4. Uluslararası Diyarbakır Fotoğraf Günleri kapsamında yapılan panelde fotoğrafta hakikat, haber fotoğraflarında güven ve sanatta fotoğraf kullanımı tartışıldı.
Özcan Yurdalan’ın moderatörlüğünde yürütülen panel Sümerpark Amed Sanat Galerisi’nde yapıldı. Gazeteciler Refik Tekin ve Beritan Canözen, fotoğraf sanatçıları Özcan Yurdalan ve Kerem Yücel ile Atlas Dergisi Editörü Sinan Çakmak konuşmacılardı.
Hakikati sorgulamak
Refik Tekin son zamanlarda bölgede yaşanan çatışmalara tanıklık ettiklerini anımsatarak, Suriçinde mizansen olarak çekilen fotoğrafların bir şeyi değiştirmediğini, Silopi’deki Taybet İnan'ın sokak ortasında bekletilen cesedinin fotoğrafının ise hakikat olduğunu söyledi.
Fotoğrafla uğraşanların yaşama dokunması gerektiğini söyleyen Tekin, “Olabildiğince yakınlaşmak gerek. Bizler hakikati belgelemek için ne kadar çaba sarf ettik? Maalesef çekingen, zayıf ve korkağız. Sur’da çatışma devam ederken var olan sistem tarafından iliştirilmiş fotoğrafçılar dışında kimseyi göremedik. Yasağın ardından oralara gidip fotoğraf çekiliyor. Valiliğin zırhlı araçlarıyla gidip istenilen fotoğrafı çekmek hakikati belgelemek değildir” diye konuştu.
Hakikati sorgulamaya örnek olarak; Kobanê’de fotoğrafçılar tarafından yönlendirilerek mizansen biçimde taarruza hazır asker pozu verdirildiğini gösteren fotoğrafı paylaşan Tekin, ertesi gün gazete manşetlerinde elleri tetikte askerlerin başka bir algı yarattığını söyledi.
Tekin, “Fotoğraf gerçeğin bir parçasıdır, herkes gördüğü gibi okur. Oysa öyle bir dönemdeyiz ki bütün inandırıcılığı ve gerçeği öldüren de fotoğrafçılar olabiliyor” diye konuştu.
Haberde güven
Beritan Canözen de, haber fotoğrafçılığında bazen bir kare uzun uzun yazılacak bir haberden daha çok şey anlattığını belirterek photoshop yoluyla fazlasıyla fotoğraf hilesi yapıldığını hatırlattı.
“Örneğin bir mitingde istediğiniz kadar kalabalık görüntü verebiliyorsunuz. Oysaki anı doğru anlatmak gerekir. Olayın ve olgunun fotoğrafta yer alması önemlidir.”
Ayrıca haberde güvenin çok önemli olduğunun da altını çizen Canözen, yalan üzerinden veya propaganda için fotoğraf çekilmemesi gerektiğini ifade etti.
Fotoğrafçının varlığı
Özcan Yurdalan da fotoğraf etiği üzerinden olayı irdeleyerek, “Haber fotoğrafçılığı ince bir iştir. Senin oradaki varlığın durumu değiştiriyorsa çekmeyeceksin. Hatta etik kurallara göre bu duruma direnecek, itiraz edeceksin. İzin vermediğin halde durum değişmiyorsa ortamdan uzaklaşacaksın” diye konuştu.
Yurdalan fotoğrafın orijinalinin korunması gerektiğini, haber fotoğrafçısının temsiliyetini adil bir biçimde yapmasının elzem olduğunu ifade etti.
Mültecilerin hikayesi
Kerem Yücel ise Suriyeli mültecileri belgelediği “Misafir” adlı çalışmasının sunumunu yaptı. Çektiği her bir karenin hikayesini anlatan Yücel, bu hikayelerin kendi yaşamına kattığı deneyimleri anlattı.
Editör-fotoğrafçı ilişkisi
Sinan Çakmak da “Editör-Fotoğrafçı” ilişkisi üzerine bir sunum yaptı.
Çakmak, eskiden fotoğrafçının 500 kare fotoğrafının içerisinden seçim yaptıklarını bu durumun ne kendilerini ne de fotoğrafçıları tatmin etmediğini söyleyerek, “Şimdi daha minimalize ederek hikayeyi anlatan az sayıda kareyle gelmelerini istiyoruz. Bu durumda seçim yapmak iki tarafı da rahatlatıyor” dedi. (BD/BK)