Fotoğraf: Abdurrahman Gök
Emniyet Genel Müdürlüğü, 27 Nisan’da yayınladığı genelge ile gazetecilerin veya yurttaşların artık eylemler sırasında ses ve görüntü almasını yasakladı.
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın imzasının yer aldığı kararda yasağa uymayanlar hakkında adli işlem yapılacağı belirtildi.
Karara gerekçe olarak ise "polislerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiği" gösterildi. Ayrıca gazetecilerin görüntü ve fotoğraf almaları nedeniyle polisin görevini yapamadığı ileri sürüldü.
Genelgenin üzerinden çok geçmeden bugün 1 Mayıs İşçi Bayramını haberleştirmek isteyen gazeteciler, polisin engellemesiyle karşı karşıya kaldı. Polis gazetecilere gerekçe olarak da genelgeyi gösterdi.
Polis, gazetecilerin görüntü almasını engellediği gibi bazı gazetecilerin makinalarındaki görüntüleri sildirmeye çalıştı.
Avukat Ömer Kavili, söz konusu genelgeyi bianet'e değerlendirdi.
Kavilli'nin genelgeye dair ilk yorumu “AKP’ hukukuna uygun” oldu.
Yasaların, kuralların getiriliş nedenlerinin geçmişten gelen birikimler olduğunu ama artık bu kurallarla yönetmeyi beceremeyenlerin keyfiliğe başladığını ifade eden Kavili ‘normlar hiyerarşisini’ hatırlattı.
Normlar hiyerarşisini en üstten en alta doğru anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelge olarak sıralayan Kavili, hukukun kurallarının normlar hiyerarşisi denilen kavramla daha ahlaki ve mantıklı olduğunu söyledi.
“Eylemde neyin gizliliği?”
Anayasa’da güvence altına alınan basın özgürlüğü ve halkın haber alma haklarını hatırlatan Kavili şöyle konuştu:
“Bu işleyişte ‘Genelge yayınladık oldu’ demişler ama kanunla düzenlenen, Anayasa’da olan basının haber verme ve toplumun bilgi edinme haklarını yok etmişler. Bir genelgeyle, ‘bir genelge yayınladım oldu’ diyerek… İyi güzel de yayınladıkları genelge kanunun üstünde değil ki. Bu bilinçli olarak çıkartılan, görevin kötüye kullanılmasını sağlayan bir genelgedir. Kamusal alanda, özellikle de bir eylemde neyin gizliliği?
Türkiye’yi eskiden hukuk devleti değil kanun devleti olarak tanımlıyorduk. Artık bunlar kendi çıkarttığı kanunu da çiğneyen aşiret devleti oldular. Daha dün bırakın genelgeyi bir demeçle, bir gazete haberiyle, memleketin birçok yerinde devlet yetkisi kullanan memurlar, içki satan tekel bayilerine ceza kesti, tebligat işlevi yaptı. İşte bu yetkiyi kullananlar da diyor ki ‘Ben devletim’. Bular devletin kendisi filan değil, devletin yetkisini kullanan bölük pörçük kesimler.
Devletin yetkisini kullanmak için normlar hiyerarşisine uymak lazım. Norm olarak Anasaya’da, kanunda var olan bir hakkı ‘genelgeyle’ üstelik ‘Yapılmaması uygun olacaktır’ diye kıvırarak engelleyemezsin.
Genelgeyi yayınlayan, sadece alt tabakada çalıştırdığı memurun genelgeyi yayınlayanın şerrinden korkacağını bildiği için onlara böylesi kanunsuz bir genelgeyi dikte edebiliyor.”
Polisin öldürdüğü Kemal Kurkut’u hatırlattı
Avukat Ömer Kavili daha sonra 2017’de Diyarbakır’daki Newroz alanına girişte polis kurşunuyla öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut olayını hatırlattı. “İşte bu olayla genelgeyle getirilmek istenen düzenlemenin niteliği ortaya çıkıyor” diyen Kavili şöyle devam etti:
“Kemal Kurkut öldürüldüğünde polis hemen bir açıklama yaptı, ‘Canlı bomba etkisiz hale getirildi’ dedi. Yine aynı olayda polise silah çeken bir kişinin çatışmada öldürüldüğü basına servis edildi.
Ama daha sonra Abdurrahman Gök diye bir gazetecinin çektiği, olayın seyrini değiştirecek derecede önemli fotoğrafları ortaya çıktı. O fotoğraflarda gördük ki olay polisin anlattığı gibi değilmiş, polis yakın bir mesafeden hiçbir tehlike arz etmeyen birini hedef gözeterek öldürmüş.
Fotoğraf çekiminin yasaklanması için genelge değil kanun da çıkartabilirler ya da günümüzde olduğu gibi bir gece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi de yayınlayabilirler. Hiç öenli değil, hepsine bir hukuka aykırı deriz. Çünkü orada bir insanın yaşama hakkı sona erdirilmiştir. Bir insan öldürülmüştür. Öldürme işleminin faili üniformalı polis memurlarıdır. Yani devletin yetkisini kullanan kişidir. Bu nedenle devletin memurları devletin yetkisini kullanırken yetkinin dışına çıkmamalı. Yetkinin dışına çıkacağını sezerse sorumluluk geleceğini bilmeli, düşünmeli.
İşte tam da bu nedenle diyorum ki bunlar sorumsuz yetkililerdir. Oysa idare hukukunda yetki kimdeyse sorumluluk da ondadır. Ama bakıyoruz yetki kullanırken aslan kesiliyorlar, sorumluluklar çıktığı anda da kaçacak delik arıyorlar.”
“Kanunlar bile hukukun üst normlarını ortadan kaldıramaz”
Günümüzdeki işleyişin hukuki bir işleyiş olmadığını Türkiye’nin artık kanun devletinin bile dışına çıktığını bir kez daha hatırlatan Ömer Kavili “Şimdi kalktılar genelge çıkarttık diyorlar. Yani Anayasayı takmayacağız diyenler genelgeyi takın, ciddiye alın, itibar etin, itaat edin, biat edin diyorlar. O genelge aslında siyasi olarak zaten itaat eden, yukarıda kim ne söylerse söylesin itiraz etmeyen, bir anlamada disiplinsizlik etmeyen biat kültürünün genelgesidir. Ama kanuni değildir, kanuna aykırıdır. Hukuka zaten aykırıdır. Kanunlar bile hukukun üst normlarını ortadan kaldıramaz. Bu nedenle bu genelge yok hükmündedir” diyerek sözlerini noktaladı. (HA)