Ankara’da, Diyarbakır’da 16 Kürt gazetecinin tutuklanmasını protesto ederken darp edilerek gözaltına alınan gazeteciler Deniz Nazlım, Yıldız Tar ve Sibel Yükler bugün 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle hakim karşısına çıktı.
Gözaltına alınırken 'polise kendilerini darp ettirdikleri' öne sürülen gazeteciler Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı.
Gazeteciler duruşmada haklarında hazırlanan iddianameye karşı savunma yaptı. Gazeteci Hüseyin Aykol ile DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu duruşmayı izleyenler arasındaydı. Gazetecileri Medya Ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) üstlendi.
"Polisler boynuma basarak işkence yaptı"
Duruşmada ilk olarak söz alan Yıldız Tar, gözaltına alındıkları basın açıklamasıyla ilgili, “O gün hem tutuklu meslektaşlarımızla dayanışmak hem de haber takibi için oradaydım” dedi.
Tar “Ancak biz daha basın açıklamasının yapılacağı alana geçmeden, pasajın içerisinde polislerin yoğun bir şiddetiyle gözaltına alındık. Ben ne olduğunu dahi anlamadım. Çünkü darp edilirken, bir yerdeydim bir gökte. Ters kelepçe ile gözaltına alınırken, polisler boynuma da basarak işkence yaptı” diye savunmasına devam etti.
"O polis, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gözaltına alınan polis amiriydi"
Deniz Nazlım, polislerce engellenen basın açıklamasının o dönem tutuklu olan gazetecilerle ilgili olduğunu anlattı.
Nazlım, “Bu açıklama başka kentlerde de yapıldı. Fakat sadece Ankara’da engellendi. Oraya hem haber takibi için hem yapılacak başka bir açıklamayı da takip etmek için gittim" dedi.
Basın açıklaması yapmanın anayasal bir hak olduğunu belirten Nazlım, “Polisler ‘Hiç kimse teröristlerle ilgili açıklama yapamaz’ dedi. Biz buna tepki gösterince bizi uzaklaştırmak istediler. Bu sırada Sibel ve Yıldız polis şiddetiyle gözaltına alınırken, bunu kayıt altına almak istedim. Beni de darp ederek engellediler. Yola doğru sürüklemeye başladılar. O polisler, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gözaltına alınan polis amirleriydi” diye konuştu.
"Polis tacizine şahit oldum"
Sibel Yükler de gözaltına alındıkları yerde onlarca basın açıklaması takip ettiğini söyledi.
Gözaltına alındıkları gün DİSK Basın İş’in çağrısıyla Ulus Meydanı’na gittiklerini ekleyen Yükler, “Hatta iki hafta önce de aynı yerde sansür yasası için büyük bir eylem yapılmıştı. Yüzlerce gazeteci oradaydı. Orası valiliğin belirlediği basın açıklaması noktalarından biridir. Biz Yıldız ile gözaltına alınırken, kendisine yapılan polis tacizine şahit oldum. Kıyafetleri polislerce yırtıldı ve tacize maruz kaldı. Polis bu sırada elle temasta bulunarak taciz etti. Görüntüler incelendiğinde ne kadar büyük bir kötü muameleye maruz kaldığımız görülecektir” dedi.
Avukatları 23 polisin dinlenmesini istedi
Gazetecilerin beyanlarından sonra MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok söz aldı. Suçlamaları kabul etmeyen Ok “Aksine müvekkillerimin gazetecilik faaliyetleri ve toplantı gösteri düzenleme hakkı engellendi” dedi.
Ok “Bu insanlar, valiliğin belirlediği alana gitmek istediler. Gidemeden polislerce engellendiler. İşkenceye dair suç duyurusunda bulunduk fakat incelenmeksizin takipsizlik kararı verildi” diye konuştu.
Ok, düzenlenen tutanaklarda imzası bulunan 23 polisin mahkemede dinlenilmesini talep etti. Ayrıca Ankara Valiliği’ne yazı yazılarak, alanın basın açıklaması için belirlenip belirlenmediğini ve herhangi bir engelleme kararının olup olmadığının sorulmasını istedi.
MLSA Hukuk Birimi’nden avukat Muhammet Ünsal da, gazetecilerin darp edildikten sonra aldıkları sağlık raporlarını mahkemeye sundu ve “Rapordaki ayrıntılardan neredeyse yara almadıkları yer kalmadığı anlaşılıyor. Kolluk kuvvetleri bu haliyle suç işlemiştir. Bunlar raporlarla da mevcuttur” dedi.
Bir sonraki duruşma 25 Nisan'da
Ara kararını açıklayan hakim müdafi avukatlarının talepleri doğrultusunda dinlenilmesi istenen tanıkların bildirilmesi için süre verilmesine, takipsizlik kararı verilen suç duyurusunun ve o güne ait kesintisiz kamera görüntülerinin istenilmesine karar verdi.
Mahkeme, Ankara Valiliği’ne yazı yazılarak bahsi geçen açıklamanın bildirilip bildirilmediğinin sorulmasına hükmetti. Ayrıca polislerin tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebin diğer deliller toplandıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi.
Davada bir sonraki duruşma 25 Nisan saat 13:30’da görülecek.
(HA)