"AB üyesi Kıbrıs hakkında haber yapmak ve yayınlamak: 1 Mayıs'tan sonraki yenilikliler" başlıklı semineri, Brüksel Özgür Üniversitesinden Yunanlı gazeteci George Terzis ile Galatasaray Üniversitesinden gazeteci Ragıp Duran yönetti.
Tampon bölgede Ledra Palas'ın hemen bitişiğindeki Alman Goethe Enstitüsü salonunda yapılan seminer, "Kıbrıs'daki farklı toplumlar hakkında doğru, inanılır ve güvenilir haber üretimi" projesi çerçevesinde gerçekleşti.
Kuzeyli gazetecilerin güneyli meslektaşlarına oranla daha fazla ilgi gösterdiği çalışmalarda, Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu, Kıbrıs Sanayi ve Ticaret Odası (Güney) ile Kıbrıstürk Ticaret Odası yetkilileri de son duruma ilişkin birer konuşma yaptılar.
Kuzeyin ilgisi daha fazla
Kıbrıs adasının 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla AB'nin tam üyesi olmasına rağmen, Referandumda hayır diyen Güney kesimi ile kuzey arasındaki göç, insan dolaşımı, Yeşil Hat tüzüğü sorunları gündeme gelirken, iki kesimin gazetecileri arasında "kişisel ve mesleki dostluk ilişkilerinin" olumlu düzeyde olduğu, ancak bu ilişkilerin artık kurumsal düzeye yükseltilmesinin gerektiği vurgulandı.
Kuzey basının tabandan gelen toplumsal muhalefeti hem iyi bir şekilde yansıttığı hem de bu çıkışa iyi eşlik ettiği saptanırken, Kıbrıstürk basınının özellikle Türkiye medyasına oranla, özellikle etik kurallara saygı açısından daha başarılı olduğu çeşitli manşet hatta magazine haber kupürleriyle sergilendi.
Her iki kesimin medya organlarında, birbirlerine karşı, eskiye oranla daha az saldırgan bir dilin kullanıldığı hatırlatılırken, yine de "KKTC", "işgal altındaki topraklar", "yasadışı liman ve sınır kapıları", "Kıbrıs Rum yönetimi" hatta "İşte Rum'un gerçek yüzü" gibi herkesin hemfikir olmadığı söylem, kavram ve deyimlerin, özellikle iki tarafın aşırı-sağcı ve milliyetçi kalem ya da basın-yayın organlarında zaman zaman da olsa hala kullanıldığı belirtildi.
Toplum ve hükümet arasında
Kıbrısturk medyası eskiye oranla iktidardan uzaklaşıp topluma ve halka daha fazla yaklaşırken, Kıbrısrum basınının özellikle Annan Planı ve Referandum tartışmaları surecinde hükümetin sözcüsü gibi yayın yaptığı da saptandı.
Bu arada Kıbrısturk medyasının aşırı politize hale geldiği, trafik kazasından kalp ameliyatlarına kadar her şeyin sadece siyasi boyutunun önplana çıkarıldığı görülürken, bu durumun geçici ve konjonktürel olduğu da örneklerle açıklandı.
Sunumlar, tartışmalar ve grup çalışmalarıyla yoğun geçen iki günlük seminerde Avrupa Konseyinin ve Avrupa Gazetecilik Merkezinin hazırladığı, habercilik konusundaki genel ilke ve yaklaşımlarla, Kıbrıs somutunu ilgilendiren bilgileri içeren belge ve kitapçıklar da incelendi.
Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum gazeteciler için düzenlenen "Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı, çokkültürlülüğu ve hoşgörüyü yaymak, medya söyleminde önyargı ve basmakalıplıktan kurtulmayı" amaçlayan seminerlerin ikincisi Eylül ayında yine Kıbrıs'ta yapılacak. (RD/BA)