Şırnak'ta 13 askerin PKK militanlarınca öldürülmesine ve asker cenazelerine dair haberleri değerlendiren Bilgi Üniversitesi'nden Yrd. Doç Dr. Esra Arsan, "Barış gazeteciliğinde hiçbir şiddetin kazançlı kılınmaması gerekir. Ordunun şiddetinin de kazançlı gösterilmemesi gerekir. Haberlerin insanlara öç alma hedefini, güdüsünü vermemesi gerekir. Çatışmanın iki tarafını görmemek olmaz. Gazetecinin çatışmanın temeline gitmesi gerekir" diyor.
Ege Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun da "Sorun hepimizin ortak sorunu. Barış gazeteciliğine en fazla ihtiyacımızın olduğu zamanlar bu zamanlardır" diyor.
Arsan, gazetelerin birinci sayfalarındaki ortak söylemi şöyle özetliyor:
Şiddetin yeniden üretilmesi: Kayıplardan ortaya çıkan şiddetin yeniden üretilmesi için bir fırsat yaratma çabası var. Gazeteciler, çatışmanın temellerine inmeden, "Askerler neden ölüyor" sorusunun cevabını vermeden, "Bu ölümlerden hesap sorulmalı" çıkarımı yapıyor.
Çerçeve çatışmanın iki tarafı olduğunu gizliyor: Olay çok üzücü ama, "askerlerin pusuya düşürülmesi", "hain bir saldırıyla hayatlarını kaybetmeleri" sözleri, sadece bir taraftan kaynaklanan bir vahşet çerçevesi kuruyor. Oysa çatışmanın iki tarafı var. Güvenlik kuvvetleri de silahlılar ve operasyondan dönüyorlar. İki taraf da kayıp veriyor, ama gazeteciler, yalnızca tek bir tarafın, "bizim" tarafın kayıplarını konu ediyorlar.
Mağduriyet ve öç alma eğilimi: Haberlerde öç alma insiyakı var. Özellikle Hürriyet'in söylemi, sınır ötesi operasyonun şart olduğu sözleriyle şiddetin suçlayarak devam ettirilmesi söz konusu. Oysa çatışmalarda gazetecinin barışa dönük çabalarla anlaşmazlığı çözmeye dönük söylemi olmalı.
DTP'nin yıpratılması: Yanlış olan sunulardan biri, Demokratik Toplum Partisi'yle (DTP) ilgili. Hayatını kaybeden askerlerin üzerinden DTP'nin yıpratılması çabası başlatılıyor. Özellikle Aysel Tuğluk'un Anayasa Komisyonu'ndaki fotoğraflarıyla, Tuğluk'un İnternet sitesinin hack'lenmesiyle ilgili haberlerde, gerçeği yansıtmayan söylem var. Burada, önce kurban yaratıp, kurbanın faillerini lanetleme, bunun üzerinden yarattıkları hedefleri yıpratmak için haber yapılandırması var.
Gazeteci barışın olabileceğine inanmalı
Arsan "Gazetecinin savaş çığlığı atması, şiddeti çağırması değil, şiddetin iki taraflı olarak bitmesine çağrı yapması gerekir" diyor. Aksi halde sonuç "Günlük hayatta sıradan faşizmin yeniden üretilmesi" oluyor.
"Sonuçta gazetecinin bakması gereken şey, gerçek. Meselenin temellerine inip, insanlara bölgede hakikaten neler olup bitmekte olduğunu aktarmak. Ne TSK'nin ne de PKK militanlarının bakış açısıyla gazetecilik yapılmalı."
"Son zamanlarda çatışmalar neden bu kadar arttı? AKP'nin, ordunun açıklamaları burada nasıl konumlanıyor? DTP'yi de katarak, barış talep eden güçlerin konumlanışı nasıl? Bu soruların sorulması gerek."
İnsan odaklı habercilik
"Gazetecinin insanlara söz hakkı tanıması gerek. Savaş çığlıkları, 'anti Kürt' bir çerçeveleme içinde. Ama öldürülen askerler arasında da Kürt çocuklar var. Bu ikilem Türkiye'nin yaşadığı sorunun temeli. Oğlu ölen annenin gerçekte ne söylediğini yazmak, 'Oğullarımız neden ölüyor' sorularını gündeme getirmek gerekiyor."
Tosun: Ölümü skor tablosuna koyan gazetecilik nefreti derinleştirir
Tosun, barış gazeteciliği terimini llk kullanan Profesör Johan Galtung'un barışı iki kavramla birlikte tanımladığını anımsatıyor: "şiddetin olmayışı" ve "yaratıcılık".
"İçinde yaratıcılığı barındıran çözümleri üretecek olanlar ülke politikasına ve gündemine yön verenlerdir. Yani bir yandan politikacılar, asker, sivil, bürokrat elit, diğer yandan gazetecilere önemli sorumluluklar düşüyor.
"Ölü ve yaralı sayısının giderek arttığı bir ortamda sırf çatışmaya odaklı, kayıpların taraflar arasındaki dağılımını kazanılacak/kaybedilecek skor tabloları olarak gören gazetecilik anlayışı toplumdaki kin ve nefretin derinleşmesinden başka bir işe yaramayacak."
Çözüm odaklı barış gazeteciliği
Tosun "Ölen askerlerin evlerinden yükselen Türkçe ve Kürtçe ağıtların birbirine karıştığını düşünecek olursak şiddetin nasıl adres tanımadığını, şiddetin üstesinden ancak çözüm odaklı barış gazeteciliği ile gelinebileceğini anlamış oluruz" diyor, ve ekliyor: "Şiddetin dozunun yükselmesinden hepimizin zararlı çıkacağını unutmamak gerekir." (TK)