1924 doğumluydu Zahrad. Onun kuşağından İstanbul Ermeni cemaatinin yazın ve sanat hayatını canlandıran yazarlar, sanatçılar az sayıda da olsa yetişmişti. Geçen yıl kaybettiğimiz Kristin Saleri, Hagop Ayvaz bu isimlerden ilk akla gelenleri. Şimdilerde ise bu yetişme süreci çok daha ağır, çok daha zor ve en azından dilin sağladığı kültürel birikime hep daha uzak. Bir taraftan her anlamda tüketiliyoruz, bir taraftan da hayatın akışı içinde tükeniyoruz.
Zahrad'la bir ay önce bir söyleşi yapmıştım. Hrant öldükten sonra aramış ve telefonda konuşmuştum. Bana "Kızım niye o kadar şaşırdın?" diye sormuştu. O anda, söyleşide söylediği "Her türlü sıkıntıyla baş edecek, terbiye edilmiş bir ruh halim vardı" cümlesiyle Hrant'ın öldürülmesine şaşırmaması arasındaki bağı anlayamamıştım. Zahrad nelerin içinden geçmişti Cumhuriyet'le neredeyse yaşıt hayatında...Hrant'ın öldürülmesi şaşırtmamıştı onu...
Söyleşiye gittiğim gün Zahrad beni ve fotoğrafçı arkadaşım Güliz'i çok iyi karşılamıştı. Üzerinde morlu, yeşilli çok güzel bir kazak vardı. Kendisine babama böyle kazaklar giydiremediğimi söyleyerek zevkini çok takdir ettiğimi belirtmiştim. Çok keyifli, benim için bir o kadar da çarpıcı bir söyleşi olmuştu. Zahrad'ın şiirlerinde modern ulus devletin tarihinin -yani bu durumda Türkiye tarihinin- ya da kendi yaşadıklarının, hissettiklerinin neden olmadığını sorduğumda verdiği cevap çok sarsıcıydı "Yollarımız kesişmez". Bu kadar net, bıçak gibi keskin bir cevap karşısında gerçekten sarsılmıştım.
Bir taraftan daha sık uğramamı istiyordu Zahrad, bir taraftan da onu sorularımla bunaltmamı istemiyordu. Aynen şair kimliğinde olduğu gibi çok düşünüyor, az söylüyordu. Bir şeyi söylememeyi kafasına bir kez koydu mu, ne yaparsam yapayım Nuh diyor peygamber demiyordu. O müthiş kıvrak zekası sayesinde her türlü köşeden rahatlıkla sıyrılıyordu. Sanırım her ikimiz için de oldukça keyifli bir sohbet olmuştu.
Zahrad'a gittiğim gün Halep'ten şair bir arkadaşım, Nanor İnjejikian'ın şiir kitabı gelmişti, onu da yanıma alıp götürmüştüm. Söyleşiden sonra, büyük bir merakla başladı ilk sayfadan okumaya. Beğendi Nanor'un şiirlerini Zahrad. Nanor için çok önemliydi bu.
"Zahrad'ın şiiri mizah ağlar"
25 yaşındaki genç şair Zahrad'ın şiirlerini ezbere biliyordu. Ölümünden sonra Zahrad'ın şiiri hakkında fikrini istediğimde "Zahrad'ın şiiri büyük şehirlerdeki renkli afişlere benzer. Karanlık ve zor hayatların aksine renklidir afiş. Samimiyetsiz insan ilişkilerine inat, güler o yüz tepeden. Ve Adam sürekli karşıtlıklar arasında sarhoş olur. O karşıtlıklarda acı, bir bilmeceye dönüşür, bilmecenin çözümü ise kaybetmeye...Zahrad'ın şiirleri mizah ağlar" diye yazmıştı.
Zahrad'ın şiirleri 22 dile çevrilmişti. Ohannes Şaşkal Zahrad'ın şiirlerini Türkçe'ye çevirerek Türkçe okuyanlarla ve Türkiyeli şairlerle buluşmasını sağlamıştı. Onu kaybetmemizin ardından Ohannes Şaşkal'la konuşmak üzere ziyaretine gittim. Yağ Damlası (1993), Yapracığı Gören Balık (2002) ve Işığını Söndürme Sakın (2004) adlı kitaplarını kazandırmıştı Türkçe'ye. Şaşkal'a göre Zahrad şiire matematiği, felsefeyi sokmuştu. Ayrıca dili şiir yazmak için kullanmıyor da, şiirleri dil için yazıyordu sanki...
Şaşkal, "Zahrad modern Ermeni şiirinin kilometre taşlarından biri. Zahrad'dan önce daha hüzünlü, melankolik şiirler var. Şairlerin çoğu genç yaşta ölüyor. Yine de orada çok güçlü bir damar var. Zahrad özü itibarı ile onlardan besleniyor. Klasik Ermeni şiirini çok iyi biliyor ve kendi şiirini yaratmayı da başarıyor" diyordu.
Dünya şiiri ve Zahrad
Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Dr. Sosi Antikacıoğlu, üç yıldan beri Zahrad'ın şiiriyle yakından ilgileniyor. Antikacıoğlu, şu ana kadar kendi seçtiği Zahrad'ın yetmiş kadar şiirini İngilizce'ye çevirmiş ve Zahrad'la ilgili bir kitap hazırlıyor. Antikacıoğlu Zahrad'ın şiirinin dünya şiiriyle taşıdığı paralelliklere dikkat çekiyor.
"Zahrad'ın şiiri bugünkü Batı sanat estetiğine uyuyor. Örneğin Amerika'nın şu anda önde gelen şairlerinden Billy Collins'in son yıllarda çıkan bir kitabında 'Şiir Sanatı' adlı şiiri var, o kadar benziyor ki Zahrad'ın şiir sanatı üzerine yazdığı şiire. Zahrad'ınki çok daha önce yazılmış ve İngilizce'ye de çevrilmemiş. Billy Collins'in bunu okumuş olma ihtimali yok. Bu eserinde Zahrad diyor ki, şiir bir kumbara gibidir, hayret edersiniz o kadar şey nasıl birikmiş içinde, veya şiir bir kule gibidir, tepesine çıktığınızda dünya bambaşka görünür. Billy Collins de kendi şiirini buna benzer bir şekilde geliştirmiş".
Sosi Antikacıoğlu'na göre Zahrad yine de Batılı değil. "Ben Zahrad'ı yüzü Batıya dönük bir şair olarak görmüyorum. Dünya görüşü Batının fikirlerine estetiğine uygun ama herhangi bir Batılı şairden esinlendiğini zannetmiyorum. Örneğin çoğunlukla serbest şiir yazan Zahrad arada Doğunun formu olan gazel yazmış, ama Batının en yaygın formu olan soneyi hiç kullanmamış. Taniel Varujan bile sone yazmış, aşağı yukarı Zahrad'dan 50 yıl önce, çok daha Batıya dönük. Zahrad'ın şiiri evrensel olduğu için Batıya yakın hissi veriyor. Zahrad insanı çok iyi anlayan bir adam, bütün zaaflarıyla kabul eden de bir adam".
Gigo alter ego
Zahrad'ın Gigo şiirleri meşhur. Gigo biraz saf bir karakter. Batılı şairlerin de kullandığı alter ego kavramı Antikacıoğlu'na göre Zahrad'ın şiirlerinde Gigo'yla çıkıyor ortaya. Ona göre Gigo, "Dünyayı, özellikle de haksızlıkları zor anlayan, son derece saf, iyi niyetli, garip bir tip. Zahrad belki kendini bazen öyle hissediyordu. Bir de Norig var. Norig daha çok ızdırap çeken bir karakter Gigo'ya nazaran. Dünyanın haline daha fazla üzülüyor".
Antikacıoğu Zahrad'ın geleneği iyice özümseyip oradan kendine yeni bir yol çıkardığını düşünüyor. Aynen T.S.Eliot'ın "Gelenek ve Kişisel Yetenek" adlı makalesinde belirttiği gibi... Antikacıoğlu Zahrad'ın İstanbullu şairlerin büyük farkla en önemlisi olduğunu söylüyor. "Zahrad büyük bir şair". Hem Antikacıoğlu hem Şaşkal, şu anda İstanbul'da biri Arto Cümbüşyan, diğeri İkna Sarıaslan olmak üzere iki önemli şair olduğunda birleşiyor.
Zahrad'ın şiirinde kimlik
Şaşkal'a göre Zahrad'ın şiirlerinde öteki olmanın psikolojik etkisi duyumsanabilir. "Ludmila Motalova" adlı şiirinde "Badem Gözlü Şairler" dediğinde 1915'te kaybedilen Ermeni entellektüellerini; Taniel Varujan, Rupen Sevag, Adom Yarcanyan gibi şairleri anlatıyor." Şaşkal, Zahrad'ın da badem gözlü olduğunu ekliyor. Sosi Antikacıoğlu Zahrad'ın şiirinde kimlik ve azınlık olma öğesinin çok açık olmadığını, şiirlerin değişik şekillerde okunabileceğini, yabancı okurların bazen şiirleri daha değişik şekillerde algıladıklarını söylüyor. Yağ, Kabuk, Sürgün gibi şiirler bu etkinin algılandığı örneklerden bazıları.
"Ermeni şiirinin ulu çınarı"
Boston'da yayımlanan Armenian Weekly'de, Ermenistan Yazarlar Birliği Başkanı Levon Ananian'ın Zahrad hakkında sözleri vardı. Ananian, Zahrad'ın şiirinin hem Ermenistan'da hem diyasporada köklü etkileri olduğunu söylemiş ve eklemiş: "Zahrad Ermeni şiirinde ulu bir çınardır".
Mutsuzluklarını pek paylaşmıyordu Zahrad ama mutluluklarını biliyoruz. Aras Yayıncılığın iki cilt halinde tüm kitaplarını biraraya getirmesi, basında kendi hakkında çıkan yazılarla, kendi kaleminden biyografisiyle ve fotoğraflarıyla yayınlaması elbette ki Zahrad'ı sevindirmişti. Daha bir buçuk ay önce yapılan kitap tanıtım gecesinde, taktığı renkli kravatıyla Zahrad, hakkında yapılan konuşmalardan mutlu olmuştu.
Ohannes Şaşkal ve eşi Lüsan 2004 yılında yayımlanan "Işığını Söndürme Sakın" adlı kitabın kapağını Zahrad ve eşi Anayis hanımla birlikte kararlaştırdıkları günü anlatıyorlar. "Birlikte oturduk, kitabın ismi bulduk, renkleri seçtik. Zahrad'a sorduk kapak ne renk olsun diye, 'fuşya' dedi hiç düşünmeden".
Fuşya tutkunu bir adamı, Ermeni şiirinin gülümseyen yüzünü uğurladık Cumartesi günü. Bizlerden bir Zahrad daha yetişir mi? Zor...
Kitapları ve aldığı ödüller
Zahrad'ın sekiz kitabı yayınlandı: Büyük Şehir (1960), Renkli Sınırlar (1968), İyi Gökyüzü (1971), Yeşil Toprak (1976), Bir Taşla İki Bahar (1989), Bir Elek Su (1995), Ucu Ucuna (2001), Su Duvardan Yukarı (2004).
Şiirleri 22 dile çevrildi. Filipin Hükümeti, Leonardo da Vinci Akademisi ve Kaliforniya Yuvarlak Masa Şövalyeleri tarafından onur belgeleri ile ödüllendirildi. Ermeni Bilim ve Sanat Ansiklopedisi'nde ve İngiltere'de yayımlanan "International Who's Who In Poetry" (Uluslararası Şiirde Kim Kimdir) Ansiklopedisi'nde yer aldı. 1991'de Yerevan'da Katolikos I. Vasken tarafından "Aziz Sahak - Aziz Mesrop" nişanına layık görüldü. 1999'da Ermeni Yazarlar Birliği tarafından 'Movses Khorenatsi' nişanı ile onurlandırıldı.(TS/EÜ)