Dostları, herkesin "uzak ara" dostu, "önce kendinin sonra hayatın farkında olarak, ömür denilen yolu yürüyüp tüketen", "sıkı muhalif", Burgazlıların "ada arkadaşı", "sardunyanın büyüttüğü çocuk", "adını söyler gibi yazan adam", "it gibi yaşanan hayatların ta alnının ortasına zarif" imzasını atan Reha Mağden'li anılarını paylaştılar.
Burgazada'da buluna kabri başındaki törende şair Güngör Gençay kısa bir konuşma yaptı. Reha Mağden denince aklına hemen kalem ve kalemcikler geldiğini belirterek şunları söyledi:
"Peki, nasıl bir kalem, kalem mi, kalemcik mi? Dilimizdeki belirteçler ekonomi ve ticaret alanlarında kullanıldığı zaman kafaları karıştırıyorsa da, yazı alanında şeffaflığa yol açıyor. Öyle ya gemi dendiği zaman, bir ticaret terimi olarak karşılığını bulabilirsiniz. Ama gemicik diye bir şey yok. İşte bu gemi ve gemicik sahiplerinin emrinde kalem oynatanlar da kalemcik oluyor. Reha Mağden ise, kalemdi, hep kalem kaldı."
Reha Mağden'in kabrinde yapılan tören sonrası Barba Yani'ya gidildi. Yemek sırasında konuşan Rana Mağden "Her şey güzel olsun, herkes mutlu olsun isterdi. Mezarı yapılmadan önce iki günde bir ziyaretine giderdim. Mezarı yapıldıktan sonra ise uzun süre gidemedim. Çünkü gider ve mezarını yapılı görürsem, ölümünü kabul ederim diye düşünüyordum. Mezar taşının siyah olmasını isterdi. O bile yaşama isyanını gösteriyor. Şu ana bütün dostları toplandığı için, sevildiğini hissettiği için çok mutludur."
Reha Mağden Denince
Osman Bozkurt: Reha Mağden denince aklıma, ilkin erdeminden "Ceddini mağrur, zürriyetini mamur" edemeyen bir gazeteciyi, ikincisi, kötülüklerin anası olan paradan nefret eden, bu yüzden dolgun ücret aldığı zamanlarda bile parasız kalan bir adamı... Ve nihayet rakıyı...
Güldal Kızıldemir: Reha tanıdığım en iyi gazeteciydi. Öldü diye değil, gerçekten böyle. Haberin kokusunu 'neredeyse' daha çıkmadan alırdı. Tanıdığım en iyi öykücülerden biriydi. Ama en hoşu, bütün bunlar onun umurunda değildi. O sevmek ve sevilmek isterdi.
Yılmaz Yanık: Son zamanlarında doktorlara kesinlikle içmeyeceğini söyler. Heyecan ve sevinçle "abi artık içmeyeceğim" dediğinde, çok sevindim, sağlığı için zorunlu olduğunu söylemem üzerine "Rakıyı bıraktım ama artık şarap içiyorum" demişti.
Serpil Güler: Sen gittin söz bitti.
Ahmet Haluk Ünal:Hayatta bir şeyler öğrendiğim az sayıdaki insanlardan biriydi. Çok farklı bir pencereden dünyaya bakışı vardı. (AÖ/EÜ)