Hakan'ın avukatı Murat Timur, 10 Eylül'de savcılığa yaptığı başvurunun yanı sıra müvekkilinin şikayet dilekçesini Van Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı ile ve Van Valiliği'ne gönderdiğini söyledi.
"Ölümün elimden olacak"
Hakan'ın daha önce de sık sık tehdit edildiğini, son olarak da l Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla 4 Eylül'de düzenlenen mitingde ölümle tehdit edildiğini kaydeden Timur, "Polisin fotoğrafları elimizde ama adını henüz öğrenemedik. Polis miting günü müvekkilime, 'çekim yapma yoksa sonun olur, seni yaşatmam, ölümün benim elimden olacak' gibi sözlerle müvekkilimi tehdit etti" dedi.
Tehdidin hak hürriyetine ve haber alma özgürlüğüne aykırı bir tutum olduğunu belirten Av. Timur, "Hakkında şikayetçi olduğumuzu bildirdiğimiz ve elimizde fotoğrafı bulunan kişinin davranışları Basın Kanunu ve Anayasamızın basın özgürlüğü ve haberleşme hürriyetine ilişkin hükümlerinin ihlali anlamındadır" dedi.
Başvuruda, "Müvekkilimin insan ve meslek haysiyetiyle bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulmakta ve görevini yapması engellenmekle, Anayasamızın 17/3 hükmü, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi hakkında TCK'nin 243. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 5. maddesi ihlal edilerek suç işlenmiştir. Bunun için müvekkilime yönelik olacak her türlü uygulamada dilekçe ile beraber verdiğimiz fotoğrafta bulunan kişi sorumludur" denildi.
Makinesini istedi, yargılanıyor
Gazeteci Hakan, askerlerce öldürüldüğü iddia edilen Çetin Karaman'ın yakınlarının düzenlediği protesto gösterisini izlerken de fotoğraf makinesine el konulmuştu. Makinesinin iadesi için uğraşırken gazeteciye "firari eylemci" olduğu iddiasıyla dava açılmıştı.
Gazetenin yargılanmasına 22 Eylül'de devam edilirken, fotoğraf makinesinin iadesi ve sorumluların yargılanması amacıyla yapılan girişimde sekiz aydır sonuç çıkmadı. (EÖ/YS)