Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, "28 Şubat postmodern darbesiyle" ilgili oturumunda gazetecileri dinledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İstanbul Milletvekili Nimet Baş başkanlığında toplanan komisyonda, bugün gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak konuştu.
CNNTürk'ün haberine göre, Dilipak, RefahYol Hükümeti döneminde Avrupa'da olduğu gibi "Özel Harp" konseptinin dağıtılması için Ergenekon benzeri bir operasyonun yapılmak istendiğini, ancak Abdullah Çatlı ve ekibinin de tasfiye edilmesiyle bu planın işletilemediğini, Hükümet'in düşürüldüğünü, böylece 28 Şubat sürecinin yaşandığını söyledi.
"Özel Harp Dairesi ve JİTEM tarafından temsil edilen 'eski yapının' tasfiyesi için Necmettin Erbakan hükümetine yol verildi. Erbakan ise bu işin ülkeye çok pahalıya mal olacağını düşündüğü için olayın üzerine gitmedi."
"Eski yapının tasfiyesine direnecek olanlar için de Çatlı ekibi harekete geçmişti. Yani direnecek olanı infaz etmek için. Eski yapı ise İran ve Rusya ile ittifak hazırlığı yapıyordu. Bunlar Çatlı ekibini tasfiye ederek mesaj verdiler. Ayrıca Hükümet'e karşı örtülü bir operasyon yapıldı ve Hükümet düşürüldü."
Dilipak, ABD'nin artık ordularla değil, liberallerle, ılımlı İslamcılarla, sivil toplum kuruluşlarıyla yoluna devam etmek istediğini dile getirdi. Bunun "havuç ve sopa" politikası denkleminde kurulduğunu söyledi.
"Medya desteği olmasaydı darbe yapamazlardı"
Baş başkanlığındaki komisyon, dün de gazeteci ve yazarlar Mehmet Altan, Yavuz Donat, Ali Bayramoğlu ve Fehmi Koru'yu dinledi.
Altan "28 Şubat'ta medyada yazı yazabilen biriydim. Bugün o imkândan mahrumum" dedi. "28 Şubat'ın nedeni Erbakan'ın dış politikasıdır" diyen Altan, darbelerin dış siyasetten sapmalar dönemine denk geldiğine dikkat çekti.
"27 Mayıs 1960'ta hükümet Batı'dan talep ettiği kaynağı alamayınca yönünü Rusya'ya döndü. O dönem Başbakan'ın asılmasının gerekçesi onlara göre NATO'ya ihanettir. Türkiye bir NATO ülkesidir. Bunu kabul etmezseniz Balyoz'u açıklayamazsınız. Siz bırakın bir paşayı yargılamayı, onun ikamet ettiği eve bile giremezsiniz."
NTV'nin haberine göre, Donat da "28 Şubat göz göre göre geldi" dedi ve özetle şunları söyledi:
"İşin içinde siyasetçinin eli olmasaydı, bir takım sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin katkıları olmasaydı, medya desteği olmasaydı Türkiye'de bu darbeleri muhtıraların olması mümkün değildi."
"Demirel hükümetin düşmesi için uğraştı"
Bayramoğlu ise "Buralarda toplanan fişler ne oldu? Türkiye'nin 81 ilinde toplanmış istihbarat fişleri nerede, bunlarla ilgili her hangi bir işlem yapıldı mı? Bunlar nerede depolanıyor, hala kullanılan fişler midir?" diye sordu.
Koru da 28 Şubat'ı, "medya açısından karanlık ve yüz karası bir dönem" olarak niteledi. Koru, 28 Şubat sürecinde RefahYol Hükümeti'nin devrilmesi aşamasına kadar ABD'nin etkisi olduğunu, aynı zamanda fiziki bir müdahaleyi de yine ABD'nin önlediğini düşündüğünü aktardı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, hükümetin ömrünü kısaltmak ve başka bir hükümetin kurulmasını sağlamak için çaba harcadığını da ekledi.
Önce Çiller, sonra Kazan
Bu arada, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında Savcı Mustafa Bilgili'ye "mağdur" ve "tanık" sıfatıyla ifade verecek.
Dün de dönemin Başbakanı Tansu Çiller savcıya ifade verdi, "Batı Çalışma Grubu'nun DYP'yi hedef seçmiş olduğunu" ve "dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in darbe hazırlığındaki askerin önünü açtığını" söyledi. (AS)