Medya Tava, Jurnal Net gibi İnternet sitelerinde de konu gündeme getirildi. TGC'nin Dolmabahçe Sarayı'nda 24 Temmuz'da düzenlediği gecede de arkadaşların konuya olan hassasiyetleri dikkatimi çekti.
Bu hafta da bu konu üzerinde daha derli toplu durmaya çalışacağım. Öncelikle gazetecilerin istihdam güvencesinin korunması açısından "Basında Çalıştırılması Zorunlu Asgari Norm Kadro" denilen ve 2001 yılında TBMM'deki tüm partilerce gündeme alınmasına karar verilen ancak seçim kararı sonucu "kadük" kalan yasa teklifinin yeniden gündeme getirilmesi gerekmektedir.
Belli bir tiraja göre 212 sayılı yasa kapsamında gazeteci çalıştırılması öngörülen böyle bir yasanın Basın İş Kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Öte yandan Basın İş Kanunu'nda yapılması gerekli değişiklikleri şöyle sıralamak mümkündür:
1. TRT ve özel televizyonlar ile radyoların haber birimlerinde çalışanların yanı sıra medyada gazetecilik işi yaptığı halde 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışanlar, İnternet gazeteciliği yapanlar, istisna aktine göre çalışan "serbest gazeteciler" de, 212 sayılı yasa kapsamına alınmalıdır.
2. Yasada sözleşmenin yazılı olarak yapılması öngörülmesine rağmen bu hüküm de kimi zaman, kimi işyerlerinde uygulanmamaktadır. Bu hükmün uygulanması ile ilgili ciddi bir cezai yaptırımın yanı sıra idare tarafından denetim mekanizmasının da işletileceği kanunda yer almalıdır. Sözleşmenin gazeteci örgütleri dahil ilgili resmi makamlara bildirilmemesi halinde cezai yaptırım uygulanacağı da ayrıca belirtilmelidir.
3. Yasada kıdem tazminatı ile ilgili tanım daha net bir biçimde yer almalı ve kıdem tazminatına hak kazanma süresi, beş yıl değil 4857 sayılı İş Kanunu'nda olduğu gibi bir yıla indirilmelidir. Ayrıca istifa halinde de gazeteciye kıdem tazminatı hakkı sağlanmalıdır.
4. Basın İş Kanunu'nun 11. Maddesine göre, gazetenin "veçhe ve karakterinde", bir başka deyişle dünya görüşü ve siyasi çizgisinde meydana gelen değişikliğin gazetecinin onuru ve prestijini sarsması halinde kıdem tazminatı hakkı doğmaktadır. Türkiye'de bu madde pek uygulanmadığı gibi yasa metninin karışık olması, farklı anlamlara da yol açmaktadır. Bu nedenle madde metni daha net, açık ve anlaşılır bir hale getirilmelidir.
5. 4857 sayılı İş Kanunu'nda işten çıkarılma durumunda 4 yıllık hizmeti olan bir işçi için ihbar öneli 8 hafta iken aynı durumda olan bir gazeteci için bu süre 4 haftadır. İhbar tazminatları konusunda da 4857 sayılı yasa ile 212 sayılı yasa arasında paralellik sağlanmalıdır.
6. Haftalık çalışma süresi de, 4857 sayılı yasaya paralel olarak 45 saate indirilmeli, haftalık izin süresi de iki güne çıkarılmalıdır. Dini bayramlarda tatil yapması öngörülen ve uzun yıllar uygulanan ancak Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen hüküm, günün koşullarına göre yeniden değerlendirilerek eski düzenlemeye dönülmelidir.
7. "Havuz Sistemi"nin önlenmesi amacıyla gazeteciye yaptırılacak ek işler için ücret ödenmesi ile ilgili hüküm, 212 sayılı yasada daha net bir biçimde ifade edilmeli, bu yönde yapılacak sözleşmelerin kanuna aykırı şekilde düzenlemeyeceği hükmü yer almalıdır.
8. Yasaya göre stajyer muhabirin deneme süresi üç aydır ve stajyer adedi de yazı işleri kadrosunun yüzde onunu geçemez. Ancak uygulanmayan bu hükümle ilgili olarak yasa metni, stajyerlerin haklarını koruyucu anlamında yeniden düzenlenmeli ve yasayı uygulamayan işverenlere ciddi yaptırımlar getirilmelidir. (EÖ/BB)