Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Başkan Yardımcısı Robert Mahoney, Türkiye'de yaptığı görüşme ve araştırmalar sonucunda yazdığı analizde, gazetecilere yasa yoluyla baskı uygulandığı belirterek, "muhalif gazetecilerin el altında bir avukat bulundurması gerektiğini" söyledi.
Mahoney analizine, Türkiye'de hukuk sisteminin çatırdadığını, mevzuatın da "antika ve muğlak" olduğunu söyleyerek başlıyor.
Mahoney'ye göre siyasi yelpazenin her kanadından politikacılar ve resmi yetkililer, bu mevzuatı, haberi ortaya çıkaran muhabirlere ve muhalif yorumculara karşı bir silah olarak kullanmanın cazibesine karşı koyamıyor.
Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin ve onunla birlikte yasal reformların da yerinde saydığı belirtilen yazıda, yüzde 9'luk ekonomik büyümeden, bölgede artan siyasi nüfuzdan söz ediliyor ve şöyle deniyor:
"Kürt ve solcu gazeteciler için durum farklı"
"Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Türkiye'nin insan hakları ve basın özgürlüğü sicilini sorgulamakta çekimser gözüküyor. Washington, bir Kuzey Atlantik Paktı (NATO) üyesi ve bölgedeki kritik bir ABD müttefiki olarak Türkiye'yi İran, Irak, Suriye gibi komşularına kıyasla ilerici ve laik bir demokrasi, ifade özgürlüğü alanında bir model olarak tanımlamaktan memnun."
"Ancak gazeteciler, özellikle de Kürt ve solcu gazeteciler için ifade özgürlüğü, politik ve ekonomik gelişmelerle aynı düzeyde ilerleme göstermedi."
"Gazeteciler ve basın kurumları muhabirlerin aleyhine açılmış 4.000 ile 5.000 arasında dava olduğunu tahmin ediyorlar."
Analizin devamında çeşitli gazetecilerden alıntılarla basındaki sansürden, kutuplaşmadan, Ergenekon davası ile birlikte arttığı söylenen davalardan söz ediliyor ve özetle şöyle deniyor:
"Mart 2011'de tanınmış araştırmacı muhabirler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in Ergenekon ile ilişikli iddialardan dolayı tutuklanmaları ve Aralık ayında devletin iki düzine gazeteciyi daha muğlak propaganda suçlamalarıyla hapse atması gazetecilerin kendilerini iyice tehdit altında hissetmelerine yol açtı."
Mahoney, bianet Proje Danışmanı Nadire Mater'in şu sözlerine de yer verdi: "Basın özgürlüğü iklimi İstanbul'un havası gibi, durmadan değişiyor. Bir gün Kürt açılımı oluyor, ertesi gün davalar başlıyor."
"Polis ve adliye haberleriyle ilgilenen muhabirler eğer bu maddelere harfiyen uysalar, işlerini kaybederler" diyen Mahoney, Terörle Mücadele Kanunu'yla (TMK) ilgili de şunları söylüyor:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu kanunun 6. ve 7. maddelerinin ifade özgürlüğünü kısıtladığı ve Türkiye'nin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesine aykırı olduğu kararına vardı."
"TMK önceden beri devamlı olarak Kürt yayınlarını temelli veya geçici olarak kapatmak ve Kürt gazetecilerini hapsetmek için kullanıldı." (AS)
* Analizin tümünü buradan okuyabilirsiniz.