Diyarbakır’da düzenlenen "Kayıplar ve Toplu Mezarlar, Geçmişle Yüzleşme Çalıştayı"nda konuşan BM Kayıp Kişiler Uluslararası Komisyon Üyesi Matthew Holliday, dünyada bir milyon kayıp olduğunu hatırlatarak “Sessizliği kırmak geçmişle mücadelenin ilk adımıdır” dedi.
Sümerpark Toplantı Salonu’nda yapılan ve iki gün sürecek çalıştayda, geçmişle yüzleşmenin önemi, kayıplar ve toplu mezarların yakınlar ve toplum üzerinde yarattığı travma, Türkiye’de toplu mezar gerçeği üzerinden saha pratikleri konuşulacak.
"Kayıplar sessini duyuramaz"
Çalıştayın düzenleyicisi İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Toplu mezarlarda insanlık gömülüdür” sözleriyle ilk oturumu açtı.
Bilici, hakikatler ortaya çıkmadan, geçmişle yüzleşilmeden bu topraklara barış ve adaletin gelemeyeceğini belirterek çalıştayda, bu hakikatleri insancıl ve bilimsel yollarla ortaya çıkarmanın yolu üzerinde konuşulacağını söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Kayıp Kişiler Uluslararası Komisyon Üyesi Matthew Holliday, kendi davaları için mücadeleye edemeyen kayıpların büyük bir “sessizlik” oluşturduğunu belirterek onlar için mücadele eden ailelerin ise genelde olumsuz yanıt aldığını söyledi.
"Eski Yugoslavya'da 25 bin kayıp bulduk"
Dünyada insan hakları ihlalleri nedeniyle yaklaşık 1 milyon kayıp olduğunu komisyonun da 1996’da özellikle Bosna Hersek’teki kayıpların bulunması için kurulduğunu hatırlatan Holliday, eski Yugoslavya’da 40 bin kaybın üçte ikisini buldukları bilgisini verdi.
"DNA tanımlaması çok önemli"
Holliday, kayıpların kimliklendirilmesinde DNA tanımlama teknolojisnin çok önemli olduğunu belirterek 18 bin kayıpta bu yöntemle başarılı sonuç elde ettiklerini aktardı.
“Sessizliği kırmanın geçmişle mücadelenin ilk adımı” olduğunu söyleyen Holliday, kayıpların ortaya çıkmasının uzlaşmayı sağlayarak sürdürülebilir bir barışın yolunu açacağını belirtti.
"Hükümetler kayıpları anmalı"
Komisyon olarak kayıpların bulunması için beş ana kriter üzerinde çalıştıklarını ifade etti:
Kayıp aileleri ve sivil toplum örgütlerinin sürece müdahil edilmesi sorununun başarıyla çözülmesinde anahtar role sahip.
Suçluların mahkemeye gönderilmesi ve adalet sürecinin sağlanmasında hükümetin sorumluluğu üstlenebilmesi önemli.
Doğru ve bilimsel tekniğe dayalı olan DNA’nın kullanımı en güvenilir kaynaktır.
Kayıp mezarlar suç alanlarıdır. Bu yüzden mahkemelerin kontrolünde dikkatlice kazılmalıdır. Bütün bulgular detaylı şekilde dökümante edilmeli.
Hükümetler bu kayıpların evrensel bir boyutu olduğunu kabul etmeli; kurbanların etnik, politik olay bazında hatırlanmasını sağlamalı. (NV)