Beşi tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davasının beşinci duruşmasında mahkeme heyetinin tutukluluğa devam kararının ardından avukatlar ve gazeteciler adliye önünde açıklama yaptı.
Çandırbay: Tutuklama cezası yetmiyor
İlk olarak konuşan avukat İlke Çandırbay şunları söyledi:
“Mahkeme heyetinin verdiği ara kararla sadece tutuklamanın cezalandırmaya yetmediği görülmüş oldu, mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 3 ay sonra, Mart arında Silivri'de yapılmasına ve her sanık için üç avukat sınırlanmasının uygulanmasına karar verdi.”
Durakoğlu: Tek istediğimiz hukuk devleti olmak
Çandırbay daha sonra sözü İstanbul Barosu Mehmet Durakoğlu, dün (24 Aralık) yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) hatırlatarak “Bu KHK'lar ve davanın ara kararı karanlık bir döneme girdiğimizin işareti” dedi. Durakoğlu şöyle devam etti:
“Öncelikle Ahmet Şık'ın savunma hakkı açık bir biçimde engellendi, daha 5. dakikasında her şeyiyle siyasal olan bir davada siyaset konuşulduğu için sözü kesildi, savunma hakkı kısıtlandı ve daha sonra da salondan çıkarıldı. Aradan sonra da duruşma salonuna yeniden alınmadı. Sanıksız bir duruşma ve kısıtlılık kararıyla götürülen bir tablodan bahsediyorum.
“Bundan sonra işimiz daha da ağır. Reddi hakim talebinde bulunuldu ama onun da reddedileceğine ilişkin umut besleyemiyoruz. Öyle gözüküyor ki bu siyasal davaların siyasal özü dün yayınlanan iki KHK ile daha da sertleşen sürecin bir parçası gibi görünüyor. Burada hepimize çok özel görevler düşüyor. Hukukçuların hukuka ve adalete sahip çıkması gerekeceği bir evreyi yaşayacağız. Siyaset ne kadar yargıya bulaşırsa bulaşsın, ne kadar yargıyı kuşatmaya çalışırsa çalışsın bizim şimdi yargının bileşenleri olarak kendimizi kanıtlamak gibi bir görevimiz var.
“Avukatlar olarak bu ülkenin hafızasıyız. Bu ilk kez gelmiyor başımıza. Darbe dönemlerinde, 70'lerde 80'lerde çok bu tür olaylarla, olgularla çok karşılaştık, çok siyasetçileri geride bıraktık onlar gittiler. Çok yargıçla ilgili saygıyla andığımız kararlar var. Bugün aynı şeyleri yeniden yaşıyor gibiyiz ama bunları aşacağımız konusunda kimsenin kuşkusu olmasın.
“Yeter ki yargı bağımsızlığı, adalet denildiğinde hepimiz bu kavrama sahip çıkalım, adalete sahip çıkalım. Yargı bağımsızlığının toplumsal bir sorun olduğunu bilelim, yargı bağımsızlığının bir toplumsal sorun olduğunu bilelim, yargı bağımsızlığı hukuk güvenliği demektir, bunu toplumumuzun tümüne anlatabilmemiz, tümüne dinletebilmemiz, bir adalet farkındalığı yaratmamız gerekiyor. Bizim istediğimiz tek şey var, hukuk devleti olmak, yargımızın tarafsız ve bağımsız olabilmesi.”
Mavioğlu: Ahmet'in, Akın'ın, Murat'ın, Emre'nin sesi olacağız
Durakoğlu'nun ardından gazeteci Ertuğrul Mavioğlu konuştu. Ara kararın kendilerini şaşırtmadığını vurgulayan Mavioğlu, şunları söyledi:
“Eski bir maarif nazırı Emrullah Efendi “Eğer şu mektepler olmasa şu maarifi ne güzel yönetirdim”, bugün aladık ki yargıçlar “şu sanıklar kaşırımızda savunma yapmak istemeseler biz ne güzel yargılama yaparız”, dün çıkarılan KHK'larla birlikte OHAL diyor ki “Şu halk olmasa ülke yönetmek ne kadar kolay, itiraz eden varsa da darbeci derim, karşı çıktılar derim, sivillerime öldürtürüm” ve diyorlar ki aynı zamanda “şu tutuklular olmasa ne kadar güzel yürür mahkemeler, cezaevleri” o yüzden tektip elbise dayatmasını getiriyorlar. Bir sonraki duruşmanın herhalde sanıksız görülmesini planlıyorlar ki, o zamana kadar tek tip elbise yönetmeliklerini de çıkartırlar, görüş yasakları getirirler, savunma haklarını ellerinden alırlar, sonra da “ne güzel ülke yönetiyoruz” derler pişkin pişkin.
“Başından beri ifade özgürlüğü bir yaşam hakkıdır, insanın kendi varlığını ifade etmesi kadar kendi insani varlığını sürdürecek başka bir araç yoktur, biz de Cumhuriyet davasının bu ifade özgürlüğünün tam odağında olduğunu savunuyor, pankartlar hazırlayarak, yürüyüşler yaparak, hak isteyerek mücadelemizi sürdürüyoruz. Şimdi yeni bir seviyeye geçtik, sanıksız yargılama seviyesine bu aşamada zannetmesinler ki Ahmet, Murat, Emre, Akın sessiz kalacak, hayır onların sesi biz olacağız, mücadelemizi sürdüreceğiz. Tek bir tutuklu gazeteci kalmayana kadar, tek bir ifade özgürlüğüyle ilgili dava kalmayana kadar mücadele sürdüreceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Yenilmeyeceğiz. Başımızdan neler neler geçti, Çillerler, 90'ların kararnameleri, cezaevi katliamları. Ama yine buradayız. Onlar yenilecek, tarihin çöplüğüne gömülecek ama ifade özgürlüğü bu ülkede mutlaka tesis olunacak.”
Açıklamanın ardından avukatlar Perşembe günkü Adalet Nöbeti'ne çağrı yaptı. (EA)