Dün (3 Kasım) "CNN Türk" televizyonuyla ortak ve "Milliyet" Gazetesi tesislerinde yapılan yayına, "Le Monde" Gazetesi yazarı Nicole Pope, Fransız-Alman ortak televizyonu "ARTE" muhabiri Ariane Bronzon, Paris Amerikan Üniversitesi öğretim görevlisi Tomas Sancton, "Cumhuriyet" Gazetesi yazarı Ali Sirmen, "CNN Türk" televizyonu sunucusu Mehmet Ali Birand ve Radikal Gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat katıldılar.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), ABD'nin Irak'a olası saldırısı, Genç Parti (GP) Genel Başkanı Cem Uzan, insan hakları ve basın özgürlüğü konularının işlendiği programı gazeteci Philippe Dessaint sundu.
"AKP nasıl bir parti?"
Tartışma programında "AKP'nin nasıl bir parti olduğu" konusunda sunucu Dessaint'in ortaya attığı ilk soru, Türkiyeli gazetecileri baştan fikir ayrılığına düşürdü.
Sirmen ve Kırıkkanat'ın, tabanıyla AKP'nin tam bir İslamcı parti olduğu fikrine Birand, "O kadar da değil" şeklinde yanıt verdi. AKP ile ilgili Thomas Sancton, AKP'nin ABD hükümetince kaygıyla karşılanmadığını düşündüğünü belirtti.
"Avrupa söylemi güçlü ama zamanla anlaşılacak"
Gazeteci Ariane Bronzon ise AKP ile ilgili şunları söyledi: "Avrupa söylemi güçlü AKP'nin İslam'a dair tutumu zamanla ortaya çıkacak."
Gazeteci Birand, ABD'nin Avrupa Birliği içerisinde Türkiye'ye tarih konusunda çaba gösterdiğine değinirken gazeteci Sirmen, Türkiye'nin Avrupa yolunda çabalarının Cumhuriyet'in ilanıyla başladığını, şu anda basının ve insanların genelinin Avrupa yanlısı olduğuna dikkat çekti.
"Avrupa'da derin değişikler yaşanıyor"
Buna karşılık gazeteci Pope, Avrupa Birliği içerisinde Türkiye'ye yaklaşım konusunda derinden değişiklikler yaşandığını, sivil toplumun artık siyasetin önüne geçen bir etkisi bulunduğunu belirtti. Pope, Uyum Yasalarıyla Türkiye'de insan hakları alanında gelişmeler olduğunu ancak bu alanda uygulamanın, bürokrasinin ve tabuların kaybolmasının zaman alacağını söyledi.
"Bir türlü tarih verilmiyor"
Galatasaray Üniversitesi öğrencileriyle yaptığı programdan kesitler yayımlanan gazeteci Bronzon ise, Türkiye'den her şeyin istenmemesi gerektiğini iyi bilen ve AB dosyasını tanıyan bir kitlenin bulunduğuna dikkat çekerek, diğer bir çoğunluğun ise Türkiye'ye değişik nedenlerden dolayı bir türlü tarih verilmediğini savundu. Bu esnada, gazeteci Emin Çölaşan ile daha önce yapılan bir görüşme yayımlandı. Çölaşan, bu son görüşü savunan açıklamalar yaptı.
Türkiye'nin AB'deki geleceği konusunda söz alan gazeteci Birand, Türkiye'nin 2005 öncesinde görüşmelere başlanacağına ve onu takip eden 10 yıl içerisinde de AB'ye üyeliğin yaşanacağını öngördü.
"ABD Türkiye'yi AB'de görmek istiyor"
Askeri açıdan görüşlerini açıklayan Profesör Tomas Sancton, bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin AB dışında kalmasının NATO ile AB arasında askeri işbirliğine zarar verebileceğini savundu. Sancton, "Bu nedenle, ABD Türkiye'yi AB içinde görmek istiyor" dedi. Irak'a bir operasyon düzenlenmesi konusunda Türkiye'nin belirleyici rolü olduğu, bizzat hava sahası ve hava üslerinin kullanımı ve asker barındırma konularında önemli bir etkisi olacağına dikkat çekti.
"Türkiye 'hayır' derse ABD'yi kaybeder"
Türkiye'nin böyle bir operasyona "hayır" diyemeyeceğini savunan gazeteci Birand, "Türkiye hayır derse, para, Turizm, ticaret ve ABD'yi kaybeder" dedi.
Sirmen'in Türkiye'nin Körfez Savaşı sırasındaki maddi kayıplarını ele alan sözlerine Amerikan Üniversitesi öğretim görevlisi Sancton, "ABD zaten Türkiye'nin Körfez Savaşı nedeniyle yaşadığı zararları ve Irak'a bir operasyon düzenlenmesi durumunda Türkiye'nin yaşayacağı olası zararlarını karşılamanın pazarlığını yapıyor" dedi.
"Sınırda ticaret zaten var"
15 gün önce Irak sınırına gittiğini bildiren gazeteci Bronzon ise, sınırdan önemli bir ticaretin yaşandığını ve Saddam Hüseyin'in kontrolündeki kaçak petrol ticaretinin yüzde 30'unun Türkiye'den geçtiğinin söylendiğini açıkladı.
Gazeteci Sirmen ise, Irak'ta sosyal yardımlara, eğitim yatırımlarına dikkat çekerek, "Türkiye'nin bir zaafı Irak'a ABD'nin gözüyle bakmaktır" şeklinde konuştu.
Buna karşılık gazeteci Pope, "Türkler Ortadoğu'ya kendilerini uzak hissediyorlar. Arapları çok sevmedikleri için ilişkileri de zayıf Ortadoğu ülkeleriyle" dedi.
"Uzan dokunulmazlık arıyor"
Programda Ariane Bronzon'un GP Genel Başkanı Uzan'la ilgili Gaziantep'in Islahiye İlçesinde gerçekleştirdiği bir programa yer verildi. Geç Parti mitingleri öncesinde halka yemek dağıtıldığı ve konser verildiğinin belirtildiği programda, Uzan "milliyetçi söylem kullanan, popülist, Nokia ve Motorola davaları karşısında dokunulmazlık isteyen bir kişi olarak değerlendirildi.
Gazeteci Bronzon ise, Berlusconi ve Uzan'la benzerlik kurmayı "Berlusconi'ye haksızlık" olarak gördüğünü söyledi.
"Brezilya kamuoyunu kıskanıyorum"
"Lula'yı Beklerken" başlıklı yazısını anımsatan gazeteci Kırıkkanat, Brezilya'yı kıskandığını, Türkiye kamuoyunun bundan böyle Brezilya toplumu gibi olgun olmasını umduğunu ifade etti.
"Türkiye'de bir çok şey seçimsiz yapılıyor"
Gazeteci Sirmen, Türkiye'de eğitimin önemine değinirken, Birand seçimlerde yüzde 10'luk barajın yeni en seçime yol açabileceğine dikkat çekti. Bunun üzerine gazeteci Bronzon, "Ama bir yandan da Türkiye'de her şey seçimsiz yapılıyor. İslamcı parti (Saadet Partisi) ikiye bölündü ve AKP çıktı. Ayrıca, DSP milletvekillerinin yarısını kaybettiğinde YTP oluştu. Düşünebiliyor musunuz" dedi.
Türkiye'de basın özgürlüğü
İnsan hakları ve basın özgürlüğü konusunda ABD'de gösterimine izin verilmeyen "11 Eylül 2001" filmine dikkat çeken gazeteci Sirmen, "İstediğinizi yazabiliyorsunuz ama oto sansür var" dedi. Gazeteci Birand ise, Kürt sorunu ve ordu konularının tabu olmaktan çıkması gerektiğini, fakat iyileşmelerin bulunduğuna ifade etti. Gazeteci Kırıkkanat, "Benim 17 davam var. Mahkeme karşısına çıkmayı göze alıyorsanız basın özgür Türkiye'de" dedi. (EÖ/BB/NK)