Küçük bir çocukken Atatürk'ün "sen öğretmen ol" teşvikiyle öğretmenliğe yöneldiği yıllardır anlatılan Refet Angın, 95 yaşında yaşamını yitirdi. Angın'ın cenazesi, hemen bütün gazetelerde "Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden Angın'ı uğurladık" ibareleriyle haber oldu. Oysa bir öğretmene saygı göstermek için "Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden" olması gerekmiyordu.
Zaten internet ortamında yapılacak kısa bir araştırma da "Dârülmuallimat" kız öğretmen okulunun 1870'ten bu yana ilk ve ortaöğretim kız okullarına öğretmen yetiştirdiğini gösteriyor.
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Dr. Şefika Kurnaz'ın Milli Eğitim Bakanlığı web sitesinde yayımlanan bir araştırması da Cumhuriyet'in kurulmasından önce eğitim görmek üzere Avrupa ülkelerine gönderilen öğretmen okulu öğrencisi kadınlardan, Jöntürk'lerin fikirlerinden etkilenen bu kadınların milli mücadeleye katkılarından söz ediyor:
"Bu dönemde eğitim gören kadınlar Jöntürklere sempati duyuyor, onları destekliyordu. Aynı zamanda millî duygularla yetiştiklerinden Millî Mücadele yıllarında ve Cumhuriyet döneminde önemli hizmetler yaptılar. Bilhassa Milli Mücadele'de etkili konuşmalar yaparak milleti harekete geçirdiler. Dârülfünûn öğrencisi Şükûfe Nihâl ve Saime (Asker Saime) gibi hanımlar buna örnek gösterilebilir."
Kurnaz'ın araştırmasından bazı alıntılar, kız öğretmen okulu Dârülmuallimât'a ve kadınların eğitim alanında istihdamına ilişkin önemli bilgiler içeriyor:
Kız Öğretmen Okulu (Dârülmuallimât)
Kız okullarına öğretmen yetiştirmek amacıyla 26 Nisan 1870'de Dârülmuallimât açıldı. Maarif Nezâreti'nin Dârülmuallimât'a öğrenci alımı için açtığı ilk sınava katılan 32 öğrencinin hepsi de başarılı bulundu. Bunlardan 20'si 1872-73 ders yılında mezun oldu.
Dârülmuallimâtın yetiştirdiği öğretmenler, zamanla kendi okullarında görev almaya başladı;1882'den itibaren kadın öğretmenlerin sayısı erkekleri geçti.
Dârülmuallimât'ın ilk kadın yöneticisi, 1881'de erkek müdürün yanında müdire olarak görev alan Refika Hanım'dı. 1910-11 öğretim yılında okulda 90 öğrenci eğitim görüyordu.
Kadınların eğitim alanında istihdamı
Osmanlı toplumunda Türk kadını, devlet memurluğuna ilk kez öğretmen olarak girdi. Meşrutiyet döneminde, Nakiye, Nezihe Muhiddin, Sadiye Hatice gibi hanımlar Maarif Nezâreti tarafından okullara müfettiş olarak atandı. Halide Edip Adıvar 1917'de Beyrut'ta, Şam'da kız okulları açmak üzere müfettiş olarak görevlendirildi.
Kadınlar, bu dönemde ayrıca yüksek öğretimde yönetici olarak da görev aldı. Zekiye ve Zehra Hanımlar 1917'de İnâs Dârülfünûnu'nda müdür muavini olarak çalışıyordu.
Kadın öğretmenlerin erkek ilkokullarında görev yapabilmeleri 17 Mart 1918'de alınan kararla mümkün oldu.
Tanzimat döneminde kadının eğitimi konusunda başlatılan olumlu faaliyetlerin meyveleri daha çok Meşrutiyet döneminde alındı. Meslekî ve kültürel alanda yoğunlaşan eğitim neticesinde belli bir kültür seviyesine ulaşan kadınlar, millî meselelerde aktif rol aldıkları gibi, gazete ve dergiler vasıtasıyla basın hayatında; bir takım dernekler vasıtasıyla da sosyal hayatta söz sahibi olmaya çalıştı.
Meşrutiyet döneminde kadınlara yüksek öğretim imkânı sağlandı. Bu eğitim, kadının sosyal ve kültürel hayattaki faaliyetlerini hızlandırmasına yardımcı oldu. Yine ilk defa bu dönemde Avrupa'ya kız öğrenci gönderildi. 1922 yılında İsveçre'de iki, Almanya'da bir Türk kızı eğitim görüyordu. (BB)