ABD’de “kamu yararı için araştırmacı gazetecilik” şiarıyla yola çıkan bağımsız bir medya kuruluşu var: ProPublica.
Yayın hayatına 2008’de başlayan -kendi deyimiyle- haber odası, büyük medya kuruluşlarındaki zaman ve bütçe kısıtlaması nedeniyle araştırmacı gazeteciliğin gitgide yok olacağı kaygısıyla yola çıkmış. İlk üç yılında iki Nobel Ödülü almayı başarmış. Merkezi Manhattan’da ve 40 gazeteciyle çalışıyor.
ProPublica incelemesi başlı başlına başka bir yazının konusu olmaya aday. Bu yazının odağında ise ProPublica’nın ülke çapında araştırmayı planladığı ‘ücretsiz stajyerlik’ meselesi için başlattığı Kickstarter girişimi var.
Haberdar olmayanlar için küçük bir hatırlatma: Kickstarter, belgesel çekiminden kitap yayınlamaya kadar her tür projenin yer aldığı ve projenin gerçekleşmesini isteyenlerin doğrudan bağışta bulunabildiği, kısaca kalabalık-kaynak (crowd-sourcing) yöntemiyle işleyen bir internet sitesi.
ProPublica, tam da ücretsiz stajyerliğin gündemde olduğu bir sırada başlattı kampanyasını. Bu konuyu bir sömestr boyunca tüm ülkeyi gezerek, ücretsiz stajyerlik hikayelerini araştıracak bir stajyer işe almak istediğini ve tabi ki bunu “ücretsiz” yapmak istemediğini duyurdu. 29 gün içinde belirlenen hedefe ulaşıldı ve stajyer için tam 22.000 dolar toplandı.
ProPublica, birçok açıdan ilham verici olan Kickstarter deneyiminden çıkardığı üç dersi bizlerle paylaşıyor:
Projeniz yaratıcı ve iyi tanımlanmış olmalı
“ProPublica kalabalık-kaynak kullanmak üzerine yıllarca kafa yordu. En büyük engel olarak hep, Kickstarter’daki kampanyaların çok somut ve çok iyi tanımlanmış olmasını gördük; bir belgesel, bir podcast ya da video oyunu projesi gibi…
“Araştırmacı gazetecilikte çoğunlukla araştırdığınız şeyin ne gibi sonuçlar doğuracağını bilemezsiniz. Milyonlarca Amerikalı, kariyerlerinin başlangıcında ücretsiz stajyer olarak çalıştı ve bunu maddi olarak kaldıramayacak olanlar da belki kariyer değiştirdi. Dolayısıyla bu hikayeleri enteraktif bir şekilde bir araya getirmenin hem Kickstarter destekçileri için hem de bizim ‘stajyer ekonomisi’ araştırmamız için somut bir adım olacağını düşündük.
Ödül ve bütçe planı yapın
“Kickstarter modelinin en can alıcı yönü, bağışçılarınız için planladığınız hediyeler. Bunun için yaratıcı ve stratejik olmaya çalıştık ve farklı seviyeler için farklı ödüller sunduk: 25 dolar bağış için üzerinde ‘stajyerliği araştırma’ logosu olan bir tişört, 50 dolar bağış için bir podcaste erken erişim, 5000 dolar için projeyle bağlantılı bir ünlüyle sohbet gibi…
“Bir gazetecilik projesi için en iyi ödüllerin editoryal sürece katılım ya da gerçek-zamanlı güncellemeler olduğunu düşünerek ödüllere bu tür eklemeler yaptık.
“Projeniz için finansal kaynak hedefinizi belirlerken ödülleri de hesaba katmanız şart. Bir tişört ya da bir posta kartı ödülü koyuyorsanız, bunu gönderim masraflarıyla birlikte düşünmeniz gerekiyor.
“Biz, bütçenin yüzde 10‘unu doğrudan ödüllere ayırmaya karar vermiştik.
Okuyucularınızı ve networkünüzü harekete geçirin
“Kickstarter kampanyanızla ilgili nasıl farkındalık yaratacaksınız? Bizim planımız, sosyal ağları ve email trafiğini kullanarak hikayemizi mümkün olabildiğince yaymaktı. The New York Magazine, Wall Street Journal, Business Insider, New York Times gibi mecralarda ilgili bir yazı ya da haber yorumumuz çıktı. Elde ettiğimiz bağışın yüzde 90‘ını Kickstarter platformu dışından sağladık.
“Bu arada kampanyayı yayınladığımız ilk günden itibaren her gün, projeyle ilgili güncellemeleri hem sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık hem de e-mail gruplarımıza ilettik. Aynı zamanda ücretsiz stajyerlik meselesiyle ilgili taze haberler üretmeye de devam ederek bir taraftan da kampanyayı sıcak tutmaya çalıştık.
“Kısacası Kickstarter kampanyasının pazarlaması neredeyse tam zamanlı bir işti.” (CU/ÇT)
* Bu yazı Ceyda Ulukaya’nın medyanalist.com adresli bloğunda yayınlandı.