Jordan, Claire, Kemal, Milene ve Delphine hayallerini, korkularını, kaygılarını, çaresizliklerini paylaşıyorlar.
Jordan: İşi iş aramak
Jordan, 19 yaşında. Fransa'nın kuzeyinde, Armentieres'de yaşıyor. İşsiz. Tamirci, doğramacı ya da duvarcı olarak iş arıyor.
Orta okuldan sonra, Belçika'daki bir teknik lisede doğramacılık eğitimi aldı. BEP'in (Brevet d'enseignement professionnel - Mesleki eğitim diploması) son yılını iki kez okuduktan sonra vazgeçti.
"Okul hoşuma gitmiyordu, artık yapamıyordum, okuldan ayrılmaya karar verdim."
Okuldan ayrıldıktan sonra, hemen askerliğini yapmak üzere Besançon'a gitti.
Askerden döndüğünden beri ise, "durum çok zor." Jordan şöyle diyor:
"Sabahları yapacak tek şeyim, geçici işçi bulma acentelerini tekrar tekrar arayıp, bana, 'hayır, elimizde hiç iş yok,' demelerini dinlemek. Öğleden sonraları ise, evde kalıyorum ve hiçbir şey yapmıyorum."
Jordan sıkıntılı, ama yenilgiyi kabullenmiyor: "Eğer iş istiyorsanız arayacaksınız ve sonunda bulacaksınız."
Sağ zenginler için
Neyse ki, çocukluktan beri tutkusu olan "rugby" oyunu var. Tüm arkadaşları ile rugby oynarken tanışmış. Ancak, "önceliğim bir iş bulmak. Arkadaşlarım bundan sonra geliyor," diyor.
Aşk ve aile kurmak için de aynı şey geçerli. Bu arada, annesi ile yaşıyor ve bu onu pek de rahatsız etmiyor. Jordan sol partilere oy veriyor.
"Çünkü arkadaşlarımın babaları solcu. Bana birçok şey öğrettiler. Özellikle de, sağın zenginler için, parası olanlar için olduğunu. Sol ise çok az geliri olanlar için."
Jordan güncel gelişmeleri öğrenmek için de, La Voix du Nord (1) okuyor ve televizyonda haber programlarını izliyor. "Zorluk ve sorun çıkaran kişiler haricinde" ırkçı değil.
"Önceki kuşak daha ırkçıydı"
"Dürüst, eğitimli ve yasal olarak bu ülkede olanların bir Fransız gibi yaşama hakları var," diyor. "Göçmenlerin, nasıl olup da, bazen Fransızlardan daha çabuk iş bulabildiğini" anlayamıyor.
Ancak, kamyon şoförü olmak için görüşme yapmaya başvuran ancak başvurusu reddedilen arkadaşı Abdel'in arkasında duruyor. Jordan'a göre, "önceki kuşak daha ırkçıydı." Bunun sebebini bilmiyor.
Jordan, dünyanın geleceği ile ilgili oldukça karamsar. Yine de anne-babalarımızdan daha iyi bir hayat yaşadığımızı düşünüyor.
Onun için, genç olmak, "eğlenmek ve çalışmak," demek. "Çünkü çalışmadan hiçbir şey elde edemezsiniz. Paranız olmaz, hiçbir şeyiniz olmaz".
Claire: "Herkes için eğitim"
23 yaşındaki Claire, geçtiğimiz Eylül ayından beri, Paris'teki bir lisede biyoloji öğretmeni olarak çalışıyor. Hep bu işi yapmak istemişti, çünkü "genç insanlarla birarada olmayı çok seviyor".
Claire, üniversitenin ilk iki yılını, kendi şehri olan Toulouse'da tamamladı. Sonra aşık olduğu kişinin arkasından, Orsay'a gitti. Ancak, birçok ortak planlar yapmış olan nişanlı çift, bir süre sonra ayrıldı.
Olumlu bir ayrılık; "şu anki hayatımı tercih ediyorum," diyor Claire. "Aksi halde, evli ve çocuklu olacaktım".
Artık evlenmek istemiyor, "iki kişiyi hayat boyu birbirine bağlayacak tek şeyin bir çocuk olduğunu" düşünüyor. Otuzlu yaşlarına kadar bekleyecek. Cinsellik onun için "hayati."
İzcilikle gelen dayanışma
Haklarını elde etmiş bir kadın olduğunu söylüyor. Belki de, annesi ile bu konuda "her zaman serbestçe konuşabildiğinden" dolayı. Çok dindar, Katolik bir aileden gelen Claire, uzun süre izcilik de yapmış: "izcilik bana dayanışmayı öğretti."
Üniversitede geçirdiği birkaç sarhoş gece, eğitimine mani olmamış. "Üniversitede alkol almamak çok zor. Bu sosyal hayatın bir parçası," diyor.
Üniversitedeyken "zamanını hiç boşa harcamamış.", "çok kaliteli bir eğitim aldım. Bu da benim agreg'i (2) geçmemi sağladı," diyor.
Claire "ülke siyaseti üzerine düşünmeye de" üniversitede başladı. Çok politize bir yer olan Toulouse Üniversitesi'nde, özellikle eşit fırsat tanıma yasası için "bir dizi grevlere" katılmış.
Belirleyici an: "2. tur için Le Pen".(3)
"Okul için para ödemek korkunç!"
Claire, Orsay'da, yasadışı bir göçmenin sınır dışı edilmesini protesto ederek onu serbest bıraktırdıklarını hatırlıyor: "Bu, inandığım değerleri savunmak ile ilgili bir şeydi: herkes için eğitim, kişisel haklara saygı."
İlk maaşını aldığı günden beridir, UNICEF ve Uluslar arası Af Örgütü'ne bağış yapıyor.
Bir sendikaya üye "çünkü sendikalar iş değiştirmeleri destekliyor."
Claire'nin sendika üyesi olmasının bir başka nedeni de, "yok olmak üzere olan devlet okullarını savunmak. İnsanların okula gitmek için para ödemeleri korkunç," diyor.
Kemal: Toplumsal ilerlemeye inanmak
Kemal, 26 yaşında. Defense bölgesinde (Paris'in batı tarafındaki varoşlar) Total'de mühendis olarak çalışıyor. Aslen, Nogent-sur-Oise'den, ve erkek kardeşi ile Chantilly'de yaşıyor.
Orta okul sonrası bir hazırlık okulunda okumuş olan Kemal, Sanat ve Zanaatkarlık için Ulusal Konservatuar'a geçmiş ve daha sonra, IFP Okulu'nda (Institut Français du Pétrole - Fransız Petrol Enstitüsü'nde) mühendislik üzerine uzmanlaşmaya karar vermiş.
Kemal'ın babası işçi, annesi ise işsizdi. Başarısını, "profesyonel proje"sine ve "yeterli eğitime" borçlu.
"Annem ve babam, okulun ne kadar önemli olduğunu anlamamızı sağladı. Burada okul bedava. Sanırım okulu ödemek zorunda olsaydık, bitiremezdik."
Kemal, ileride evlenip bir aile kurmak istiyor. Ama o zamana kadar, kendisini işine ve arkadaşlarına adamış durumda. Bu, kuşaklar arası farklardan kaynaklanıyor:
"Geçmişte, insanlar önce bir iş bulup ardından da evlenip aile kuruyorlardı. Ama anne ve babam beni anlamaya başladılar."
Üç ağabeyi yolu açmıştı. Kemal için genç olmak "istekli ve dinamik olmak" demek. Azimli bir şekilde iyimser.
Eğitime (iş ihtiyaçlarına adapte edilmesi gereken), toplumsal ilerlemeye ve cumhuriyete inanıyor.
"Ne zaman başarılı bir entegrasyon görsek, bunun nedeninin her zaman akademik başarı olduğuna şahit oluyoruz."
Milene: Bir çocuk yetiştirmek!
Milene 25 yaşında. Gençlerin yasal korunması ile ilgili bir kurumda staj yapıyor ve özel eğitim öğretmeni olmak istiyor. Bunu gönüllü olarak çalışırken fark etmiş.
Tiyatro eğitimi aldı, ama hayatını ve kariyerini feda etmeye hazır değildi. Hiçbir şeyden pişmanlık duymuyor.
"Üniversitede beş yıl geçirmeseydim, özel eğitim öğretmenliği sınavını asla geçemezdim. Kişiliğimi oluşturmama yardımcı oldu."
Milene, değerleriyle daha uyumlu olduğu için devlete ait bir IUT (Institut technologique universitaire - Teknolojik Üniversite Enstitüsü) seçmiş.
Jule adında, bir buçuk yaşında bir oğlu var: "Henüz çok genç bir yaştayken, bir çocuk yetiştiriyoruz ve genç olmamızdan dolayı ideallerimiz hala çok canlı."
Evlenmeye çok hızlı karar vermişler, arkadaş arasında da kutlamışlar. Ancak, Milene, "çok karamsar" olduğunu söylüyor. Örneğin "oy verme gücü" olduğuna "kesinlikle inanmıyor."
Kendisini, belli bir siyasi partiye adayabilmeyi çok isterdi: "Sigara ve bira eşliğinde tartışmaktan, ama fikirlerimize uyan bir siyasi parti bulamamaktan bıktık," diyor.
Küreselleşmeden "korkuyor." Küreselleşmeyi, "çok büyük" buluyor.
İnternet için de aynı şey geçerli: "Benim olaylara bakış açımdan çok farklı geliyor. Ben, her şeye basit ve samimi bir şekilde bakıyorum."
Diğerleri gibi o da, geçmişte çok fazla alkol alıyordu.
"Sanırım gelecek ile ilgili, para ile ilgili, başarı ile ilgili, hayatta başarılı olmak, aile hayatımız ve profesyonel hayatımız ile ilgili öyle stresliyiz ki... Kendi kendimizi çok fazla baskı altında bırakıyoruz. Ve üzerimizde çok fazla baskı var."
Delphine: Başarı, çocuk ve sevilmek
Delphine, 26 yaşında, evli ve beş aylık hamile. Bir bankada danışman olarak çalışıyor. Hayatta her şeyi sırasıyla yapmış: bankacılık diploması, iş bulma, yerleşme, evlilik, ev ve çocuk.
"Aldığımız eğitim nedeniyle böyleyiz," diyor. Ama, tercihi farklı olanlar onu rahatsız etmiyor: "Herkesin kendi özel hayatı var," diyor.
Delphine, "Üniversiteye gidecek kadar bağımsız" değildi. Diploma, "hemen iş hayatına entegre olmanızı sağlıyor".
Kilisede evlendi, çünkü bunun "daha güzel olduğunu" düşünüyor. Bebekle ilgili ise, "hazır hissetmek için zamana ihtiyacımız vardı," diyor.
"Düşünmeden çocuk yapacak insanlar değiliz. 'Aile' benim önceliğim: İş hayatı, benim için önemli olsa da, her zaman özel hayatımı her şeyin üzerinde tutacağım."
Dünyadaki problemler onun "uykularını kaçırmıyor." Televizyonda haber izlemiyor, çünkü "haberlerin çoğu zaman depresif olduğunu" düşünüyor. Ama her gün televizyon izliyor.
"Kişiye ve siyasi programına göre" oy veriyor. Geçtiğimiz seçimlerde "sırf Ségolène'e oy vermemek için N. Sarkozy'e oy" vermiş.
"Neler olup bittiğinden haberdar oluyorum, ama televizyondaki tartışma programlarını izlemiyorum. Irkçı değilim. Hem kötü hem de iyi Fransızlar var."
Bir basketbol kulübüne üye. Geçmişte basketbol oyunculuğu, hakemliği ve koçluğu yapmış. Şu anda kulübün başkanı.
"Basketbol benim tutkum. Loïc ile de bu kulüpte tanıştım."
Delphine, tüm arkadaşları ile de burada tanışmış. Onlar gibi, Delphine de, yaşadığı şehrin dışına hiç çıkmamış: "Çünkü, burada kendimi iyi hissediyorum. Köklerim burada."
İyimser birisi, ama çevresinde "geleceğinden endişe duyan birçok insan var." Kendisini genç hissediyor ve "çocuğun insanı 10 yaş yaşlandırdığını" düşünmüyor: "Sadece insana daha fazla sorumluluk veriyor, ki bu farklı bir şey."
1) Kuzey Fransa'da günlük bölgesel bir gazete.
2) Öğretmen seçmek için yapılan Fransız yüksek seviye rekabetçi bir sınav.
3) Le Pen Fransa'da muhafazakar, aşırı sağ bir siyasetçi.(MB)
* Fransızcadan İngilizceye Elizabeth Grech, İngilizceden Türkçeye Esra Aygın çevirdi.