Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yönetmeliğe "üründe yüzde 0.9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir" fıkrası ekledi.
Yönetmeliğe karşı dava açmaya hazırlanan GDO'ya Hayır Platformu'ndan Ziraat Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, "Bebek mamasından, sofranıza gelen her şeye kadar GDO'lu gıdanın önü açıldı. Bu yönetmelik üzerinden kanunu çiğnemektir" diyor.
Resmi Gazete’de bugün yayınlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik'teki değişiklikle yapılan analiz sonucunda bir üründe binde 9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilecek.
Biyogüvenlik Kurulu, bulaşan olarak tespit edilen genleri onayladığı takdirde ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilecek.
Sadece mısır ve soya yemine izin var
Türkiye'de GDO'lu 16 mısır ve 3 soya çeşidinin hayvan yemi olarak kullanılmasına izin verilmişti. GDO’ya Hayır Platformu’nun açtığı dava sonucu iki mısır çeşidinin girişi yasaklamıştı.
Yani şu anda Biyogüvenlik Kurulu'nun önerisiyle 0,9'un altında sadece GDO'lu 14 mısır ve 3 soya çeşidinin hayvan yemi olarak kullanılabiliyor.
"Mamaya kadar her şey GDO'lu olacak"
Ahmet Atalık, kanuna aykırı olarak Türkiye'de gıdada yasak olan GDO'nun soframıza geleceğini ve bizim bunu asla bilemeyeceğimizi söylüyor.
"Yönetmelikle GDO bulaşanı tanımı getirildi yeni olarak. Yani izin verilen GDO'lu hayvan yeminin bebek maması dahil tüm gıdaların içine 'bulaşan GDO'lu ürün' olarak girmesi demek. Masaya gelecek yemeğimizde, çocuğun mamasında binde 9 bulaşan olarak kabul edilecek GDO'lu ürün olacak ve ruhumuz duymadan tüketeceğiz. Oysa Biyogüvenlik Kanunu, gıda amaçlı hiçbir GDO'lu gıdaya izin vermez. Kanunun yasakladığını yönetmelikle delmeye çalışıyorlar."
"Bulaşma kontrol edilemez"
Atalık "bulaşma"nın kontrol edilemeyen bir durum olduğuna dikkat çekiyor.
"Başından beri diyoruz ki GDO sınırlarımızdan girdikten sonra nerede kullanıldığının takibini yapmak mümkün değil. Çok sıkı inceleme yapılmalı. Hayvan mı tüketmiş, gıda sanayisine mi gitmiş belli değil. Bakanlık sürekli ceza yağdırmaya başladı izlemesi yapılmıyor diye. Ki zaten biz iki GDO'lu ürünü iptal ettirdik. Buna dayanarak bütün GDO'lu yemleri de iptal ettireceğiz. Çünkü ha insan ha hayvan yemiş ne farkı var?"
Atalık, Milupa'da çıktığı iddia edilen GDO'yu hatırlatarak "Anneler ayakta, çocuklarımıza ne yediriyoruz diye. Bu olaydan iki gün sonra yönetmelik çıkması insanın aklını karıştırıyor. Bu yönetmelikle zaten mamalarda GDO yasal hale gelmiş oluyor" diyor.
"Anadolu toprakları bize yeter"
GDO'ya Hayır Platformu bileşeni Fikir Sahibi Damaklar'dan Defne Koryürek de bu yönetmeliğin endişe verici olduğunu belirterek Türkiye'de ne gıda ne yemde GDO'ya izin verilmemesi gerektiğini belirtiyor.
"GDO, domatesin arasına çilek karışması değil. Sonuçlarını bilmediğimiz doğal olmayan bir karışımdan bahsediyoruz. Kuşaklar boyu sonuçlarını acı içinde göreceğimiz bir deney bu. Yüzdelerle ölçülmemeli. Anadolu ciddi bir miras alanı; pek çok türün anayurdu. Buğdayın ilk hali topraklarımızda hala üretiliyor. 12 bin yıllık tohumlarımız var. Yani biz kendimize yeteriz, dünya mirası anadolu topraklarını GDO'ya karşı korumalıyız."
Bulaşan tanımı nedir?
Yönetmelikte "GDO bulaşanı" şöyle tanımlıyor: "Genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO'ları kapsıyor." (NV)