Yazar, gazeteci ve edebiyatçı Ahmet Tulgar yarın (26 Ekim) ölümünün birinci yıldönümünde gazeteci, yazar, çevirmen dostları tarafından mezarı başında anılacak.
Ümraniye Kocatepe Mezarlığı 6. Ada'da yapılacak anma saat 14.00'te başlayacak.
Ahmet Tulgar'a veda: Kaybı bizim için çok büyük
Tulgar’ın arkadaşlarından yazar Onur Bütün, hem Ahmet Tulgar’ı hem de Tulgar adına açmayı planladıkları kütüphaneyi bianet’e anlattı.
Onur Bütün, Ahmet Tulgar’ın ölümünün hemen ardından Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, gazeteci ve yazar İskender Özturanlı, gazeteci İshak Karakaş onun adını, eserlerini yaşatmak için bir kütüphane kurmak fikrini tartışmaya açtı.
Birlikte toplantılar, görüşmeler yaptılar. Adalar’da dolaşacak bir gezici kütüphane fikri ağır bastı ve İBB’den bir otobüsün tahsis edilmesi karara bağlandı.
Ahmet Tulgar’ın kendi kütüphanesinden bazı kitaplar Adalar Belediyesi’ne teslim edildi. Kütüphanede Ahmet Tulgar kitapları ayrı bir bölümde diğer kitaplar düzenlenmiş otobüsün kalan kısmında okurlara sunulacak.
“Ahmet’in hayattaki duruşu kalıcı hale gelecek”
Bütün, kütüphanenin Ahmet Tulgar’ın birinci ölüm yıl dönümünde açılmasını hedeflediklerini ancak bürokratik işlemler nedeniyle açılışı gerçekleştiremediklerini söylüyor:
“Önümüzdeki birkaç ay içinde açılış programını duyuracağımızı düşünüyorum. Bizler arkadaşları ve dostları olarak, Ahmet Tulgar’ın gazeteci ve yazar kimliğinin, eserlerinin ve hayattaki duruşunun kalıcılaşması için gezici kütüphane projesinin önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Aklımızda başka işler de var onları da zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız.”
“Pandemi ile biraz hayattan çekildi”
Ahmet Tulgar’ın hayatın her alanında herkese sunduğu desteklere de dikkat çekiyor Bütün:
“Ben Ahmet’i gazeteci kimliğinin yavaş yavaş arka plana çekildiği, zamanın önemli kısmını okumaya ve yazmaya ayırdığı son döneminde tanıdım. Yakınlaşmamızın vesilesi olan bir taleple ona tekrar ulaştım, bir kitabıma Önsöz yazmasını istedim."
"Kitabımı yazarken iki yıl boyunca bana eşlik etti, metinler önerdi ve yürüttüğümüz Feminist Okumalar atölye çalışmalarına müthiş bir destek sundu, tüm bunlar olurken sık sık telefonda konuşur, İstanbul’a gittiğimde görüşür olduk.”
“Önce abisini sonra annesini kaybetti Ahmet… Pandemideki kapanma, köpeği Yoldaş’ın ona yarenlik edişi ve ülkenin zor yaşam koşulları da bu süreçlere eklenince Ahmet hepimiz gibi bir miktar yaşamdan, insanlardan, sosyalleşme olanaklarından çekilmek zorunda kaldı. Son dönemde internet gazeteciliği için harcadığı emek -haftada iki yazı yazıyordu- onun entelektüel birikiminin de önemli bir göstergesidir. Gazeteci arkadaşları, dostları onun bu birikimi üzerine daha önemli meselelerin altını çizecek bilgi ve deneyime sahipler.”
“İyi bir dinleyici ve anlatıcıydı”
Ahmet Tulgar’ın en belirgin özelliği hayata karşı hem en savunmasız hem de en güçlü olmasıydı. Bütün şöyle anlatıyor:
“Ahmet nasıl biriydi, anlatmaya çalışayım. Üretirken çok mutlu olan, çalışkan bir insandı öncelikle… Kolektif üretime, dünyayı politik olarak algılamaya her zaman çok yakındı ve yatkındı, bireysel ve özel alana/olana da hakiki bir değer verirdi. İncelikli, özenli, hassas ve kırılgandı.”
“Öfkesinin arka planında bütün bir hayatla yeterince iyi mücadele edememek, üretememek gibi temel saikler bulunuyordu. Öfkesi de sakinleşmesi de nitelikli eleştiriler içerirdi. İyi bir dinleyici ve anlatıcıydı. İlkeli ve dürüsttü.”
“Yapamayacağı, tasarlamayacağı şeyi karşındaki insandan da beklemez ama birazcık heves ve kapasite gördüğünde o insanı veya o çalışmayı tüm olanaklarıyla desteklerdi.
“Yaşama yönelik tüm arzuları gözlerinde, gülüşünde ya da çatılan kaşlarında, sertleşen, küsen yüz ifadelerinde hemen belirirdi. Samimi ve içten bir adamdı Ahmet. İkimiz de son yıllarda yalnızlaştığımız için birbirimize yakınlaşmış, edebiyat, politika konuşur, birbirimize film ve diziler önerir hale gelmiştik."
"Ahmet’le önemli bir ortak noktamız vardı. Müzik dinlemenin müthiş bir tutkuyla cisimleştiği, onda Bruce Springsteen ben de Dire Straits hayranlığı ve Barok Dönem ama özellikle Johann Sebastian Bach dinleme pratiğimize tekrar tekrar yorumcular üzerine konuşmak gibi heyecanlı bir deneyim eşlik ediyordu.”
“Ahmet bu ülke koşulları düşünüldüğünde iyi bir eğitim almıştı, Almanca ve İngilizceyi iyi bilir, üç dilde okumalar yapar ve yazardı. Almanya’daki bir dergiye yazdığı makale için ona ödedikleri parayı, zihinsel üretime, edebiyata, felsefeye önem vermenin bir örneği olarak anlatırdı."
"Zira Türkiye’de yazı yazmak hâlâ pek çok muhalif çalışmada dayanışma esasına dayanıyor. Ömrünün son 5 ayında gazeteduvar’da yazı yazıyordu Ahmet, ekonomik olarak biraz rahatlamıştı ama sık sık makarna yapıp yerdi ona kızardım yemek yapmaya zaman ayırmadığı için… Sağlığına dikkat etmiyordu. Köpeği Yoldaş olmasa iyice hareketsiz bir yaşamı olacaktı."
"Onu gezdirmek ve oyun oynamaya çıkarmak bahanesiyle her gün düzenli park gezintileri, hayvan sahipleriyle muhabbetler, oturduğu mahalledeki insanlarla kurduğu ilişkiler tazelenmişti. Komşuları o öldükten sonra onu anlattılar, güzellikle, iyilikle anıyorlar hâlâ…”
"Ahmet edebiyat ve edebiyat dışı okuma, tartışma olanaklarıyla çok erken yaşta Avusturya Lisesi eğitimi sırasında tanıştığını, cezaevinde yattığı süre boyunca ve sonrasındaki gazetecilik deneyimi boyunca kazanıp geliştirdiği politik algısını kişiliğini de edebiyat üretimini de belirleyecek en temel yordama oturtmuştu. İyi bir Marksist, komünist ve pro-feministti."
"Orta yaşlarının başına geldiğinde sol, sosyalist, Marksist metinleri ve tartışmaları orijinal dillerinden okumuş ve izlemişti. Edebiyat eleştirisi ve entelektüel kapasitesini Fredric Jameson gibi çağını iyi yorumlayan entelektüellerin tartışmalarıyla zenginleştirmek gibi özel bir çabası vardı."
“Queer-feminist kuram ve hareketi iyi bilir ve takip ederdi. Kişiliğinin belki de en temel özelliğini oluşturan bu okuma, anlama ve eleştirme nitelikleri ona has bir disiplinin göstergesiydi."
"Giydiği bazı kıyafetler, o kıyafetlerin renkleri, desenleri, özel defterleri, kalemleri, çalışma masası ve bir türlü üzerinde ortaklaşamadığımız bana göre onu rahatsız eden çalışma koltuğu gibi özene bezene hazırladığı bir çalışma ortamına sahipti.”
Anısına saygıyla
Onur Bütün, Ahmet Tulgar’ı şu yönleriyle anıyor ve hatırlatıyor:
“Ben en çok çalışma masasının manzarasını ve hemen önünde duran renkli yarım perdesini severdim. Kişiliği de perdesi gibi heves uyandırırdı insanda…”
“Afişleri, kupaları, heykelcikleri kütüphanesinin ve hayatının önemli nesneleriydi. Benim bir kitabımın Kadıköy’deki etkinliğine gelirken minicik bir cam vazonun içinde yine camdan yapılmış renkli çiçeklerin olduğu bir bibloyu armağan olarak getirmişti. Kitabımın kapak renkleriyle uyumlu olduğunu fark edip hiç düşünmeden aldığını söylemişti. O biblo kütüphanemde yaşıyor artık baktıkça Ahmet’i anıyorum, sağ olsun.”
“Ölüm her zaman beklenmedik olanı yamacımıza getirip, ciğergâhımızı örseleye örseleye bizi de şekillendiriyor."
"Ahmet Tulgar’ı anmak bizim için onunla yaşamaya devam etmek, kitaplarını, yazılarını, politikasını yaşatmak anlamına geliyor. 26 Ekim 2023 onun 1. ölüm yıl dönümü… Ben anmaya katılamayacağım ama ailesi, arkadaşları ve dostları, okurları mezarı başında (Kocatepe Mezarlığı 6. Ada/Ümraniye) olacaklar. Anısına saygıyla.”
(EMK)