Gazeteci Deniz Teztel bu sabah hayatını kaybetti. 54 yaşındaydı.
Mesleğe 1980 yılında Türk Haberler Ajansı'nda muhabir olarak başlayan ve Cumhuriyet ile Güneş gazetelerinde uzun yıllar çalışan Teztel, 12 Eylül darbesinin duruşmalarını izlemiş, hatta gazeteci olarak takip ettiği duruşmalarda “örgüt üyesi olmakla” suçlanıp tutuklanmıştı. Teztel Nokta ve Güncel Hukuk dergilerinde de çalıştı.
Cenazesi, bugün Üsküdar Şakirin Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakip cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
32 yıllık davanın tanığıydı
Davaları izlemeye Selimiye Kışlası’ndaki duruşmalarla başlayan Deniz Teztel, SKYTürk’teki Öteki Tanık programında, üç yıl boyunca 12 Eylül cezaevlerindeki işkenceyi haber yapamadıklarını anlatmıştı:
“1980’in Kasım ayında Selimiye Kışlası’na adım attım, sonra 10 yıl kadar da orada kaldım.”
“Herkes ‘suçluydu’, bu nedenle bir sürü davamız oldu. DİSK, TSİP, TİP, Barış Derneği, MLSPB, TKP/ML TİKKO davaları…”
“Duruşmalarda işkenceyle ilgili anlatımları çok dinledim. Yargıç bunları dikkate bile almıyordu.”
“1243 sanıklı Devrimci Sol (Dev-Sol) davası, 24 Temmuz 1981’de başladı. İlk duruşmada altı sanık vardı. Sonra bu sayı arttı.”
Teztel’in izlediği Dev-Sol davası 32 yıl sonra sonuçlandı, 28 Mart 2013’te düştü.
“Hak ihlallerini yazma, bırakalım”
Bu davayı gazeteci olarak izleyen ve haber yapan Teztel, örgütle ilişkisi bulunduğu suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Direktörü Peter Galliner, Başbakan Süleyman Demirel’e yazdığı 18 Aralık 1991 tarihli mektupta, altı aydır tutuklu bulunan Teztel’in serbest bırakılmasını istemişti:
“Güneş Gazetesi İnsan Hakları Servisi Yönetmeni gazeteci Deniz Teztel'in durumundan kaygılıyız. Teztel, 28 Haziran’da gözaltına alındı ve o günden bu yana mahkemeye çıkarılmadı. Avukatları Teztel hakkında hiçbir yazılı suçlama bulunmadığını bildirdiler. Öğrendiğimize göre polis, Teztel’in insan hakları ve işkence konusunda yazılar yazmaktan vazgeçmesi durumunda koşullu olarak serbest bırakılacağını bildirdi.”
“Teztel Dev-Sol örgütü üyeleri arasında bağlantı kurmakla suçlanıyor. Teztel, 1980'den bu yana çeşitli haber ajansları ve gazetelerde yazmıştır. O dönemdeki bütün siyasi davaları izlemiş ve bu konuda uzmanlaşmıştır. Gazetecilik mesleği çerçevesinde, cezaevlerindeki durumlarını öğrenmek için tutuklu ve hükümlülere mektuplar yazmış, ancak hiçbir şekilde yasadışı bir örgütün üyeleri arasında bağlantı görevi yapmamıştır.”
“Deniz Teztel'in tutuklanışı ifade ve kamunun bilgilenme özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır.”
“Çekersen çek, nasıl olsa yayınlayamayacaksın”
Teztel, Fatih Polat’ın Evrensel gazetesinde hazırladığı 12 Eylül yazı dizisinde de 17 Ocak 1984 tarihinde THKP/C Üçüncü Yol davasının ilk duruşmasında çekilen ve yayın yasağı konulan fotoğrafını anlatmıştı:
“O dönemde gözaltında kalma süreleri çok uzundu. İnsanlar 90 gün gözaltında kalıyordu. Tutuklanmalarının ardından da ancak 2 yıl sonra duruşmaya çıkabiliyorlardı. O fotoğraf da 1984’te çekilmişti. Demek ki dört yıl sonra duruşmaya gidebilmişler. O günlerde yanlış hatırlamıyorsam Metris’te tek tip giydirilmesi gündeme gelmişti ve bazı gruplar tek tipe karşı çıktılar.”
“O zamanlar, ne bu kadar gazete ve televizyon vardı, ne de bu kadar gazeteci vardı. Biz belli bir grup, Cumhuriyet’in, TRT’nin, Tercüman’ın, Hürriyet’in ve arada sırada Anadolu Ajansı’nın muhabirleri olarak 12 Eylül davalarını izlerdik ve 5-6 kişiydik.”
“Onlar (hakimler, savcılar) açısından bu fotoğrafın çekilişini engellemek gibi bir şeye gerek de yoktu. Çünkü ‘Çekersen çek, nasıl olsa yayınlayamayacaksın’ diye düşünüyorlardı.”
“28 yıldır süren bir dava”
Cumhuriyet gazetesinin Pazar ekine yazdığı, 15 Haziran 2008 tarihli yazısında da Teztel davayı şöyle anlatmıştı:
“Tam 28 yıldır süren bir dava... Yargılanmaya başladıklarında yirmili yaşlarının başında olanlar şimdi birer iş adamı, baba, hatta dede... 12 Eylül’de, 1243 kişiyle, 400 klasörde 250 idam cezası talebi ile başlayan Dev-Sol davası yine ertelendi. 1159 sayfa tutan savunmalarını ‘Haklıyız, kazanacağız’ diye kitaplaştıran ‘terörist’lerin yeni eylemi neşe ve kahkaha...” (AS)