Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) lideri Filiz Koçali, gazetecileri, "Andıç ortadan kalkmadan, askeri kurumların yapacakları basın toplantılarına ve 'brifinglere' katılmamaya" çağırdı.
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Yönetim Kurulu Üyesi Nurullah Sarıhan, kamplaşma duygularını artırıcı tutumların terk edilmesi ve sorumlularının açığa çıkarılması gerektiğini bildirdi.
"Sabah" gazetesi yazarı Umut Talu, andıça sert tepki gösterdiği yazısında, "O tesisler kamu malıdır; kimsenin babasının malı, OYAK iştiraki değildir; hiçbir kamu kurumu, hukuki dayanaksız kimseyi zanlı, sanık, suçlu, sakıncalı ilan edemez!" dedi.
SDP: CHP andıçı destekledi
Andıç'çılar ve onları destekleyenlerin uzantısının Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olduğunu savunan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) lideri Filiz Koçali, andıçı açıkça desteklediği gerekçesiyle eleştirdi.
Mazlum Der: Sorumlular açığa çıkarılsın
MAZLUMDER yetkilisi Nurullah Sarıhan, yaptığı yazılı açıklamada, "Hukuk dışı bilgi toplama ve değerlendirme notlarıyla kamuoyunda kamplaşma duygularını artırıcı tutumlar sergileme anlayışının tümüyle terk edilmesi ve sorumlularının açığa çıkarılması gerekir" dedi.
Andıç'ın basın yönelik açık bir tehdit niteliğinde olduğunu bildiren Sarıhan, "Brifinglerle, tehditlerle yönlendirilmeye çalışan basın çalışanlarının yeni bir süreçle hedef gösterilmeleri ifade özgürlüğünün baskı altına alınmasıdır" diyerek tepki gösterdi.
"Değişen Dünya Sistemine artık TSK de adapte olmalı, sivil hayata ve siyasete müdahaleyi 'durumdan vazife çıkartma' veya 'gerekli görülen lüzum' sınıfından çıkartmalıdır."
Güzel: Yazıklar Olsun!
Radikal'deki yazısını Hasan Celal Güzel, yine de "Son olarak, bu hezeyanların, benim şanlı Türk Ordusu'na ve kahraman komutanlarına duyduğum sevgi ve güveni azaltmadığını da kaydetmek istiyorum" ifadesiyle bitiriyor.
"Bu fişlemeyi yapanlar, Anayasa'ya ve kanunlara aykırı davranmışlar ve açıkça suç işlemişlerdir (..) Yazımı tamamlarken, Genelkurmay'ın bu konuda adli soruşturma başlattığını öğrenip bir dereceye kadar müteselli oldum. Bu soruşturma, gittikçe daha çok sevmeye başladığım Genelkurmay Başkanı Büyükanıt Paşa başta olmak üzere, TSK'nın üst kademelerinin bu fişleme rezaletinin içinde olmadığını gösteriyor.
"Anlaşılan, 28 Şubat kalıntısı bazı unsurlar hâlâ faaliyette bulunuyorlar. Bu konuda Hükûmet de gereğini yapmalı, 28 Şubat'ta olduğu gibi, bu skandalı görmezlikten gelmemelidir."
Çalışlar: Bu gerçekten Genelkurmay görüşleri mi?
"Genelkurmay Gözüyle Gazeteciler..." başlıklı yazısında Oral Çalışlar, şaşkınlığını "Bunlar gerçekten Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşleri ve saptamaları mı?" sözleriyle açıklıyor.
Talu: O tesisler babanızın malı değil!
Andıçı sert bir dille eleştiren "Sabah" gazetesi yazarı Umur Talu, "Bak ne diyor hâlâ" başlıklı yazısında, "Genelkurmay nezdinde güvenlik akreditasyonu" diye sözde, tesislere giriş vizesi gibi sunmak işi sulandırmaz, daha beter kılar. O tesisler kamu malıdır; kimsenin babasının malı, OYAK iştiraki değildir; bir. İki; hiçbir kamu kurumu, hukuki dayanaksız kimseyi zanlı, sanık, suçlu, sakıncalı ilan edemez!" dedi.
Koru: Garip bir uygulama!
"Yeni Şafak" gazetesi yazarı Fehmi Koru, "Peki de, şimdi ne yapacağız: 'Gazetecilerle ilgili bu tür raporları şirketler de hazırlatıyor' gerekçesi arkasına mı saklanacağız? 'İşbirlikçi' bulunduğumuz için üzülmemiz mi gerekecek, kendi ordumuza 'düşman' bilinmemiz kızgınlığımızı mı artıracak? Şu ana kadar sorduğum hiçbir soruya anlamlı cevaplar verilemeyeceğini ben de biliyorum; olayın kendisinin bir anlamı yok çünkü... "
Ilıcak'tan Büyükanıt'ta tavsiye: Gazetecileri bölmeyin!
"Gazetesinin akreditasyonunun devam etmesiyle birlikte, TSK karşıtı yazarlarından Nazlı Ilıcak'ın TSK'nın basına açık faaliyetlerine davet edilmemesi..." tavsiyesinde adı geçen "Takvim" gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, "Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a tavsiyem: Gazeteci milletini, "dost" ve "düşman" diye bölmeyin. Basın mensuplarını ve kuruluşlarını kategorize etmeyin. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin zinde ve uyanık kalması için "düşman" gerekliyse, lütfen gözlerinizi sınır ötesine çevirin" dedi. (EÖ/TK)