Dünyanın en büyük kitap fuarı olarak kabul edilen Frankfurt Kitap Fuarı 15-19 Ekim tarihlerinde düzenlenecek. Fuarın bu yılki onur konuğu Türkiye. Bu nedenle de Mart ayından beri Almanya’nın birçok kentinde. çeşitli etkinlikler, organizasyonlar düzenleniyor...
Türkiye edebiyatını Alman kültür çevresine tanıtmak amacıyla düzenlenen bu etkinlikler sadece edebiyatla sınırlı kalmıyor. “Bütün Renkleriyle Türkiye” başlığı altında düzenlenen 265 farklı etkinlik arasında, sergiler, konserler ve bale gösterisi de var.
Fuar öncesi Türk edebiyatçıları arasında Kültür Bakanlığı’nın fuara müdahaleleri olduğu yönünde tartışmalar yaşandı, kimi yazarlar organizasyondan çekildi. Tüm bu tartışmalar, Frankfurt Kitap Fuarı ve Türkiye’nin bu yılki konukluğuyla ilgili FKF Türkiye Ulusal Yürütme Komitesi Eş Başkanı, Metis Yayınları Yayın Yönetmeni Müge Gürsoy Sökmen’le konuştuk.
Frankfurt Kitap Fuarının bu yılki onur konuğu Türkiye. Bunun Türkiye edebiyatı ve yayıncılığı açısından önemi nedir?
Bu sene Türkiye`nin konuk ülke olması, çeşitli etkinliklerle ilginin kültürümüze çekilmesi ve fuarda 100 yayıncının küçük birer standla, diğer yayıncıların da büyük bir ortak standla yer alması, tanıtım şansımızı arttıracak diye düşünüyorum. Belli başlı yayıncı örgütlerinin ortak çabasıyla Türkiye`den yapıtları tanıtan web sitesi, interaktif katalog gibi çalışmalar yapılıyor, fuara gidecek yayıncılar bu kez hak almak için değil hak satmak için girişimlerde bulunuyor, yazarlarını yabancı dillerde katalog ve yayınlarla tanıtmak üzere hazırlanıyorlar. Şimdiden pek çok yapıta çeviri için teklif geliyor, edebiyatımız tek tük örnekle tanıtılan bir iş olmaktan çıkma eğiliminde. FKF, ülkemizin dış basında, uluslararası yayın dünyasında pek de yansımayan renklerinin, zenginliklerinin kendi adına söz alabileceği bir platform. Ülkemizdeki edebiyat ve düşünce üretiminin küresel dolaşıma katılması, sözünü küresel ölçekte söyleyebilmesi bana çok önemli geliyor. Türkiye’de çeviriler sayesinde başka ülkelerin yapıtlarını iyi takip ettiğimiz için, buradan söylenecek ne çok sözün nasıl devreye girmemiş olduğunu da görüyoruz. Fuara gidecek yayıncı, kitap ve katalogların ötesinde okuma, panel ve tartışmaların da ilgi çekeceğini, bu dolaşımı kolaylaştıracağını düşünüyorum.
Yirmi yılı aşkın bir süredir kendi yazarlarının yurtdışı tanıtımı için uğraşan biri olarak, hangi önyargıların, kotaların, kısıtlamaların söz konusu olduğunu iyi biliyorum. Elbette tek bir fuar etkinliğiyle bunların hepsi aşılamaz, ama yüzlerce değişik yapıtın atacağı tohumların da bir etkisi olacağı kanısındayım.
Programa baktığımızda sadece edebiyat değil sanatın tüm alanında organizasyonlar yapıldığını ve bunların uzun bir döneme yayıldığını görüyoruz. Bugüne kadar yapılan etkinliklerde nasıl tepkiler aldınız?
Şimdiye kadar yapılan okuma etkinlikleri çok dolu geçti ve yazarlarımız girdikleri etkileşimden çok memnun döndüler. Türkiye’den Almanya’ya yerleşmiş kişiler de programdan memnuniyetlerini belirtiyorlar. Mart ayında Leipzig Kitap Fuarında başladı etkinlikler, şu anda edebiyat sempozyumları, okumalar ve sergilerle sürüyor. İlk kez bir Konuk Ülke’nin yazarları Almanya’daki okullarda okuma yapma izni aldı, ve gerek yazarlarımız gerek etkinlik katılımcıları açısından sevindirici sonuçlar alındı.
“Bütün renkleriyle Türkiye” bütün yönleriyle gerçekten bu fuar aracılığıyla tanıtılabiliyor mu?
Konuk Ülke Türkiye programını hazırlayan ulusal komite, ağırlıkla, yayıncı kuruluşlarının ve yazar örgütlerinin temsilcilerinden oluşuyor. Türkiye Yayıncılar Birliği’nin çağrısı ile bir araya gelen ülkenin belli başlı yazar ve yayıncı örgütleri, fuar konsepti olarak “Bütün Renkleriyle Türkiye”yi seçti ve programa özerk olarak karar verdiler. Turkiye PEN Yazarlar Derneği, Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Yazarlar Birliği, BESAM, EDİSAM ve İLESAM Yazarlar Komitesi’ni oluşturdu, davet edilecek yazarları ortak kararla onlar saptadı. Yayıncılıkla ilgili konularda Türkiye Yayıncılar Birliği, Basın Yayın Birliği, Çocuk ve İlkgençlik Kültürü ve Edebiyatı Araştırmacıları Derneği (ÇİKEDAD), Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) konularıyla ilgili kararları verdi. Dolayısıyla elden geldiğince bütün renklerin temsil edileceği bir program hazırlanmaya çalışıldı.
Fuar süresince birçok tartışma yaşandı, bazı yazarlar ve sanatçılar fuardan çekildiklerini açıkladılar. Kültür Bakanlığı’nın müdahaleleri olduğu söylendi. Bu tartışmalar konusunda ne düşünüyorsunuz?
Daha önce basın açıklamamızda da söylediğimiz gibi, FKF hükümetler ya da devletlerarası bir etkinlik değil, yayıncı etkinliğidir. Kamu fonlarının kullanılması bir hak olarak görülmelidir. Ama açıkladığım gibi program oluşumu sırasında, çağrılacak yazarlar konusunda yazar ve yayıncı örgütleri tamamen özerk çalıştı, bakanlıktan herhangi bir müdahale olmadı. Komite’nin temel hassasiyeti, Frankfurt Kitap Fuarı’nın bir yayıncılık platformu olduğunu unutmamak, Türkiye’nin konuk ülke olması fırsatını, asla bir diplomatik-turistik-folklorik tanıtım ve güzelleme vesilesi olarak görmemek; tersine, Türkiye’nin yayıncılık deneyimini, edebiyat ve düşünce birikimini bütün yelpazesiyle görünür kılarak değerlendirmek yönünde oldu. (SÇ/NZ)