Okuldan Haber Odasına eğitimi Bahçeşehir Üniversitesi'nde başladı. Eğitime katılan gazeteci adaylarının kayıtlarının alınmasının ardından bianet Proje Danışmanı ve IPS İletişim Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Nadire Mater açılış konuşması yaptı.
Nadire Mater konuşmasında Türkiye'de gündemin çok yoğun olduğunu, her haberi yapmanın neredeyse imkansız olduğunu dile getirirken, gündemin iki üç günden fazla sürmediğini belirtti.
"Gazeteciler olarak, bu ülkede yaşayanlar olarak, böyle bir ülke var mı acaba diye konuşuyoruz. İddia ediyorum ki gündem yaratmakta başarılı böyle başka bir ülke yok."
Özbilgen: Gazeteci çatışmanın karşısında olmalı
Mater'in IPS İletişim Vakfı'nın kuruluşundan ve bianet projesinden de bahsettiği konuşmanın ardından IPS Vakfı kurucularından, Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Füsun Özbilgen günümüzün gazetecilik ve habercilik anlayışı üzerine konuştu.
Özbilgen, on yıldır iktidarda olan partinin kendi medyasını yaratmak istediğini bu yüzden Sabah gibi bir grubu satın aldığını ifade ederken bugünkü sistemde medya-ticaret-siyaset iş birliğinin tam gaz devam ettiğini, şimdiki iktidarın mümkün olduğu kadar toplum üstünde baskı kurmak, tek parti haline gelmek için medyadan kendine destekçiler aradığını, bulamadığında da gazetecileri hapse koyduğunu belirtti.
Türkiye'den Mehmet Ali Birand, Ertuğrul Özkök, Amberin Zaman ve Utku Çakırözer'in Suriye lideri Esad'la röportaj yapmak istediğini ancak yukarıdan talimat gelince üçünün gitmekten vazgeçtiğini ifade eden Özbilgen, yalnızca Utku Çakırözer'in röportaj için Suriye'ye gittiğini, röportajının da Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınladığını belirterek bunun gazetecilik olduğunu söyledi. Özbilgen haberin taraflarına eşit oranda söz hakkı verilmesinin tarafsızlık ilkesi gereği olduğunu; ancak bunun taraf olmamak anlamına gelmeyeceğini belirtti.
"Gazeteci tarafsız olmamalı, barışı tutan olmalı. Gazeteci insan öldürenle öldürmeyen arasında tarafsız olurum diye bir şey söyleyemez. Etnik farklılıkları kışkırtmaya, çatışmaya karşı olmalıdır."
Füsun Özbilgen, oluşturduğu köşe yazısı kriterlerine göre dağıttığı köşe yazılarını katılımcılardan değerlendirmesini istedi.
Alankuş: Savaş gazeteciliği yalnızca savaş propagandası değil
İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Sevda Alankuş, barış gazeteciliğinin tanımını yaparak, savaş gazeteciliğinin içselleştirilmiş eril bir dille sürdürülmekte olduğunu ifade etti.
Alankuş, Esad'la röportaj yapmak üzere Suriye'ye gitmeyi hedefleyen gazetecilerden üçünün vazgeçmesini savaş gazeteciliği olarak tanımlarken, savaş gazeteciliğinin yalnızca savaş propagandası yapmaktan ibaret olmadığını dile getirdi.
"Hürriyet'in logosunda yıllardır 'Türkiye Türklerindir' yer alması böyle bir şeydir. Savaş ve barış söz konusu olduğunda gazeteci barıştan yana olmalıdır."
Savaş gazeteciliğinin savaş makinalarına tapınmayı gerektirdiğini, okuyucu üzerinde bizzat güç tapıncı yaratan haberler ortaya çıkarıldığını belirten Alankuş, erişilemeyen noktanın, savaş gazeteciliğinin ne kadar masküler olduğunun unutulup haber dilinde üretilen durum olduğunu söyledi.
"Batılılığa atfedilen bütün olumlu değerler erkeğe atfedilenlerle karşılanmıştır, kadına atfedilenler ise doğuyu anlatmak için kullanılmıştır. Bunun temelinde ilksel bir karşılık olduğu belirtilir. Spor haberciliğindeki 'girdik' 'geçirdik' dili savaş gazeteciliğinde de aynen kullanılır. Kadının olmadığı yerde bile kadın bedeni üzerinden süren bir trafik söz konusu." (MAF)