Ailemle birlikte Cebaliye mülteci kampının yakınlarındaki evimizde yaşıyordum. Normal, doğanın içinde mutlu bir hayatımız vardı. Evin yanındaki zeytin ağaçlarının meyveleriyle geçiniyorduk. Üç tane de taksimiz vardı. Bombardıman başladığında oğlumun evi vuruldu, neyse ki sadece bir torunum yaralandı. Sular, elektrik kesildi. Çok korkuyorduk. Evi terk etmeye karar verdik. Beyz bir bayrak yapıp yürümeye başladık. Üzerimize ateş açıldı ama vurulmadık. Beş kilomtre yürüdük. Savaş bitene kadar Beyt Hanun yakınındaki akrabalarımızda kaldık.
Döndüğümüzde evlerimiz yerle bir olmuştu. Çadır kurduk ve beş ay elektriksiz yaşadık. Yemek ve ısınmak için yıkılan evlerin kapı ve pencerelerini yaktık. Bu çadırda geçirdiğimiz ikinci kış ve içerisi soğuk. Çocuklar karanlıkta ödevlerini yapamıyor. Yıkanmak zor. Bunun ne kadar süreceğini de bilmiyoruz. Güvende hissetmiyoruz ve devamlı endişeliyiz. Toprağımızı bırakıp gidemeyiz, evimizi yeniden inşa edemeyiz, çadırda yaşamaya da devam edemeyiz. Ne yapacağız? Böyle yaşamaktan yoruldum.
Neval el-Atamneh 59 yaşında, 15 çocuğu var.
Gazze şeridinin kuzeyinde yaşıyor. Yaşadıklarını B'tselem'demMuhammed Sabah'a anlattı.
Gazze şeridi, İsrail ve Mısır arasında Akdeniz kıyısı boyunca uzanan küçük bir toprak parçası. 40 kilometre uzunluğunda ve 10 kilometre genişliğindeki alanda yaklaşık 1,5 milyon Filistinli yaşıyor. Nüfusun yüzde 52,5'i çocuk.
Sınırları 1948'te İsrail'in kuruluşu ve Arap ordularıyla yaşanan savaş sırasında çizilen Gazze'yi 19 yıl boyunca Mısır yönetti. 1967 savaşının ardındansa İsrail bölgeyi işgal etti ve yönetimi aldı.
2005'te askerlerini ve Yahudi yerleşimcileri Gazze'den çeken İsrail bunun işgalin sonu olduğunu öne sürdü fakat sınırları, hava ve deniz sahasını kontrol ettiği için bu durum gerçeği yansıtmıyor. Güney sınırıysa Mısır'ın kontrolünde.
2006'da seçimleri kazanan Hamas bir yıl sonra yönetimi devraldı; böylece Gazze, Filistin Yönetimi altındaki Batı Şeria'dan ayrılmış oldu.
Gazze nüfusunun büyük bölümünü 1948'te İsrail haline gelen topraklardan sürülen Filisitinli göçmen aileler oluşturuyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre bölgedeki sekiz mülteci kampında 480 binden fazla insan yaşıyor.
İsrail Temmuz 2007'de Hamas'a baskı yapmak için Gazze üzerindeki ablukasını güçlendirdi. Ambargo zaten sallanan ekonominin çökmesine ve sadece temel ihtiyaçların -yetersiz olarak- Gazze'ye ulaşabilmesine neden oldu. Kesin bir liste olmasa da, yardım örgütleri Gazze'ye sadece insan ve hayvanlar için gıda, temizlik malzemeleri ve ilaç girişine izin verildiğini söylüyor.
Ambargoyla birlikte bölgeye giren malzeme miktarı beşte bire düştü; ihracatsa tamamen yasaklandı.
Eylül 2007'de Gazze'yi "düşman bölge" ilan eden İsrail yakıt girişini de durdurarak enerji üretimini kısıtladı ve bu durum kanalizasyondan su temizliğine ve sağlık hizmetlerine kadar bir dizi faaliyetin durma noktasına gelmesine neden oldu.
27 Aralık 2008'de İsrail ordusu Gazze'ye girdi. 18 Ocak'ta Hamas ve İsrail karşılıklı ateşkes ilan edinceye kadar 347'si çocuk 1 393 Filistinli ve üçü sivil 13 İsrailli öldürüldü. AB'nin zararı hesaplamak üzere gönderdiği ekibe göre, hasarın yüzde 84'ü evler, tarım ve özel sektöre aitti . Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 122 sağlık kuruluşunun yüzde 48'inin saldırı sırasında yıkıldığını açıkladı. Sekiz devlet okulu, iki özel okul ve sekizi çocuk yuvası toplam 18 okul yıkıldı. En az 280 okulda da çeşitli hasarlar oluştu.
İsrail saldırının ardından dahi bölgeye inşaat malzemesi girişine izin vermedi. Yedek parça yokluğundan altyapı onarılmazken nüfusun yüzde 98'i günde sekiz ila 10 saatlik elektrik kesintileriyle yaşıyor. Kalanlarınsa elektriğe erişimi yok.
Bölgede yaşayanların iki ana geçim kaynağı olan tarım ve balıkçılık, ambargo nedeniyle çökme noktasında. Dolayısıyla işsizlik oranı yüzde 40'a yükseldi. Nüfusun yüzde 70'i de Uluslar arası yardımlarla yaşıyor.
Filistinliler ambargoyu Mısır sınırının altından kazdıkları tünellerden geçerek deliyordu.
İsrail bu uygulamalarını 2006'da esir alınan Gilad Şalit'in serbest bırakılması için yaptığını söylüyor. Şalit'in nerede ve ne durumda tutulduğu bilinmiyor. Hak örgütleri, buna karşılık tüm Gazze'yi abluka altına almayı "toplu cezalandırma" olarak niteliyor.(EÜ/TK)
_____________________________________________________________________________
* Bu yazıyı Birleşmiş Milletler, Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, B'tselem ve BBC'den derleyerek Türkçeleştirdik.