuşmasında, aslında örgütlenmenin fetişleştirildiğini, Türkiye'de din ve hemşehrilik dışındaki alanlardaki örgütsüzlüğün Türkiye'ye özgü koşullardan kaynaklandığını söyledi. Şiddetin siyasetin önüne geçtiği 1980 öncesi ve darbe sonrasının örgütler üzerindeki olumsuz etkilerini dile getirdi.
AKP Kadın Kolları Genel Başkanı Selma Kavaf ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Okuducu, kadının siyasette karşılaştığı zorlukların yanı sıra, Anayasanın 10. maddesindeki değişikliğin istendiği gibi olmasa da bir başarı olduğunun altını çizdiler.
Yerel siyasetin kadınların sorunlarına doğrudan çözüm getirecek bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen KA-DER Ankara Şube Başkanı İlknur Üstün, konuşmasında kadın ve erkeğin yerel politikalardan farklı etkilendiğine, belediyelerde karar alanların yüzde 99'unun erkek olduğuna değindi. "Yoksulluğun bir adı da kadındır" diyen Üstün, adaylık için istenen paraların kadınların önünde bir engel olduğunu belirtti.
20 yılı aşkın bir süredir kadına yönelik şiddetle mücadele eden Nazik Işık ise, aile içi şiddeti düzenleyen yasanın hâlâ toplum tarafından iyi bilinmediğini söyledi. İkinci Dalga Feminist Hareketle gündeme gelen şiddetin, devlet ile doğrudan bağının olduğunu anlatan Işık, işkence tezgahlarından geçen, hapishane önlerinde bekleyen kadınların evlerindeki şiddetin de adını koyduklarını, yedi yıldır yapılan Kadın Sığınakları Kurultayı'nın somut taleplerin çerçevelenmesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.
Uçan Süpürge'nin Mardin muhabiri Nilgün Yıldırım da "Doğu'da Kadın Örgütlenmesi" başlıklı konuşmasında, kendi renklerini dayatanlara karşı nasıl direndiklerini anlattı.
CEDAW Forumu ile ilgili görüşlerini ifade eden Başkent Kadın Platformu temsilcisi Hidayet Şefkatli Tuksal, tabanın sesine kulak verilen, ufuk açan bu tür çalışmaların yeni toplantılar için nasıl zemin oluşturduğuna değindi.
Türkiye'deki kadın hareketi birikiminin kalıcı kadın politikalarına dönüştürülmesi ve bir 'kadın lobisi' oluşturulması hedefine yönelik olarak düzenlenen "Kadın ve Politika: Örgütlü Kadınlar Geleceği Örgütlüyor" başlıklı iki günlük seminerin birinci günü, Avukat Sema Kendirci'nin yönettiği, TGRT Ankara Haber Müdürü Batuhan Yaşar ve Milliyet Gazetesi Parlamento Muhabiri Saliha Çolak'ın katıldığı "Medyanın Kadına Bakışı" başlıklı tartışma ile son buldu.
"Örgütlü Kadınlar Geleceği Örgütlüyor" toplantısının ikinci gününde ise, Almanya'daki Thumm&Partners danışmanlık firmasından Ute Thumm tarafından lobicilik eğitimi verildi. Thumm'un sunumu "Türkiye'de Organizasyon Geliştirilmesi ve Kadın Hareketi" üzerineydi.
Küçük grup çalışmaları metoduyla hareket eden Ute Thumm'un, sunduğu eğitim metotlarıyla kadın örgütlerine gösterdiği hedeflerden biri de, kadın örgütlerinin kendilerini yenileyerek, farklı bakış açıları ve örgütlenme bilincini geliştirerek değişikliklere yol açmalarının gereğiydi.
Kadın gruplarının kendilerini tanıma adına bir model bulmaları gerektiğine dikkat çeken Thumm, bu model için sekiz ayrı bölümden oluşan bir metot önerdi. Bu bölümler şunlardı:
Kadın kuruluşlarının;
* kimliği
* hedefleri ve temel düşünceleri
* geliştirme organizasyonu ve yapıları
* ilişkileri
* teşvik ve ödüllendirme sistemleri
* yönetimleri
* destekleyici mekanizmaları
* müşterileri, çevreleri, diğer kadın grupları
Ute Thumm'un sunumunun ardından toplantıya katılan kadın örgütleri temsilcileri yaptıkları grup çalışmaları sonrası gruplarından çıkan görüşleri aktardılar. Toplantı Ute Thumm'un değerlendirmesiyle son buldu. (OÖS/BB)