Yalçın Doğan, Ağrı ili çevresinde yaşayan ve nesli tehdit altında olan yerel adı "kızıl tilki", bilimsel adı "vulpes vulpes kurdistanica" olan bir tilki türünün bu şekilde anılmasını, Türkiye'yi bölmek isteyen "dış güçlerin" menfur oyunlarına bağlıyor.
Yalçın Doğan'a göre bu bölücülüğe Birleşmiş Milletler'e bağlı UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ) gibi saygın bir kuruluşun "alet olması" anlaşılır gibi değil; zira "UNDP bin yıllık kızıl tilkiyi yazışmalarında "vulpes vulpes kurdistanicum" diye niteliyor!.. Yani,kürt tilkisi!.. Hiçbir bilimsel kitapta yeri olmayan bir tanım!.."
Dış mihraklar!
Bu "bölücü amaçlı" tanıma öfkelenen Yalçın Doğan "zehir hafiye" edasıyla soruyor: "bu işgüzarlık nereden çıkıyor?.." ve komplo tezine devam ediyor: "Ağrı ve çevresi bizim Kürt yurttaşlarımızın da yaşadığı bir bölge ya da onların deyimiyle Kürdistan!...Kızıl tilki de orada yaşadığına göre,ona bir isim takmak gerek, karşınızda "vulpes vulpes kurdistanicum!..."
Ve çarpıcı tespitini açıklıyor sayın "araştırmacı-gazeteci": "Kürt sorunu işte bu!.." yine dış mihraklar...
Yalçın Doğan'a göre diş mihrakların yaban hayvanları adlarını kullanarak ülkemizi bölme girişimleri "sadece Kürt tilkisiyle bitmiyor. Uluslar arası kuruluşların bazı yazışmalarında da ,bildiğimiz koyun isim değiştiriyor,Ermeni Koyunu oluyor!.."
Yalçın Doğan'a göre "Türkiye'nin başındaki iki derdin haberini hayvan isimlerindeki değişikliklerden almak mümkün!... Biri Kürt sorunu, diğeri uluslararası arenada yeniden sinsi sinsi tartışmaya başlanan Ermeni sorunu.Ve son noktayı koyuyor "araştırmacı-gazeteci" ve biraz da "zehir hafiye":"Bize hiç mi rahat yok!..
Yaban hayvanları nasıl adlandırılır?
Yalçın Doğan'ın en ufak bir bilgi kırıntısına bile sahip olmadan, bilge edasıyla ileri sürdüğü "Yaban hayvanı isimleriyle Türkiye'yi bölme" tezindeki yanlışlıklara cevap vermeden önce ,bir yaban hayatı uzmanı olarak bilimselliği kanıtlanmış bir tespiti Yalçın Doğan dahil herkesin anlayacağı bir dille açıklamak istiyorum:
Yaban hayvanları ekosistemlere, yani, belli bitki ve hayvan topluluklarını barındıran coğrafyalara, bağlı olarak yaşamlarını sürdürürler. Diğer bir deyişle her ekosistem ya da coğrafya parçası kendine özgü yaban hayvanı türünü/türlerini barındırır.
Yeryüzünü bir bütün olarak kullanan göçmen kuşlar hariç,göreli olarak küçük coğrafyalarda yerleşik olarak yaşamlarını sürdüren yaban hayvanları olağanüstü bir doğa olayı olmadan -son buzul çağında olduğu gibi- hiçbir şekilde yaşadıkları ekosistemleri yani makro habitatlarını terk etmezler.
Zira yaban hayvanları yaşadıkları ortamlara binlerce yıldan bu yana adapte olmuş,orada evrimleşmiş; belli şekil ve yetenekler kazanmışlardır.
Onlar, insanlar gibi her koşula uyabilme yeteneğinden yosundurlar; yaşadıkları alanlar belli jeofizik ve iklim koşullarıyla belirgin bir şekilde sınırlanmıştır.
Bu yerel olma özelliklerinden dolayıdır ki sadece bazı coğrafyalarda yaşayan endemik türler o coğrafyanın adıyla anılırlar: Omonya omonya anatolica (Anadolu Yaban Koyunu), Tourturelle turque (Türk kumrusu), Ursus americanus (Amerikan Ayısı), Cervus corsicanus (Korsika geyiği) Vulpes vulpes bengalensis (Bengal tilkisi)ve vulpes vulpes kurdistanicus (Kürdistan tilkisi) gibi ,örnekler çoğaltılabilir...
Araştırmadan konuşmak yakışmıyor
Gelelim Yalçın Doğan'nın bilge edasıyla ileri sürdüğü vulpes vulpes kurdistanica'nın "hiçbir bilimsel kitapta yer almadığı..." tezine: Araştımacı-gazeteci zahmet edip internette kısa bir arama yapsa ve " Finnish IT Center for Science "ın -Finlandiya Bilim İçin Enformasyon Teknolojisi Merkezi"- web sayfasına bir göz atsaydı , üzerine komplo teorisi geliştirdiği "vulpes vulpes kurdistanica"nın yani yerel adıyla "kızıl tilki"nin "vulpes vulpes anatolica" ve onlarca başka türün yanı sıra listelenmiş olduğunu görebilirdi.
Yalçın Doğan'ın izinden giden Tarım Bakanlığı'nın hayvan adlarını ırkçı önyargılarla literatürden silmeye kalkışmasına karşı çıkan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nuri Yiğit'in de belirttiği gibi "Vulpes vulpes Kurdistanica" adı, bu "Kızıl Tilki" türüne "1905'te Rus araştırmacı Satunin tarafından verilerek literatüre böyle girmiştir."
Nuri Yiğit'in de dediği gibi literatürdeki adlarla böyle oynamak "çok komik bir şey". Gene de siyasetçilerin bilime siyasi çıkarları üzerinden yaklaşması ve bilimle çatışması kabul edilmese de anlaşılabilir.
Ama muhtemelen stajyer ya da sekreterlerle çalışan "araştırmacı-gazeteci" Yalçın Doğan araştıracak yerde bu tümüyle yalan-yanlış bilgilerle halkın kafasını karıştırma yolunu neden seçmiştir? Neden acaba? (MI/EK)
______________________________
* Dr.Memduh IĞIRCIK
Orman Yüksek Mühendisi
Yaban Hayatı Uzmanı