Kürtaj ve sezaryenle ilgili yasal düzenlemeler kapıda. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamalarda hizmetlere erişime kısıtlama getirilmeyeceğinin altı çizilirken, düzenlemenin, işlemlerin yapılacağı mekan ve koşullara yönelik olacağı söyleniyor.
Peki kürtaj oranını azaltmak için alınması planlanan önlemler yeterli mi?
İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü'nde Aile Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı olarak uzun yıllar görev yapan Prof. Dr. Ayşen Bulut, "Gebeliğin sonlandırılması konusunda en önemli husus, istenmeyen gebeliğin tekrarlanmaması için gebelik sonlandırılan birimlerde danışmanlık hizmeti için yönlendirilmek" diyor.
"Eğer kamu kuruluşlarından bu hizmet sağlanamazsa, özel merkezlerde devam edecek ve sadece parası olanlar faydalanarak asıl ihtiyacı olan kesim çok daha sıkıntılı günler geçirecek."
"Son 15 yılda kürtajda azalma var"
Bulut, "Kürtaj" kelimesi yerine işlevi daha iyi anlatan "planlanmamış gebeliklerin sonlandırılması'" sözcüklerini kullanmayı tercih ediyor ve artık kürtajın, eskiden kullanılan metal kuretler yerine, daha kolay uygulanan vakum aletleri ya da negatif basınç sağlayan plastik enjektörlerle yapıldığını vurguluyor.
Son 15 yılda kürtaj oranında azalma olduğunu da belirten Bulut, şu bilgileri aktarıyor:
"En son 2008'de yayınlanan ve her beş yılda bir yapılan Turkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'na göre, 100 gebelikten10'u isteyerek sonlandırılmış. 1993 yılı araştırmasında bu oran 18. Her beş kadından biri yaşam boyunca en az bir kez gebelik sonlandırmış. Tekrarlanma durumu ise sanıldığı kadar yaygın değil; 100 kadından beşi iki kez, ikisi üç kez olduğunu söylüyor.
"Nüfus araştırmalarında, doğum öncesi bakımı alan gebe sayısının ve gebelikten korunan evli çift sayısının sürekli arttığını ve doğurganlığın tüm bölgelerde azaldığını biliyoruz. Buradan yola çıkarak iyi ki kadınlar politikacıların söylemlerine çok itibar etmiyorlar diye düşünüyorum. Doğurganlıklarını kontrol konularında kadınlara yasaklar pek çalışmıyor, doktorlara da. Ancak istediklerine kolay ulaşamadıkları durumlarda kötü şeyler yaşama şansları artıyor. Görevimiz bunları önlemek olmalı."
"Toplum Sağlığı Merkezleri çok önemli"
Bulut, kadın sağlığı ve üreme sağlığı hizmetlerinin güçlendirilmesi için Toplum Sağlığı Merkezleri'nden yararlanmanın öneminden ve bu merkezlerin aile hekimleriyle koordineli çalışması gerektiğinden bahsediyor.
"Toplum Sağlığı Merkezleri'nin sağlık danışmanlığı yapacak şekilde donanım kazanması çok önemli. 3 Kasım'da çıkan Sağlık Bakanlığı'nın değişen teşkilatlanması ile ilgili kanun hükmünde kararnamesinde, koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirileceği ve halk sağlığı ekipleri tarafından yönetilecek ve denetlenecek Toplum Sağlığı Merkezleri'nden bahsediliyor. Ama henüz yapılanma aşamasında ve halen bir görev karmaşası içindeler.
"Gelişmiş ülkelerde bu tür merkezlerde, doktordan çok danışmanlık verebilecek yeterli bilgi ve beceriye sahip doktor olmayan sağlık elemanları var. Türkiye'de problem burada; doktorun zamanı da olsa bunu kendi işi gibi görmüyor."
"Ebeler geliştirilmeli"
Bulut, hekim dışı sağlık ekibinin desteklenmesi, sayılarının hızla arttırılması ve donanımlı olarak bu kurumlarda iyi yönetimle, Halk Sağlığı Uzmanlık birikimi ile çalışmalarının sağlanması gerektiğini söylüyor.
"İstanbul'da aile hekimlerinin daha iyi kontraseptif hizmet verebilmeleri için eğitim almaları konusunda proje yapılması planlanıyor ancak binlerce aile hekimi var. Bu kadar kişiye nitelikli bir uygulama eğitimi vermek çok zor; bu hekimler yoğun çalıştıkları için eğitime vakitleri olamayacak.
"Bunun yerine ebelerin, halk sağlığı hemşirelerinin bu konuda zaman ayırıp çalışabilmelerini sağlayacak bir düzenleme ve onların gelişimini hedeflemek gerekiyor. Ancak şu an hastaneler hemşire bulamıyor, koruyucu hizmetler için hemşirelerin yaygınlaştırılması hayal gibi geliyor. Mevcut düzende insanların da bilgilenmek için uğraşması lazım."
Gençleri bilgilendirmek lazım
Gençlere yönelik yapılan araştırmaların da çarpıcı veriler içerdiğini söyleyen Bulut, örgün eğitim müfredatına cinsel sağlık ve üreme sağlığı derslerinin eklenmesi gerektiğini de belirtiyor.
"Bazı gençler, sanki 'gebe olmak için cinsel ilişki yanı sıra özel bir şey yapılması gerekiyor' diye düşünüyor. Gebeliğin her zaman olabileceği bilgisini yaymamız lazım. Bu konuda bir gelişme var aslında. Önceki dönemlerde okullarda bütün organlar tanıtılıyordu ancak üreme organları yoktu. Şimdi ortaokul düzeyinde fen bilgisi derslerine üremenin nasıl olduğu yavaş yavaş girdi. Bu konularda projeler yapılarak öğretmen adayları geliştirildi. Bunların sürdürülmesi şart." (ÇT/NV)