Gazeteciler Fırat Dağıtım şirketi çalışan Kadri Bağdu'nun dün (14 Ekim) Azadiya Welat ve Özgür Gündem gazetesi dağıtırken Adana’nın Seyhan İlçesi’nde öldürülmesini protesto etmek için Özgür Gündem gazetesi önünde bir araya geldi.
Eylemde Bağdu’nun öldürülmesinin 90’lı yıllarda özellikle Kürt hareketi ve basınına yönelik çoğu cezasız bırakılan siyasi cinayetleri hatırlattığı vurgulandı.
Bağdu’nun katilleri ve sorumluların ortaya çıkarılıp yargılanması talepleri dile getirildi.
“Özgür basın susturulamaz”
Öldürülen gazetecilerin fotoğraflarının binaya asıldığı eylemde Bağdu ile birlikte öldürülen gazetecilerin fotoğrafları ve Azadiye Welat ve Özgür Gündem gazeteleri taşındı; “Ne IŞİD Ne AKP vahşeti. Özgür basın susturulamaz” pankartı açıldı.
Eyleme Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGC) Genel Başkanı Turgay Olcayto, DİSK Basın-İş’ten Ayşe Düzkan, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun yanı sıra Nadire Mater, Metin Yeğin, Rıdvan Turan, Celalettin Can, Pınar Aydınlar, Ferhat Tunç, Şamil Altan, Filiz Koçali’nin de aralarında olduğu gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve insan hakları savunucuları katıldı.
Eylemde “Özgür basın susturulamaz”, “Şehit namirin” sloganları atıldı.
TGC, TGS, DİSK Basın-İş ve RSF adına yapılan konuşmalarda Bağcu cinayetinin takipçisi olunacağı vurgusu yer aldı.
“Kalemimizi yerde bırakmayacağız”
Özgür Basın bileşenleri Özgür Gündem, Dicle Haber Ajansı, Azadiya Welat, JİNHA, Demokratik Modernite ve Özgür Halk ve Özgür Basın Emekçileri adına yapılan açıklamayı
Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin okudu.
IŞİD’in Kobanê’ye saldırılarına karşı yapılan protestolara yönelik saldırılarda öldürülenlere yer verilip Azadiya Welat Gazetesi, JİNHA, DİHA ve Gün Tv’den dört muhabirin yaralandığı hatırlatıldığı açıklamada hükümet sorumlu tutuldu.
“Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun ‘misliyle cevap verilecek’ sözleriyle ırkçı faşist militer güçlerin saldırılarına meşruluk kazandırmış ve yeni katliamların da önünü açmıştır.”
Kadri Bağdu’nun öldürüldüğü Adana’da 2010 yılında Metin Alataş’ın da öldürüldüğü hatırlatıldı, öldürülmesinin 1990’ları hatırlattığı ve Bağdu şahsında tüm özgür basın camiasına yönelik bir saldırı ve gözdağı olduğu belirtildi.
“Ancak bu hain saldırıyı gerçekleştirenler ve onun arkasındaki çok yakından tanıdığımız legal ve illegal güçler şunu bilmeli ki, ne dün ne bugün ve ne de yarın asla kurşunlar karşısında gerçekleri yazan kalemimizi yerde bırakmadık, bırakmayacağız.”
Musa Anter, Gurbetelli Ersöz, Hrant Dink, Metin Göktepe, Deniz Fırat gibi öldürülen basın emekçilerinin anıldığı açıklamada “Bugüne kadar 78 gazeteci arkadaşımız katledildiği halde bir adım geri atmadık. Bugünde bu mirası büyüterek özgür basınla, özgür topluma ulaşana kadar mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz” denildi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ise cinayetin emrini vermişlerse faillerini açığa çıkartmaya çağırıyoruz.”
Olcayto: Dosyalara aydınlatılmalı
“Kadri Bağdu’nun öldürülmesiyle sanki yeni korkutucu bir dönem başlıyor” diyen Turgay Olcayto gazetecilerin üzerinde korku hükümdarlığı yaratılmaya çalıştığını söyledi.
“Gazetecileri yıldıramayacaklar. Gerçek gazeteciler her zaman halkın gerçekleri öğrenmesi için çaba harcayacak.
Güneydoğuda gazeteciliğin zor ve Azadiya Welat Gazetesinin bu zorluğu en çok çeken gazetelerden biri olduğunu söyleyen Olcayto Terörle Mücadele Kanunu değişmedikçe zorluğun arttığını anlattı.
TGC Başkanı “Şeffaf, demokratik bir ülke olmak istiyorsak” geçmişten bugüne saldırılara dair dosyaların aydınlatılıp faillerinin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
Kuleli: Tek çatı altında örgütlenelim
Ayşe Düzkan, Kadri Bağdu’nun dağıtımcısı olduğu gazetelerin halkın haber alma özgürlüğünü savunduğunu ve Kürt halkının anadilinde yayın okuma hakkına sahip çıktığını belirtti.
Mustafa Kuleli Türk ve Kürt basın emekçilerinin aynı çatı altında örgütlenmesinin önemine değindi.
“Duygu, eylem ve söylem birliği yapmamız şart. Başka türlü buradan çıkış yok, başka türlü hesap soramayız.”
Önderoğlu: Hukuk devletine meydan okuyan süreç
Erol Önderoğlu RSF’nin Eylül ayından bu yana çatışmaların son bulması ve politik iklimin dizginlenmesi için çağrılar yaptığını söyledi.
“Ancak görülüyor ki hükümet ve siyasete yön verenler bu gerginlikten başka hesaplar peşine düşmüş durumda.”
Bağdu’nun öldürülmesine benzer cinayetlere 1990’larda tanık olduklarını anlatan Önderoğlu “Tekrardan bir dağıtımcının katledilmesi nedeniyle aynı ortamı yaşıyor olmak ağır geliyor. Yeniden hukuk devletine meydan okuyan bir sürece girdiğimizi hissediyoruz” diye konuştu.
Sorumluların bir anca önce ve geriye kuşku bırakılmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğini söyleyen Önderoğlu “1990’lardaki cezasızlık dönemine girmeyeceğimizi umuyorum ama bunun için bu katillerin ve arkasındaki güçlerin cezalandırması gerekiyor” dedi. (BK)