Haberin İngilizcesi için tıklayın
Fransa Yüksek Öğretim Elemanları Sendikası (SNESUP-FSU) ülkedeki akademisyenleri bir araya getiren bir sendika ve Pınar Selek de bir üyesi.
Pınar Selek yıllar önce genç bir sosyolog olarak önce yaptığı araştırma çalışması ile ilgili olarak sorgulandı. Araştırmasında görüşme yaptığı kişilerin isimlerini vermeyi reddedince işkence gördü ve iki buçuk yıl hapiste kaldı. Soruşturması sürerken Mısır Çarşısı patlaması ile ilişkilendirildi. Türkiye'den ayrılmak zorunda kalan Selek şimdi Nice'de Cote d'Azur Üniversitesinde akademisyen.
SNESUP-FSU sendikası yönetim kurulu üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Michel Maric, Pınar Selek'in dört kez beraat ettiği ama Yargıtay'ın sonuncusu sekiz yıllık bir beklemenin ardından olmak üzere dört kez beraat kararını bozduğu, böylelikle beşinci kez açılan ve 25 yıldır yargılanmaya devam ettiği davanın duruşması için İstanbul'a geldi.
SNESUP-FSU Pınar Selek'in duruşması öncesinde bir bildiri de yayınladı.
Bildiride, "Sosyologların işi çoğu kez toplumun baskı altında bıraktığı kesimleriyle ilgilidir. Dışlanma konusunda uzman, araştırmacı, feminist ve pasifist olan Pınar SELEK de sokak çocukları üzerine çalışmıştı. Kürtler, transseksüel kişiler veya kadınların konumu üzerine çalışmıştı. Bir araştırma esnasında söyleşi yaptığı altmış kadar kişinin isimlerini vermeyi kabul etmedi. Bir araştırmacı kendisinin sorularını yanıtlayanların kimliğini gizli tutmalıdır. Bu sadece bir bilimsel etik sorunudur. Akademik özgürlük olmadan, araştırmacıların özgürlüğü olmadan, üniversite de olmaz. Fransa Yüksek Öğretim Elemanları Sendikası (SNESUP-FSU) bu nedenle 31 Mart günü İstanbul'da olmak istedi." ifadelerine yer verildi.
Michel Maric İstanbul'a seyahat etmeden bir gün önce, Paris'teki bir toplantıda Selek ile beraber olduklarını aktardı.
"Yine herkese moral veren, etrafa pozitif enerji yayan kişi oydu," diye anlattı.
Maric, Selek'in başına gelenleri yakından biliyor. "Genç bir akademisyen olarak, bir araştırma için söyleşi yaptığı 66 kişinin isimlerini vermedi," diyor.
Bilimin ya da akademinin doğrudan politika yapmadığını ama siyasi olarak hassas olan konuları doğal olarak ele aldığını vurguluyor. Akademinin iktidar mücadelesi anlamındaki politikayla ilgilenmediğinin ama toplumsal sorunları ele almak anlamında ilgilendiğinin altını çiziyor.
Dünyanın her yerinde sosyologlar dezavantajlı grupları, baskı gören grupları çalışır. Selek'in de genç bir akademisyen olarak yaptığı da buydu, diyor Maric. Görüştüğü kişilerin isimlerini vermemek ise akademik etiğin bir parçası olan bir şey ve onlar için çok kıymetli.
Fransa'da, bir araştırmacının, bir sosyoloğun, konuştuğu kişilerin isimlerini vermediği için baskı gördüğü benzer bir olayı hatırlayamıyor; ama Fransa'da da akademik özgürlüklerle ilgili sorunlar var. Bütçe kesintileri yapılıyor, siyasi olarak hassas olan konulardaki projeler fon bulamayabiliyor veya yıllarca geciktirilebiliyor. Dünyanın her yerinde akademik özgürlükleri savunmaları gerektiğine inanıyorlar.
Sadece Michel Maric değil, Fransa'dan birçok akademisyen bugün Pınar Selek'in beşinci kez açılmış olan davasının duruşmasını izlemeye İstanbul'a geldi. "Pınar için, üniversite için" buradalar. (PE)