“Birilerine karşı apartheid yapılırken sessizce oturup izlemeyeceğiz.”
Bu sözler, Gazze’ye uluslararası alanda hukuken en çok destek olan ülke, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa’nın 79. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu görüşmesindeki konuşmasından.
Güney Afrika, Kasım 2023’te İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının soruşturulması için Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) başvurmuştu. Ardından, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) dava açtı.
Bu geçen sürede, Gazze’de 42 bine yakın Filistinli öldürüldü, yaralananların sayısı 96 bini geçti. Bu sayıya, enkaz altındaki cenazeler dahil değil.
Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilerin tamamına yakını birden fazla kez yerinden edildi, birçoğu halen akan suyun bile bulunmadığı derme çatma baraka ve çadırlarda kalıyor.
“İsrail, Filistin nüfusunun tamamını Gazze’den silmek istiyor”
İsrail’in müttefikleri ise yukarıdaki başvurularda çıkan kararlara ve tüm uluslararası çağrılara rağmen ülkeye silah ve mühimmat sağlamaya devam ediyor.
Küresel Güney’den ülkeler de güçleri dahilinde tüm hukuki yollara başvurarak İsrail’e engel olmaya çalışıyor.
Savaşın birinci yılında, uluslararası hukukta İsrail hakkında alınan kararları derledik…
Uluslararası Adalet Divanı
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin, İsrail’in Gazze’deki fiillerinin Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanında (ICJ/UAD) açtığı davanın ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin ilk duruşması 11 Ocak’ta görüldü.
Davacı Güney Afrika'yı temsil eden avukatlardan Blinne Ni Ghralaigh, Gazze’nin yaşanılmaz bir yer haline geldiğini dile getirdi.
Bazı cesetlerin sokak hayvanları tarafından parçalandığını, insanların enkazdaki yakınlarını çıplak ellerle çıkarmaya çalıştığını söyleyen Ni Ghralaigh, Gazze’de yaralanan çocukların anestezi yapılmadan ameliyat edildiğini, evlerin yıkıldığını, sağlık çalışanlarının hedef alındığını anlattı.
Ni Ghralaigh, "Gazze'deki soykırım, cep telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza ve televizyon ekranlarımıza canlı olarak aktarılan Filistin halkına yönelik soykırımın dehşetine rağmen, kurbanlarının dünyanın bir şeyler yapabileceği umuduyla kendi yıkımlarını gerçek zamanlı olarak yayınladıkları tarihteki ilk soykırım oldu" dedi.
Uluslararası Adalet Divanı 26 Ocak’ta açıkladığı ilk tedbir kararlarında,
· İsrail’in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için tüm önlemleri almasına,
· İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına,
· Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına,
· Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına,
· Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına ve bu tedbirler hakkında mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetti.
Güney Afrika, 6 Mart'ta, Gazzelilerin açlığa mahkum edilmesi sebebiyle UAD'den yeni tedbirlere hükmedilmesi talebinde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), bu başvuru üzerine aldığı yeni tedbir kararında, İsrail ordusunun, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasını engellememek dahil, Soykırım Sözleşmesi kapsamında "korunan grup" olan Filistinlilerin haklarını ihlal etmeyeceğinin güvence altına alınmasını istedi.
Divan kararında, 26 Ocak 2024'ten bu yana “Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin feci yaşam koşullarının, özellikle Gazze'deki Filistinlilerin gıda ve diğer temel ihtiyaçlardan uzun süreli ve yaygın bir şekilde mahrum bırakılması nedeniyle daha da kötüleştiğinin gözlemlendiği, Gazze'de kıtlığın, risk olmanın ötesine geçerek açık şekilde baş gösterdiği” ifade edildi.
Hamas, Uluslararası Adalet Divanının kararının ardından yaptığı yazılı açıklamada, "UAD'nin, Gazze'ye yardım girişini öngören kararının ölü bir mektup olarak kalmaması için açlığı sivillere karşı bir silah olarak kullanan faşist işgale bu kararı bir an önce hayata geçirme zorunluluğunu getirecek uluslararası toplum tarafından dayatılan bir yürütme mekanizması eşlik etmeli" talebinde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Başkanı Lübnanlı Yargıç Nawaf Salam, 19 Temmuz'daki halka açık oturumda, İsrail'in, işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşünü açıkladı, işgal altındaki Filistin topraklarının parçalanmış ayrı bölgeler değil "tek bir bölgesel birim" olduğunu bildirdi.
İsrail'in Gazze'de işgalci güç konumunda bulunduğunu belirten UAD, İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da da işgalci olduğunu ortaya koydu.
UAD, ayrıca İsrail'in, Filistin topraklarındaki işgaline en kısa sürede son vermesi gerektiğini belirterek, tüm devletlerin de İsrail'in işgal ettiği topraklardaki varlığını hukuki olarak tanımama, yardım veya destek sağlamamakla yükümlü olduğunu kaydetti.
Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Heba Morayef, “Uluslararası Adalet Divanı açıkça belirtti, İsrail, Refah'taki askeri operasyonlarını, soykırım suçu sayılacağı için tamamen durdurmalı” dedi.
Bu arada Nikaragua da İsrail'in Gazze'deki eylemlerine siyasi, mali ve askeri destek sağlayarak "İsrail'in Gazze'deki soykırımını desteklediği" gerekçesiyle Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanında (UAD) dava açtı. Uluslararası Adalet Divanı, Nikaragua'nın Almanya'nın İsrail'e yardımı durdurması talebini reddetti.
BM Genel Kurulu, 2022 yılında Uluslararası Adalet Divanı'na başvurarak, "İsrail'in Filistin topraklarını uzun süreli işgali, sömürgeleştirmesi ve ilhakının gözden geçirilmesini" istemişti.
Uluslararası Adalet Divanı, Temmuz ayında açıkladığı kararında, İsrail'in son yıllarda Batı Şeria da dahil olmak üzere Filistin topraklarında inşa ettiği yerleşim yerlerinin yasa dışı olduğuna karar verdi. Uluslararası mahkeme, İsrail'in bu bölgelerde "Filistinlilere karşı sistematik ayrımcılık suçu işlediğine" de hükmetti. Mahkeme, İsrail'in işgal altındaki topraklardan bir an önce çekilmesini ve Filistinlilere tazminat ödemesini istedi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Filistin topraklarında işlendiği iddia edilen savaş suçlarıyla ilgili soruşturmasını yürütmek üzere 12 Mart’ta Britanyalı avukat Andrew Cayley atandı.
Eski askeri savcı Cayley’in UCM Başsavcısı Kerim Han'a doğrudan bağlı çalışmasına karar verildi.
Atama kararı, Kerim Han'ın, 7 Ekim'in ardından UCM'nin 2021'de açılan Filistin soruşturmasını hızlandırmak ve ek kaynaklar sağlamak üzere harekete geçmesinin ardından geldi.
UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs'ta, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında "yakalama kararı" başvurusunda bulunduğunu açıkladı.
Han, Netanyahu ve Gallant'ın 8 Ekim 2023'ten itibaren Gazze Şeridi'nde "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu" ifade etti.
Roma Statüsü'nün ilgili maddelerinin ihlal edildiğine dikkati çeken Han, İsrailli yetkililere yöneltilen suçlar arasında "savaş suçu olarak sivillerin aç bırakılması", "kasten büyük acılara veya vücutta ya da sağlıkta ciddi yaralanmalara neden olmak" ve "savaş suçu olarak zalimce muamelenin" yer aldığını kaydetti.
Han, Netanyahu ve Gallant'a yöneltilen diğer suçlar arasında ise "kasten öldürme", "savaş suçu olarak cinayet", "savaş suçu olarak sivil nüfusa karşı kasıtlı saldırılar düzenlemek", "açlıktan kaynaklanan ölümler dahil olmak üzere insanlığa karşı suç olarak imha ve/veya cinayet", "insanlığa karşı suç olarak zulüm" ve "insanlığa karşı suç olarak diğer insanlık dışı eylemler" olduğunu belirtti.
Başsavcı, işaret edilen insanlığa karşı suçların, "devlet politikası uyarınca Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırının parçası olarak işlendiğini" ve bu suçların devam ettiğini vurguladı.
ABD’den 12 Cumhuriyetçi senatör, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han'ı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililere yönelik uluslararası tutuklama emri çıkarmaması konusunda uyararak “ağır yaptırımlarla” tehdit etti. Mektupta, Başsavcı Han’a hitaben, tutuklama kararı çıkarması halinde, “bu durumun yalnızca İsrail’in egemenliğine değil, aynı zamanda ABD’nin egemenliğine yönelik bir tehdit olarak yorumlanacağı ve ağır yaptırımlarla sonuçlanacağı” belirtildi, “İsrail’i hedef alırsanız, biz de sizi hedef alırız” dendi. Mektup, “Uyarıldınız” diye sona erdi.
Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletlerin (BM) işgal altındaki Filistin topraklarında işlenen suçları araştıran Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun, 7 Ekim-31 Aralık 2023'te gerçekleşen uluslararası hukuk ihlalleri ve işlenen uluslararası suçlara ilişkin raporunda, İsrail, Gazze'de Filistinlileri toplu imha dahil savaş suçları işlemekle suçlandı.
Komisyon, İsrail'den Refah'ta binlerce sivili güvensiz yerlere kaçmaya zorlayan saldırılarını derhal durdurmasını istedi.
Komisyonun raporunda, İsrailli yetkililerin, bir savaş yöntemi olarak açlıktan öldürme, kasten öldürme, sivillere yönelik kasıtlı olarak saldırılar, işkence, insanlık dışı muamele, keyfi gözaltı, zorla nakil ve cinsiyete dayalı şiddet gibi savaş suçlarından sorumlu olduğu bildirildi.
"Soykırıma doğrudan ve aleni teşvik, saldırıların yürütülmesi konusunda doğrudan yetkisi olmayan kişiler tarafından yapılsa bile, uluslararası hukuka göre bir suçtur" ifadelerinin yer aldığı raporda, ayrımcılığa, düşmanlığa veya şiddete teşvik etmenin, uluslararası insan hakları hukukunun ciddi bir ihlali olduğu vurgulandı.
İsrail'in sivil halka karşı toplu cezalandırma anlamına gelen "topyekun kuşatma" uyguladığı tespit edilen raporda, İsrailli yetkililerin ablukayı silah haline getirdiği, su, yiyecek, elektrik, yakıt ve insani yardımın kesilmesi dahil yaşamsal ihtiyaçların sağlanmasını stratejik ve siyasi kazanımlar için kullandığı belirtildi.
İsrail, Ortadoğu’da gerilimin acilen düşürülmesi çağrısı yapan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan ederek ülkeye girişini yasakladı. Guterres 7 Ekim 2023'teki saldırıyla ilgili şunları söylemişti: “Hamas'ın saldırılarının bir boşlukta gerçekleşmediğini kabul etmek de önemli. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz kalıyor.”
BM geçen ay, İsrail'in Batı Şeria topraklarındaki yaklaşık altmış yıldır sürdürdüğü işgaline son vermesi çağrısında bulunan, bağlayıcı olmayan bir önergeyi yüksek çoğunlukla desteklemişti.
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail'in, Gazze’deki saldırılarıyla aynı zamanda işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki tüm Filistinlilerden intikam almayı hedeflediğini kaydetti.
İsrail’in saldırılarının durdurulması için uluslararası topluma harekete geçme çağrısı yapan Albanese, “Gazze’de yaşananların bir savaş değil, tereddüt etmeden bir soykırım olduğunu söyleyebilirim. Batılı ülkelerde, soykırım kelimesinin kullanımı konusunda büyük bir rahatsızlık var. Bunun da sebebi, soykırım kelimesinin Holokost’u çağrıştırması. 'Holokost’a uğramış İsrail (Yahudiler) nasıl olur da soykırım yapar, böyle bir şey düşünülemez' diye. Fakat (İsrail) şu an tam da bunu yapmakta” dedi.
(AS)