Tutukluluk koşullarıyla ilgili bianet'e bilgi veren Memik Horuz, avukat Behiç Aşçı'nın uzun süredir sürdürdüğü ölüm orucuna ara vermesini sağlayan "cezaevinde toplu görüşme" şartının, Bolu F Tipi Cezaevi'ndeki koşullar nedeniyle tam anlamıyla uygulanamadığını söyledi.
"Toplu görüş hakkı, terbiye aracı olarak kullanılıyor"
"Cezaevinde kalan insanlara, on kişilik gruplar halinde görüşme şansı verseniz dahi, ancak günde bir saat görüştürebilirsiniz. Cezaevindeki lojistik şartlar çok yetersizdi. Bu durumda bir kişi haftada en fazla 5 saat görüşme yapabiliyor, ki ben bu süreyi bile sonuna kadar değerlendirebilen bir kişi bile tanımadım."
İki kişiyle birlikte 12 metrekarelik bir odada kaldığını ifade eden Horuz, "Biz toplum görüşme ve sohbet alanlarına çıkmıyorduk. Bu hak, bir terbiye aracı olarak görülüyordu. Üstelik kimlerle görüşeceğimizi önceden bir dilekçe ile bildirmemiz gerekiyordu" dedi.
Duvarların çok yüksek olması nedeniyle havalandırmaya çıkmanın sadece "gökyüzüne bakabilmeyi" sağladığını açıklayan Horuz, Irak'ı işgal eden ABD'ye destek veren gazetecilerin suçlanmadıkları bir ortamda sosyalist kimliğe sahip bir gazetecinin "örgüt üyeliği" suçlamasıyla hapsedilmesine ses kalındığını ifade etti.
Gazeteci Horuz, bir itirafçının ifadeleri doğrultusunda 13 Haziran 2002'de, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce (DGM) 15 yıl hapisle cezalandırılmıştı.
İtirafçı sözleriyle 15 yıl hapis
Erol Çetin isimli itirafçının "Dağda militanlarla röportajlar yaptı. Röportajlar Özgür Gelecek isimli dergide de çıktı" diyerek suçladığı gazeteci Horuz, 17 Haziran 2001 tarihinde İstanbul Çemberlitaş semtinde gözaltına alınmıştı.
Gazeteciyse, Çetin'in ifadelerinin düzmece olduğunu savunarak, "politik kimliği ve düşünceleri nedeniyle kendisine bir komplo kurulduğu"nu söylemişti.
Ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerinin "derhal serbest bırakılsın" veya "adil yargılansın" çağrılarına rağmen Horuz, Yargıtay'ca da onan cezasını tamamlamak zorunda kaldı. (EÖ)