Marmara depreminin yıldönümüyle birlikte, medyada depremle ilgili birçok haber yer alıyor ancak okuyucular bu haberlerden uzak duruyor, depremle ilgili bilgilendirici haberlere dahi ilgi göstermiyor.
bianet'in görüştüğü Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya bu durumu travma sonrası stres bozukluğuna bağlıyor:
“Fizik bütünlüğünü tehdit eden deneyimler sonrası ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu, depreme doğrudan maruz kalanlarda da, dolaylı olarak etkilenenlerde de, hatta deprem görüntülerini izleyenlerde de ortaya çıkıyor artık. Tanıklık da bir unsur.”
Haberlerden kaçınma, depremin travmasından kaynaklanıyor
Travma sonrası stres bozukluğunun üç tane önemli belirtisi var:
- Travmatik anıyı sık sık anımsama: kabus gibi görme, istek dışı hatırlama, onunla ilgili uyaranlardan sıkıntı duyma, "flashback"ler (geri dönüşler) gibi.
- Kaçınma ve ruhsal uyuşukluk: travmayı hatırlatan düşüncelerden, görüntülerden, nesnelerden uzak durma, depresiflik, karamsarlık, ilgi kaybı.
- Kronikleşme.
Kaya, deprem sonrası yaşanan travmanın diğer travmalar kadar (savaş sonrası gibi) uzun sürmediğini ama yine de eşik altı belirtilerin uzun yıllar sürebildiğini belirtiyor.
“10 yıl sonra halen görüntülere bakamama, haberleri okuyamama, travma sonrası stres bozukluğunun kaçınma belirtilerindendir. Bu da kronikleşmenin belirtisi olarak gösterilebilir.”
Okuyucuların depremle ilgili haberlerden uzak durması, olası bir depremde ne yapmaları gerektiğine dair bilgilenememelerine neden oluyor.
Bunu ‘kaçınma’ belirtisi olarak değerlendiren Kaya, “Kaçınmanın bitmesinin temel noktası hesaplaşmanın bitmesidir. İnsan yaşadığı travmayla hesaplaşır, kabullenir, benimser, ona uygun açıklamalar yaparsa travma sona erer” diyor ve ekliyor:
“Senelerdir ‘Depremde 17 bin kişi mi öldü? 40 bin kişi mi öldü? İnsanlar kurtarılabilir miydi? Benim yakınlarım kurtarılabilir miydi?’ gibi soruları tartışıyoruz. Bu hesaplaşmalar bitmediği için belirtiler de bitmiyor.”
Gazeteciler ne yapmalı?
"Halk deprem haberlerinden kaçınırken, gazetecilerin daha dikkatli yaklaşması gerekiyor; haberlerinde travmayı beslememeli, travmanın atlatılmasına yardımcı olmalı ve halkı depremle ilgili bilgilendirmeliler."
Kaya, gazetecilerin bu konuya nasıl yaklaşması gerektiğine dair şunları söylüyor:
“Görüntüleri tekrarlamak ve ‘ne kadar üzücü şeyler yaşandı’ demekten öte, sonuçlarının niye böyle olduğu, nasıl önlenebileceği, insanların bundan sonra nasıl önlem alacağına dair vurgular daha iyileştiricidir.
“Habercilik anlayışıyla bağdaşmayan, kamuoyuna doğru bilgi aktarmayı merkeze koymayan görsellerin kullanılması, duyguların tekrar canlandırılması bir tür retravmatizasyon yaratır. Ama kaçınmayı da beslememek gerekir.
“Dolayısıyla gazetecilerin insanların duygusal ifadelerine izin veren, hesaplaşmalarına destek olan, nedenleri bulup tartışan haberler yapmaları gerekir. Bir de paylaşmayı, dayanışmayı artıran mesajlar önemli olabilir.” (ÇT)