Öğretim üyelerinin üç aydır süren grevi, bloke edilen üniversiteler, yapılan sayısız eylemlere rağmen, üniversitelerin yönetim yapısına dair değişiklik öngören yasa, bahar tatiline denk gelen 22 Nisan'da onaylandı.
Hükümetin tatmin edici olmaktan uzak birkaç tavizi, bir yandan itirazları şiddetlendirirken, dönem sonu yaklaşması notların onaylanması konusunda öğrencilerin ve ailelerinin kaygılarını gittikçe artırdı; asıl kaygılar henüz dağılmamışken: üniversiteler arası rekabet, kamu kaynaklarının azaltılması, öğretim üyeleri ve araştırmacıların değerlendirilmesi ve derecelendirilmesinde öngörülen değişiklikler, CNRS (Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) gibi kamusal araştırma merkezlerinin geleceğini tehdit eden uygulamalar.
2010-2011 yılına dair öngörülen işten çıkarmaların iki yıllığına ertelenmesi ve öğretim üyelerine mesai saatlerinin organizasyonu ve kombinasyonu konusunda tanınan göreceli serbestlik dışında hükümet söz konusu yasada (LRU) ulusal eğitim sendikaları ve üniversite-araştırma topluluklarının temel taleplerini karşılayacak değişikler yapmadı.
Üniversitelerin özerkliği rekabeti gerektiriyor mu?
2007 yazında oylanan ve hala uygulanma aşamasında olan Üniversitelerin Özerkliğine Dair Yasa (LRU), üniversite yönetimlerine, öncesinde Yüksek Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilen bütçeleri konusunda tam bir özerklik tanıyor; ücret politikaları, sözleşmeli çalışma koşulları, vs. ve üniversitelere finansman ihtiyacı halinde taşınmaz mülklerini satmanın ve kamu kaynaklarını kısmanın yolunu açıyor.
Yasaya karşı çıkanlar, üniversitelerin özelleşmesi, diplomaların tartışmalı hale gelmesi ve rekabet koşullarının desteklenmesi olarak yorumladıkları durumun, üniversite başkanlarının yetkilerinin de artırılmasıyla olası keyfi uygulamalara yol açmasından kaygılılar.
Öğretim üyeleri ve araştırmacıların statüleri
Başta Ulusal Yüksek Eğitimciler Sendikası (Snesup), öngörülen düzenlemeyi öğretim üyelerinin kariyer yönetimlerinin üniversite başkanlarına devredilmesi bakımından eleştiriyor ve yasayı araştırma ve öğretim özgürlüğüne müdahale olarak görüyor.
Birçok kez tekrar yazılan madde, şimdiki haliyle öğretim üyelerinin yıllık resmi çalışma saatlerine dokunmuyor, fakat üniversite başkanlarına bu saatler dışındaki zamanı düzenleme yetkisi veriyor ve öğretim üyelerinin dört yılda bir Ulusal Üniversiteler Konseyi'nce (CNU) yapılan değerlendirilmelerini konsey ve üniversite düzeyinde eşit olarak paylaştırıyor.
Resmi saatler dışındaki çalışmaların ücretlendirilmesi talebi ve kariyerlerinde söz sahibi olan üniversite başkanlarının baskısı altında öğretim üyelerinin tartışmalı bağımsızlığı, sendikaların karşılık bulamayan itirazları arasında.
Öğretmen adaylarının formasyonu
LRU yasası aynı zamanda, lisans düzeyinde eğitimini tamamlayan öğretmen adayları için, sınavı kazanmaları halinde, stajyer statüsü ve 1300 euro maaşla kendi bölümlerinde profesyonelleşme şansını ortadan kaldırarak, sınava girme şartını master (bac+5) düzeyine çıkarıyor; böylece ücretli bir yıllık dönemi silmenin yanında beş yıllık dönem sonunda direkt 'öğretmen' unvanı alacak öğrenciler için profesyonelleşme sürecini tartışmalı hale getiriyor.
Başbakan François Fillon, düzenlemenin son haliyle 'üniversitelerin beklentilerine mükemmel derecede cevap verdiğini' iddia ederken, blokajın hala devam ettiği yaklaşık 15 üniversitenin ve yasa karşıtlarının tatil dönüşü tepkilerinin ne olacağı, özellikle üç aya yakın yorucu grev dönemi sonrası, yeni bir eylem günü organizasyonu ötesinde, yeterince berrak değil.(CU/EÜ)