G-9 Gazeteci Örgütleri Platform üyesi bir grup, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, haklarında telefon dinleme kararı olup olmadığı ve telefonlarının dinlenip dinlenmediğini öğrenmek için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.
Yurttaşları da aynı yönde girişim yaparak vatandaşlık haklarını kullanmaya çağıran Avrupa Gazeteciler Derneği (AEJ) Türkiye temsilcisi ve Birgün gazetesi yazarı Doğan Tılıç, Adliye önünde yaptığı açıklamada, "Bir Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne daha özgürlükler açısından hiç de gurur duyulamayacak bir tabloyla giriyoruz" dedi.
Hapis, işten atma, hasmane tavır, akreditasyon yasağı...
Savcının hakkında 525 yıl hapis cezası istediği hapisteki Azadiya Welat gazetesi eski sorumlu müdürü Vedat Kurşun'un durumuna da atıf yapan Tılıç, mesleğin içinde bulunduğu sorunları şu cümlesiyle aktardı:
''Ne yazık ki cezaevinde gazetecilerin olduğu, bir gazeteci hakkında 500 yıl hapis cezaları istenen, gazetecilerin şiddete maruz kaldığı, demokratik bir hak olan greve katılan ATV-Sabah çalışanlarının yasa dışı olarak işten atıldığı, bu süreçte yargı kararlarının patronlarca hiçe sayıldığı, kamu kanalı TRT'nin iktidar yanlısı bir kadrolaşmaya kurban edildiği, Show TV gibi büyük medya kuruluşları dahil kimi yayın organlarında gazetecilerin ücretlerini alamadığı, siyasi iktidarın kendisini eleştiren gazetecileri ve medyayı hasım gibi gördüğü, Başbakanlık binasının ve Genelkurmay'ın akreditasyon uygulamaları ve iptalleri ile bazı meslektaşlarımıza yasaklandığı, yüzlerce gazetecinin işsizlik ve güvencesizlik cenderesinde yaşadığı bir ülkedeyiz.''
İyice yaygınlaşan telefon dinlemelerinin, gazetecilerin kaynaklarıyla iletişimini ''tehlikeli'' işler sınıfına sokarak bütün toplumun iletişim özgürlüğünü yok ettiğini savunan Tılıç, ''Tüm bunlar yaşanırken 'basın özgürlüğü günü'nü 'kutlanacak' değil, gazetecilerin hak ve özgürlük mücadelesini yükseltmeleri gereken bir gün olarak görüyoruz. Bugün, bu nedenle biz gazeteciler savcılığa başvurarak, telefonlarımızın dinlenip dinlenmediğini öğrenmek, halkın haber alma hakkını ne ölçüde yerine getirebileceğimizi bilmek istedik'' dedi.
Tılıç'ın açıklamasında şöyle denildi:
"Ne yazık ki, gerek fiili ve fiziki saldırılar, gerek anti-demokratik yasalar ve yasa dışı telefon dinlemeler, gerekse de medya sahiplik yapısının gazetecileri mahkum ettiği iş güvencesinden yoksun çalışma koşulları bu hakkın kullanılmasını ciddi ölçüde engelliyor.
"Mevcut siyasal iktidar, bu olumsuzlukları dert edinmek yerine, tüm gücünü Başbakan'ın deyimiyle "AKP fikriyatını benimseyen" bir medya gücü yaratmak için kullandı. Gazetecilerin örgütlenme ve sendikal birlik çabalarının önünü açıcı adımları değil, yıpranma gibi kazanılmış haklarını da budayarak onları medya patronları karşısında daha güçsüz kılıcı politikaları yeğledi.
"İktidarların da zeminini oluşturduğu koşullarda, aşırı ticarileşme ve tekelleşme nedeniyle, medya, asıl işi gazetecilikten başka her şey olan dev holdinglerin kontrolüne geçti. Artık dünyada hiç kimse bu türden haber ağlarının sağladığı bilginin doğruluğuna güvenemiyor.
"Biz gazeteciler, basın özgürlüğü mücadelemizi yalnızca kendimiz için bir özgürlük mücadelesi olarak görmüyor, herkesin doğru bilgiye ulaşması ve demokratik bir toplumda yaşaması için yürütülen bir kavga sayıyoruz."
G9 Platformu üyeleri
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Ankara Temsilciliği, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD), Foto Muhabirleri Derneği (FMD), Ekonomi Muhabirleri Derneği ( EMD), Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD), Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD), Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği (TURÇEV), Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (Haber-Sen). (EÖ)