Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümet icraatlarını eleştiren köşe yazarlarının işten çıkarılmasını ima eden açıklamalarıyla hukuk devleti ilkelerini bir kez daha ayaklar altını aldığını açıkladı.
TGS, Erdoğan'ın bugün partisinin "Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nda yaptığı konuşmada medyayı "tahrikçi", köşe yazarlarının yaptığı yorumları da "garip ve çirkin" olarak nitelendirdiğini hatırlatarak, "Başbakanın bu açıklaması bizatihi 'garip ve çirkin'dir" dedi.
"Başbakan ve patron keyfiyetiyle işten atılmaz"
Başbakanın görevini yapan basın mensuplarının keyfi olarak işten atılması için çağrı yaptığını duyuran TGS'nin açıklamasında şu eleştiriler var:
* Başbakanların, gazetecileri ve köşe yazarlarını, düşüncelerini ifade etmekten alıkoyma çabaları, hükümetlerin "çizgisine" davet etmeleri, yorumlar için "müsaade" çıkarmaları demokratik rejimlerde söz konusu bile olamaz.
* Bu tür müdahale, sansür ve oto-sansür girişimleri, basın ve ifade özgürlüğü konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği ilke kararlarıyla asla bağdaşmaz.
* Çalışanların hakları, iş kanunlarıyla ve toplu iş sözleşmeleriyle düzenlenir. Basın emekçilerinin, gazetecilerin, köşe yazarlarının haklarını koruyan iş yasaları, meslek örgütleri ve sendikaları vardır. Gazetecilerin mesleki çalışmaları basın meslek ilkeleriyle sınırlanabilir.
* Köşe yazarlarının, gazetecilerin işten çıkarılması ne medya patronlarının keyfi kararlarına ne de Başbakanların keyfi taleplerine bağlıdır.
* Görevini yapan basın mensuplarının keyfi olarak işten atılması için çağrı yapmak, çalışanların geleceğiyle, işiyle, aşıyla oynamak, unvanı Başbakan dahi olsa hiç kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir.
Başbakan'ın tehditkar sözleri
* Muhalefetin tahriklerine gelmeyeceğiz. Eski alışkanlıkları depreşen, talimatla manşet atan, Türkiye'yi bir yangın yeri gibi gösterip, ellerinde körüklerle koşuşturan medyanın tahriklerine gelmeyeceğiz.
* Öyle garip, öyle çirkin yorumlar getiriyorlar ki... Yani akla hayale gelmez şeyler. Ya siz bu ülkeye yardımcı mı olacakısınız, ortamı kızıştıranın gayreti içinde mi olacaksınız? Bir ülkenin cumhurbaşkanının, başbakanın ve genelkurmay başkanıyla bir araya gelerek değerlendirmesi yanlış bir şey mi? Diğer kurumların başkanlarıyla bir araya gelmesi yanlış bir şey mi? Bu anayasayla cumhurbaşkanına verilmiş yetkiler, haklar. Bunu bile gazetelerin köşelerine garip garip yorumluyorlar.
* O gazetelerin patronlarına sesleniyorum. 'Ne yapayım, köşe yazarıma hakim olamıyorum' diyemezsin. Sen bunun sorumlususun, diyeceksin.
* Bu ülkeyi germeye, ekonomiyi alt üst etmeye kimsenin hakkı yok. Biz de müsaade edemeyiz. Bir anda ekonomik dengeler ne hale geldi. Köşende yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye geldiği zaman da buna hakkın yok.
* Bir taraftan hükümete vuracaksın, öbür taraftan ekonominin çökmesi için köşe yazarlarıyla elinden geleni yapacaksın. Piyasalar yüzde 6,5 puan düşüyorsa, bunun sebebi ortadadır.
* Herkes çizgisini bilmelidir. Köşe yazarlarınız beni eleştirebilir, haklarıdır. Ben de uyarımı yapmak zorundayım. Herkes yeri ve konumunu iyi bilmek zorundadır. Bu ülkeyi germeye hakları yok.
* Üçlü görüşmeyi nasıl böyle yaparlar, genelkurmay başkanı oraya nasıl gidermiş, genelkurmay başkanının katıldığı toplantıya 'cumhurbaşkanı zirvesi' nasıl denir... Böyle saçma şeyler olur mu? Bunlar edebe ve adaba sığmaz. Herkes fikrini söylemekte serbesttir. Ama o insanlara o kalemleri teslim edenler de der ki 'Kusura bakma, bizim dükkanda sana yer yok'. Herkes vitrinine layık olanı koyar." (EÖ)