Almanya'nın önde gelen kadın gazetecileri; medyada üst düzey pozisyonların en az yüzde 30'unun kadınlara tahsis edilmesi yönünde bir kota konulması için kampanya başlattı; "Yönetmek istiyoruz" dedi. Peki, Türkiye'de durum ne? Kadınlar medyanın neresinde?
Akşam'ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı sırada "Türkiye'nin ilk kadın yayın yönetmeni" sıfatını da alan Nurcan Akad, Türkiye'deki tabloda kadınların da payı olduğunu söylüyor. "Kadınlar, yöneticilik poziyonlarını talep etmiyor, bunun için çabalamıyor. Nedenleri de yok değil" diyor.
Türkiye: Kadın genel yayın yönetmeni sayısı 1
Önce bugünkü gazete künyelerine bir göz atalım. Rastgele seçilen dokuz gazetenin yönetici ve yazı işleri kadrosunda çalışan 174 kişinin 147'si erkek, 27'si kadın. Bu da yüzde 15'lik bir oran demek oluyor.
Hürriyet: Haberde 26 erkek, iki kadın. Reklamda altı erkek, üç kadın.
Radikal: Haberde 14 erkek, dört kadın. Reklamda bir erkek, üç kadın.
Sabah: Haberde 27 erkek, dört kadın. Reklamda yedi erkek, bir kadın.
Habertürk: Haberde 17 erkek, bir kadın. Reklamda üç erkek, iki kadın.
Zaman: Haberde 27 erkek, iki kadın. Reklamda 11 erkek, yok kadın.
Evrensel: Haberde 6 erkek, yok kadın.
Birgün: Haberde 10 erkek, iki kadın. Reklamda iki erkek, beş kadın.
Özgür Gündem: Haberde altı erkek, altı kadın.
Akşam: Haberde 14 erkek, altı kadın.
Kadın genel yayın yönetmeni sayısı 1. Özgür Gündem'in yayın yönetmeni Eren Keskin.
Yalnızca Akşam'ın ve Sabah'ın yayın koordinatörü kadın.
Yazı işleri müdürleri arasında dört kadın var.
Yüzde 15'lik oranın büyük kısmı bölge temsilciklerinde, magazin bölümünde ya da kültür sanat eklerinden sorumlu.
Yöneticilik erkek için iktidar, kadın için sorumluluk
Artık Türkiye'nin ilk tablet gazetesi ZETE'nin başında olan Nurcan Akad bianet'e Türkiye medyasındaki durumun iki taraflı olduğunu anlattı. "Yalnızca erkek egemen örgütlenmeden kaynaklanmıyor. Bu birincil ve en önemli etken ancak kadınlar da yönetici olmaya çok fazla talip olmuyor" dedi.
Akad, bu talep etmeme halinin, kadın ve erkeğin iktidar kavramıyla kurduğu farklı ilişkinin bir sonucu olduğunu düşünüyor. Yayın yönetmenliği koltuğunun erkek için iktidar, kadın içinse sorumluluk demek olduğunu söylüyor.
"Erkekler, örneğin genel yayın yönetmenliği koltuğunu iktidar ve güç olarak alır. Ama kadın, örneğin ben, 'daha fazla sorumluluk' olarak aldım."
"Erkekler için bir şey müdürü olmak kadın için olduğundan daha fazla şey ifade ediyor. Bunu güç sembolü olarak algılıyorlar, buna inanıyorlar ve o yüzden de gerçekten o statüyü güce dönüştürebiliyor ve değerlendirebiliyor."
"Künyelerdeki durum içler acısı"
Akad, yönetici pozisyonlarındaki kadın ver erkeklerin eşit olmadığının da altını çiziyor:
"Bir kadın olarak üst pozisyona geçecekseniz, o makamı hak ettiğinizi herkese teker teker kanıtlamanız gerekir. Erkek bir üst pozisyona çıkacak olduğunda kendini kime göstermesi gerekiyorsa ona kanıtlaması yeter."
"Ücret dengesizliği de var" diyor. "Kadının, aynı pozisyondaki bir erkekten daha az para kazanmayı da kabul etmesi gerekiyor."
Akad, künyelerdeki durumu "içler acısı" olarak tanımlıyor. Kadınların çoğunun bölüm müdürlüklerinde olduğunu, yazı işleri müdürlüğü yapan, yayın koordinatörü olan kadın sayısının ise yok denecek kadar az olduğunu vurguluyor.
"Dijital medya, doğası gereği daha eşitlikçi"
Akad, gazeteciliğin geleceğinin dijital medyada olacağı konusunda emin. "Yazılı basın, konvansiyonel medya üzerine hiç kafa yormuyorum. Gazeteciliğin geleceği dijital medyada. Dijital medyanın örgütlenmesi de çok farklı" diyor.
"Burada daha az ve nitelikli kadroya ihtiyaç var. Hiyerarşik yapılanma az çünkü hiyerarşi işi çok yavaşlatır."
Dijital alanın yapısı gereği daha eşitlikçi olduğunu çünkü hiyerarşik yapılanmanın çok daha az olduğunu söylüyor. Hiyerarşik yapının azalması kadın ve erkek arasındaki dengeyi de olumlu yönde etkiliyor çünkü iktidar, yerini niteliğe bırakıyor: "İşin insanı kimse o, kadınsa kadın, erkekse erkek."
Akad ayrıca, ana akım yazılı basının da zaman içinde iç dinamiklerini değiştirerek dijitale geçeceğini, bunun zamanın zorunluluğu olduğunu hatırlatıyor. (IC)