*Fotoğraf: Evrensel
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) 20-23 Mayıs'ta düzenlediği "Salgın Sonrası Dönemde İnsan Hakları Gündemi" adlı sempozyumun konularından biri, Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde bulunan ve kamuoyunda "Garzan Mezarlığı" olarak bilinen mezarlıkta yaşananlardı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Üyesi Deniz Bayrak'ın konuşmacı olduğu "Mezarlıklara Yapılan Saldırılar: İnsan Hakları Açısından Bir İnceleme" başlığında "Mezarlıklarda ölülere yapılan muamelenin haklar açısından anlamı nedir? Bu, insan hakkı ihlali midir? Yoksa insan hakları sadece yaşayanlarla mı ilgilidir?" sorularına yanıt arandı.
"Cenazeler plastik kaplar içinde"
Bayrak, konuşmasına Garzan Mezarlığı'nda olanları anlatarak başladı: "Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nin raporlarına göre, mezarlık 19 Aralık 2017'de iş makineleriyle tahrip edildi. Cenazeler, ailelere haber verilmeden kimlik tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurulu'na götürüldü. Örnekler alındıktan sonra ise Kilyos Kimsesizler Mezarlığı içerisinde bulunan kaldırım diplerine elli metrekarelik bir alana 261 cenazenin plastik kaplar içinde koyulduğu tespit edildi."
Böyle bir defin işleminin hukuka aykırı olduğunu söyleyen Bayrak, "Garzan Mezarlığı'nda 1990'lı yıllardan bu yana çatışmalarda hayatını kaybeden, daha sonrasında toplu mezarlarda bulunan ya da kemikleri mağaralarda bulunan ve 2013 yılında kemiklerine ulaşıldıktan sonra defnedilen PKK'liler vardı. Daha sonraki süreçte ise Kobani'deki savaşta hayatını kaybeden YPG ve YPJ'liler de buraya defnedilmişlerdi" dedi.
Egemen gücün ölüye bakışı
Bayrak, "Garzan Mezarlığı'na defnedilmiş kişiler egemen açısından yası tutulamayacak olanlardı. Yani (egemen için) yaşarken terörist, öldüklerindyse leştiler" ifadelerini kullandı.
"Bu konu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) 'özel hayat ve aile hayatına saygı' kapsamında ele alınıyor" diyen Bayrak, şöyle devam etti:
"Mezarlıklara yönelik saldırılar buna göre yargılanıyor. Ölünün hakkına veya haysiyetine yönelik herhangi bir yargılama yapılmadığını görüyoruz.
"Tüm bunlar düşünüldüğünde ve 'Ölülerin hakları var mıdır?' diye sorduğumuzda bunun yaşayanlarla ilgili olduğunu söyleyebiliriz.
"Ben bu durumun eksik olduğunu ve ölünün haysiyet ve onuru olması bakımından hak taşıyıcısı olarak düşünülmesi gerektiğini söylemek istiyorum."
"Ötekileştirmenin ve insan saymamanın bizi getirdiği nokta mezarlıklara bile saldırıysa bu durumun konuşulmasının önemli olduğunu düşünüyorum"
Barış ortamı vurgusu
Avukatların, Garzan Mezarlığı'nda yaşananlara ilişkin birçok başvuruda bulunduklarını ancak dava açılmasını sağlayamadıklarını söyleyen Bayrak, "Ülkede artık kronik hale gelen bu cezasızlık politikasından vazgeçilmeli. Garzan ve benzeri saldırıların bir daha olmaması için barışçıl bir ortamın da sağlanması gerekiyor" dedi.
(CA/DŞ)