Fransa'da, 1995-2000 yılları arası, yadsınamaz şekilde toplumsal cinsiyet alanındaki eşitsizliklerin kamusal bir tartışma olarak ortaya çıktığı dönem olarak belirginleşti.
Kadınların politik alanda düşük oranda temsil ediliyor olması üzerinden başlayan tartışma, önce üniversite çevrelerini canlandırdı, daha sonra da medyayı sardı diyebiliriz. "Bu tartışma, Fransa'da feminizmin tanınmasında Truva atı işlevi gördü." (Genevieve Fraisse, 2000)*
Eşitlik sorununun feminist akademisyenleri derinden ikiye bölmüş olmasına karşın, feminist çalışmalar, Fransa'nın yüzde 10 oranıyla, Yunanistan'dan sonra parlamentosunda kadınların en az temsil edildiği Avrupa ülkesi olmasının yarattığı toplumsal rahatsızlıktan yararlanabildi.
Haziran 1999'da Anayasa'nın yeniden düzenlenmesinin ardından, 6 Haziran 2000'de hükümet Mart 2001'den itibaren seçim listelerinde kadınlar ve erkeklerin eşit temsilini zorunlu kılan yasayı meclisten geçirdi.
Eşitlik başka alanlara yayıldı
Başlangıçta sadece politik alana referansla dile getirilen "eşitlik" sözcüğünün kullanımı, çok hızlı şekilde başka alanlara da yayıldı. Ekonomik, toplumsal ve hatta özel alanla ilgili konularda eşitlikten giderek daha sık bahsedilir oldu. Sözcük, tek başına dahi, bu alanlardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine işaret etmeye muktedirdi.
Kamuoyunun bilinçlenmesi ve Fransız toplumunun her biriminde "toplumsal cinsiyet ayrımına" dair her şeye karşı baş gösteren siyasi hoşgörüsüzlük, kadın çalışmalarının ders olarak verilmesinin ve akademik araştırmalara konu edilmesinin meşrulaştırılmasında kesinlikle büyük katkı koydu.
Kurumsallaştırmak ve kadın çalışmaları derslerini açıkça tanımlamak adına gerçekten hiçbir şey yapılmamış olsa da, yine de yeni ağların ve yerel inisiyatiflerin ortaya çıkışını gözlemleyebildik.
1995 - 2000 yılları arasında değişimin en belirgin gözlendiği 4 kutba bakalım: kurumsal destek ve görünürlük; dersler ve diplomalar; konferanslar ve kongreler; feminist yayınlar.
1. Kadın çalışmalarının görünürleşmesi ve kurumsal destek
Kadın araştırmalarına dolaysız destek, 25 Şubat 2000'de üç önemli bakanlık (Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Tarım ve Eğitim) tarafından imzalanan "eşitlik için eylem planıyla" gündeme gelmiş oldu.
Bu belgede, 1989 tarihli "eğitimin beyaz kitabı"nın birinci maddesinde cinslerin eşitliğinin açıkça bir zorunluluk olarak tanınmasına rağmen, bunu sağlamak için somut önlemler almanın gereği ifade ediliyordu.
Bu eylem planı üç temel temayı kapsıyor: eğitimi ve genç kadınların iş ile ilgili perspektiflerini geliştirmek amacıyla kariyer seçimlerini çeşitlendirmek; cinsiyetler arası saygıyı sağlamak; eğitim sisteminde şans eşitliği programlarını güçlendirmek.
Plan aynı zamanda bir danışmanlık bürosu kurulmasını ve yakın zamanda aldığı adla "şans eşitliği bürosuyla" (bunlardan her bölgede bir tane kurulacak), sosyal partnerlerle, iş dünyasından temsilcilerle, derneklerle ve kadın hakları topluluklarıyla işbirliği içinde olan bakanlıklar arası çalışma grupları oluşturulmasını da içeriyordu.
Eylem planı, kadın çalışmalarıyla ilgili topluluğu birçok cephede harekete geçirdi. Her şeyden önce, kadının iş yaşamındaki, siyasetteki ve eğitimdeki ve daha da belirgin olarak araştırmalardaki ve yüksek eğitim düzeyindeki konumu üzerine sayısız resmi ilişkiler oluşturuldu. Kadın çalışmalarını gözle görülür şekilde ilerleten bu kadar çok çalışma medyanın da ilgisini çekti.
İkinci olarak, eylem planı, daha önce neredeyse hiç toplumsal cinsiyet üzerine eğitim verilmeyen öğretmen okullarında kadın çalışmaları derslerinin bir "seçenek" olarak yer almasını sağladı.
Ama belki de en önemlisi, eylem planı toplumun her alanında kadınların durumuyla ilgili derinleştirilmiş araştırmalara olan sistematik ihtiyaca dikkat çekti.
Ve böylece kadın araştırmaları merkezlerini, Fransa'da eğitim ve toplumsal cinsiyet araştırmaları üzerine yeni bir çağın kalbine yerleştirdi. Yine de ve aslında her zaman olduğu gibi, eylem planına ayrılan mali kaynaklar çok zavallı kalıyor...
2. Kadın çalışmaları üzerine dersler ve diplomalar
Fransa'da kadın çalışmaları üzerine bağımsız diplomalar ve bölümler genel olarak feminist akademisyenlerin çoğunluğu tarafından reddediliyordu. (Le Feuvre 1993)*
Bununla beraber, bugün en azından bazı disiplinlerde toplumsal cinsiyet boyutunu içeren derslerin ortaya çıktığını görüyoruz. Ve daha önceden varolan feminist eğitim merkezleri (Lyon 11, Paris VII, Paris VIII, Rennes, Toulouse II) seçmeli derslerine çok daha geniş sayıda öğrenci çekmeye başladılar.
Nantes Üniversitesi Kadınları (FUN) ya da Lille'deki Nord Pas de Calais Kadın Çalışmaları Merkezi gibi birçok başka ağ, potansiyel aktif eğitim ve araştırma merkezleri olarak ortaya çıktılar.
Fransa'daki merkezlerin çoğu gibi, düzenli olarak halka açık konferanslar düzenliyorlar, programlar yürütüyorlar, dokümantasyon merkezlerinden sıkça öğrencilere hizmet sunuyorlar, doktora çalışmalarını gözden geçiriyorlar.
Bu merkezler, enerji ve deneyimi birleştirerek, üniversite dışından aktivistlerle, grup ve kurumlarla bağ kurarak, akademik kurumlar, sosyal partnerler, şirketler, yerel yönetimler, dernekler ve tabii ki Avrupa Birliği arasında ortaklıklara olan ihtiyaca vurgu yapan Üniversiteler Konseyi ve Eğitim Bakanlığı nezdinde kolaylıkla destek buluyor.
Ancak bu noktada feminist akademisyenler, araştırma ve eğitim programlarının "piyasalaştırılması" riskine işaret ediyorlar.
Üniversitelerdeki kadın çalışmalarına verilen bu yeni meşruluk, Yüksek Okullar Müdürünün, kadın çalışmaları için akademik ve kurumsal ulusal bir ağ kurulması yönünde yaptığı tavsiyelerde de kendini gösterdi. Paris'te kadın çalışmaları için üniversiteler arası bir ağ koordinasyon komitesi kuruldu.
3. Kadın çalışmaları üzerine konferans ve kolokyumlar
Bu beş yıllık dönem içinde en heyecan verici gelişmelerden biri kuşkusuz kadın çalışmaları ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili kolokyum ve halka açık konferansların sayısındaki büyük artış oldu.
Bu tür olaylar medyada çok nadiren yankı bulsa da, bu bilimsel buluşmaların düzenleme komiteleri, kadın çalışmaları konusunda çalışma yapan araştırmacıları davet ediyorlar ve onlara araştırma projelerini ve sonuçlarını çok daha geniş kesime sunma imkanı veriyorlar.
Bu tür olaylar, yeni bir siyasi yönelimin tanımlanmasında ve araştırma kaynaklarına ulaşmada kesinlikle önemli bir rol oynuyor.
Bununla birlikte, uzmanlara yönelik, "sadece davetli olanların girebildiği" konferanslar düzenleme eğilimi, açık ağların doktora öğrencilerine ve üniversiteli "gençlere" sunduklarını kısıtlıyor.
Yakın zamanda gerçekleştirilen konferansların çoğu, "eşitlik için eylem planından" esinlenmişti ve iş piyasasında cins eşitliğini sağlamak, işsizlikle mücadele etmek ve kariyer projelerini iyileştirmek amacıyla kadınların eğitim ve meslek seçimlerini çeşitlendiremeye yönelik stratejiler tanımlamayı hedefliyordu.
4. Feminist Yayınlar
90'lı yılların ikinci yarısında Fransa'da akademik feminist yayınlar cephesinde de hafif bir iyileşme gözlendi. Birçok işaret, artık üniversite yayınevlerinin ve editörlerin, toplumsal cinsiyet sorununu konu alan dergileri ve kitapları daha kolay yayınlama eğilimde olduklarını bizlere gösteriyor.
* Fraisse, Genevieve (2000) "La démocratie et les femmes", Conference organised by the GREP Midi-Pyrénées, Toulouse, Novembre 25th.
* * Le Feuvre, Nicky (1993) "Compte-rendu des résultats du questionnaire de préparation de la Table ronde sur les études féministes", Bulletin de l'ANEF No.13, automne:25-33
*** Toulouse-Le Mirail Üniversitesi'nden Nicky Le Feuvre'ün Ekim 2001 tarihli makalesini Ayşe Gökçe Susam özetleyerek Türkçeleştirdi. .