Sezer şimdi 18 yaşında ve artık o yoksul ve çalışan çocuklara fotoğraf öğretiyor.
Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği'nin (SKYGD) yürüttüğü Yüz Yüze projesi kapsamında çocuklarla birlikte hazırladıkları sergi geçtiğimiz hafta sonu yapılan Çocuk Şenliği 'nde açıldı.
Çocukların fotoğrafları sınırları aştı
Marmara Depremi sonrasında bölgeye giden Dayanışma Gönüllüleri'nin Bekirpaşa çadır kentinde çocuklarla başlattığı fotoğraf çalışması Türkiye'de ve dünyada karşılık buldu.
İlk atölyenin ardından çocukların fotoğraflarından oluşan bir albüm yayınlandı. Çalışma, 5. Uluslararası Sanat Sempozyumu'nda tebliğlerle tartışıldı; Münih Üniversitesi Pedagoji öğrencileri üzerine tez yazdı.
Çocukların fotoğraflarından oluşturulan sergi Türkiye'yi dolaştıktan sonra Avusturya, Japonya, Hollanda ve Almanya'yı dolaştı.
Bir model olarak "fotoğrafçı çocuklar atölyeleri" yayıldı. Diyarbakır, İzmit, Düzce ve İstanbul'da benzer çalışmalar yapıldı.
Fotoğraf Vakfı, biriken deneyimi 2004'te yayınlanan "Çocuklarla Fotoğraf" el kitabı nda topladı.
Çocukların kendi gözlerinden dünyaları
Depremden sonra Bekirpaşa çadır kentindeki çalışmayı oluşturanlardan bir olan Özcan Yurdalan atölyelerin en önemli özelliğinin "çocuklarla birlikte öğrenme"yi öncelemesi olduğunu söylüyor.
Bir diğer eğitmen Mehmet Kaçmaz yaptıkları çalışmaları "oto-röportaj" diye tanımlıyor:
"Bir bütün olarak okunduğunda çocuk fotoğrafçıların fotoğraf diliyle aktardıkları hikayeler kendi hikayeleriydi. Bir anlamda konunun içinde olan bu hayatın olanak ve olanaksızlıklarını birebir yaşayan çocuklar objektifi kendilerine çevirerek görüntüleri kendi gözlerinden görmemizi sağladılar".
Kaçmaz'a göre fotoğrafçı çocuklar atölyesi "dayatmacı olmayan eşit bir ilişkiyi, cevaplar bulmaktan çok sorular sormayı, ceza ve ödülün yarattığı şartlanmadan olabildiğince kaçınmayı" başarabildiği için yeni bir deneyimdi.
Erhard P. Müller de "Çocuklarla Beraber Öğreniyoruz" başlıklı makalesinde "Yaşı çok genç bile olsa her insan hayata kendine has bir şekilde bakar" diyor.
"Dünyaya ise sahip olduğu bakış açısıyla yaklaşır. İşte bu yaklaşımlar yetişkinlerin çocuklardan öğrendikleridir. Dünyayı yeniden görmeyi öğreniyoruz".
Çocuklar hayatlarını fotoğraflıyor
Çocukların o dönemde çektikleri fotoğrafların çoğunda kendileri gibi çocuklar, depremle yıkılan insanların günlük yaşamlarından kesitler var.
Şu an Kocaeli'de hala sürmekte olan Yüz Yüze projesine ise kentin en yoksul mahallelerinden birinde yaşayan, bir yandan çalışan bir yandan da okuyan çocuklar katılıyor.
Şu ana kadar 41 çocuk atölyeye katılmış; 18'i bitirmiş 26'sı ise hala devam ediyor. Atölyeyi tamamlayanlardan 13 yaşındaki Ekrem Bora öyküsünü kendi ağzından anlatıyor:
"İlk olarak fotoğraf makinesinin kullanımını öğrendik. Daha sonra dört kere fotoğraf çektik. Onları basmayı öğrendik. Bastığımızda çok heyecanlanıyordum. Vapurla Değirmendere'ye gittik. Orada çok güzel fotoğraflar çektik.
Kurs üç ay sürdü. Kurstan sonra fotoğraflara daha detaylı bakıyorum. Ben mahallede portre fotoğrafları çektim. Portre çekmemin sebebi: yetişkinlerin yüzlerindeki kırışıklıklar, çocukların yüzündeki masumiyet; bunlar çok değişikti".
Çocukların kendilerini anlatabilecekleri araçlara sahip olmasının önemini atölyelere katılıp fotoğrafı öğrenen İlknur'un mahalle düğünlerinde fotoğrafçılık yapan babası Hüseyin Bakan anlatıyor:
"Dışarıdan gelenler bizi yanlış anlatıyor. Fotoğraflarımızı çekip altına hırsız olduğumuzu ima eden yazılar koyup basıyorlar".
Hem çalışıp hem fotoğraf çeken çocuklar
Çocuklar haftada iki gün 80. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde kurulan karanlık odada yapılıyor. Öğrendiklerini şimdi başka çocuklara öğreten Cüneyt Sezer, eskisine göre çok daha fazla imkanları olduğunu anlatıyor.
"Eskiden kompakt makinelerimiz vardı, şimdi daha profesyonel bir makinem var. Karanlık oda da her türlü malzememiz tamam. İstanbul'a gittikçe alıyoruz eksilenleri".
Ama atölyeye katılan çocuklar hem çalışmak hem de okumak zorunda.
Proje kapsamında 28 Haziran mahallesinde kurulan Okuma Evi'nin sorumluluğunu üstlenen Sevim Bora, mahallede herkesin kağıt toplayarak geçindiğini, çocukların da büyüklerle beraber çalışmak zorunda kaldığını anlatıyor.
Çadır kentten üniversiteye fotoğraf
Cüneyt, bir yandan da üniversite sınavlarına hazırlandığını anlatıyor. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girip fotoğraf okumak istiyor.
Gönüllülere çok ihtiyaçları olduğunu anlatıyor: "Üniversiteden öğrenciler gelip yardım ediyor ama yeterli değil. İnsanlar bu çalışmalara sahip çıkmalı".
Cüneyt, biraz tedirgin ama yine de yapabileceğinden emin. Dershaneye gitmek için ayrılırken "İleride de projeler yapmak ve fotoğrafçı olmak istiyorum" diyor.(EÜ)