Basın meslek örgütleri, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamalarda, hükümetten, basın çalışanlarına çeşitli güvenceler getiren ancak bir süredir etkisizleştirilen 212 sayılı yasanın yeniden etkin hale getirilmesini istedi.
5953 Sayılı "Basında Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunu" değiştiren 212 Sayılı Yasanın yürürlüğe girişinin 46. yıldönümünde açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), 10 Ocakların Gazeteciler için bayram olmaktan bir süredir çıktığını belirterek, bu günün yeniden bayram olarak kutlanabilmesi yönündeki dileklerini dile getirdiler.
TGS, utançtan kurtulmanın yolunun "sendikal haklara saygı" dan geçtiğini bildirdi.
Karaelmas Gazeteciler Derneği (KGD) de, "Basın çalışanlarının demokrasiye ve halka başarıyla hizmet edebilmesi, basın özgürlüğü ve basının çalışma koşullarının iyi düzenlenmesiyle olanaklıdır" diye bildirdi.
TGS: Utançtan sendikal hakka saygıyla kurtulabiliriz
Medya patronlarının baskısıyla 1990'lı yıllarda gazetecilik işkolunda yaşanan sendikasızlaştırma operasyonu, gazetecileri hem sendikal haklardan hem de 212 sayılı yasanın korumasından fiilen mahrum bıraktığını bildiren TGS, günümüzde 12 bin medya çalışanından 4 bininin sendika üyesi olduğunu, bunun 650'sinin toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip olduğunu açıkladı.
Durumun Batı demokrasisinin kendisine hedef olarak koyan Türkiye için bir "utanç" olduğunu duyuran TGS, bu utançtan kurtulmanın yolunun "sendikal haklara saygı" dan geçtiğini bildirdi.
Medyanın içinde bulunduğu güven bunalımın temelinde gazetecilerin yasal ve sendikal haklarına saygı duyulmamasının yattığını savunan TGS, sendikal haklardan mahrum gazetecileri kısmen de olsa koruma altına almak amacıyla TGS'nin hazırladığı TEŞMİL başvurusunun hükümetçe "işveren baskısı altında olduğu" gerekçesiyle 18 aydır işleme konulmadığını belirtti.
Keskin: Önce muhabir hakkına sahip çıkacak
TGS'nin açıklaması medya işverenleri ve hükümete yönelikken gazeteci Adnan Keskin, işin "muhabir" ile başladığına inanıyor.
"Patronlar ve hükümetlere bir şey söylenebilir ama basın çalışanlarıdır haklarını korumak adına bir şeyler yapmak durumunda olan."
Sendikaya üyeliğin zaman zaman artış gösterebildiğini aktaran gazeteci Keskin, bunun gazeteciler işten atıldıklarında veya toplu konut başvuruları söz konusu olduğu durumlarda gündeme geldiğini, sendika üyeliğinin "sadece yararcılık olduğu dönemlerde" gündeme gelmemesi gerektiğini ifade etti.
212 Sayılı Yasa'nın getirdiği haklardan yararlanılamadığını söyleyen Keskin, yasadan yararlanmadığı için işverene dava açan örgütsüz gazetecinin işten atıldığını, habercinin hakkına ancak bundan sonra veya mesleği bıraktığında sahip çıkabildiğine işaret etti.
"Gazete patronu sendikalı, çalışanı değil"
Örgütlü birkaç kuruluştan biri olan ANKA Ajansı ile sol kurumlardan "Cumhuriyet" gazetesinde de sendikanın fiili olarak son bulduğunu belirten gazeteci Keskin, genel medya ortamında zaten örgütsüzlüğün yaygın olduğunu kaydederek, "En dramatik yanı örgütsüzlüğünün örgütsüzlüğe karşı mücadele eden kişilerin başında olduğu kurumlarda kendini göstermesi" dedi.
212 Sayılı Yasanın bu kuruluşlarda özlük hakları iyileştirmese bile çalışma koşullarının düzenlenmesinde iyileşmeye yol açabileceğini ifade eden Keskin, geri gidişin daha da hızlandığını kaydetti.
Gelecekte Avrupa Birliği ile ilişkilerin iyi gitmesi, yabancı sermayenin akması, patronal taleplerin de bu yönde gelişmesi durumlarında çalışanları temsil eden bir sendikal oluşumun bizzat bu çevrelerce talep edilebileceğini ifade eden Keskin, "Bunun gerçekleştirmesini bekleyen basın çalışanları için bu bir utanç olacaktır" dedi.
Günümüzde gazete patronlarının Türkiye Gazete İşverenleri Sendikası ve Avrupa Yayıncılar Birliğinin üyesi olduklarını belirten Keskin, "Örgütlenmenin gereğini patronlar çalışanlarına göre daha iyi yerine getiriyor ve haklarını doğru kullanıyor" diye konuştu.
TGC: Siyasetçi 212'yi uygulatsın
Türkiye'de gazeteciliğin meslek haline dönüşmesini perçinleyen 212 Sayılı Kanunun yıldönümünü "buruk bir yaklaşımla" kutladıklarını açıklana TGC, 212 değişikliğinin aradan geçen süreçte yok sayılmaya çalışıldığını, düzenlemenin uygulama alanındaki yaygınlığını yitirdiğini bildirdi.
Siyasetçilere de çağrı yapan TGC, gazeteciliğin kimlik ve kişilik sorunlarının çözümü için Kanunun uygulanırlığının yeniden sağlanmasını istedi.
ÇGD: İş güvencesi patronların insafında
212 Sayılı Yasanın çıkarılmasında 46 yıl sonra basın-yayın sektöründe çalışanların, ekonomik ve sosyal haklarını kullanamadıklarını açıklayan ÇGD Başkanı Ahmet Abakay da, gelinen aşamayı "toplu sözleşme düzeni kullanılamaz hale getirildi, sendikal hareket işlevsiz duruma sokuldu. İş güvencesi medya patronlarının insafına terk edildi" sözleriyle açıkladı.
Basındaki işsizlik ve düşük ücretle çalışmanın rekor düzeyde olduğunu savunan Abakay, "Demokrasiyi, özgürlükleri, AB standartlarını getireceğini vaat ederek iktidar olan AKP yönetiminin hedef aldığı kurumların başında medya ve çalışanları oldu" diye belirtti.
KGD: Gazeteci yoğun çalışıyor, hakları önemli
Gelişen teknoloji ve hızla büyüyen nüfus nedeniyle, kitleler arasında iletişimin de farklı boyutlar kazandığını açıklayan KGD, geleneksel medya araçlarının yanı sıra İnternet gazetelerinin de halkın habere ulaşma yollarını daha da yaygınlaştırdığını açıklayarak, çalışma koşullarının önemine vurgu yaptı.
Yerel basının fonksiyonuna da değinen KGD, "Hiç şüphe yok ki, bu derecede yoğun ve hızlı gelişen iletişim sektöründe görev yapan biz gazeteciler, halkın haber alma hakkından kaynaklanan haber verme özgürlüğünü sağlayabilmek amacıyla gece-gündüz demeden ve büyük özverilerle çalışmaktayız" diye bildirdi.
MAZLUMDER: Düzensiz ve ağır çalışma koşullarına maruz kaldılar
10 Ocak'ın "Çalışan Gazetecilerin yaralı ve hapisli yılı" olarak anıldığını bildiren İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), geçen yıl yaşananlar için "Örgütlenme sorunu vardı. Yasal haklar olmasına karşın gazetecilerin sendikal örgütlenmeleri engellendi. Ekonomik ve Sosyal hakları açısından kötü bir yıldı. Düzensiz ve ağır çalışma koşullarına maruz kaldılar" tespitlerine yer verdi.
10 Ocak nasıl "Bayram" oldu?
1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi üzerine, dokuz gazete sahibi, yasayı protesto etmek için üç gün boyunca gazeteleri yayımlamama kararı aldı.
Bunun üzerine gazeteciler, 10 Ocak 1961'te haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla İstanbul'da sendika binası önünde toplanarak yürüyüş yaptılar. Gazeteciler, patronların boykot kararı karşısında ise sendikanın öncülüğünde, "Basın" adıyla kendi gazetelerini 11-12-13 Ocak 1961 tarihlerinde yayımladılar. O tarihten sonra 10 Ocak'ın, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanmasına karar verildi.
1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak, "bayram" yerine "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak anılmaya başlandı.(EÖ/TK)