Bursa Kestel'de Atılım Desen Apre Boya Tekstil'de sendikalaştıkları için "Kod-29" uygulanarak işten çıkarılan Türkiye Tekstil, Örme, Giyim ve Deri Sanayii İşçileri Sendikası (TEKSİF) üyesi işçilerin fabrika önünde başlattıkları eylem 19. gününde devam ediyor.
460 kişinin çalıştığı fabrikada işveren ve işveren vekillerinin, çalışma izin belgesi çıkarma bahanesiyle işçilerin e-devlet şifrelerini topladığı, fakat şifrelerin hangi işçilerin sendikalı olup olmadığının tespit edilmesi için kullanıldığı ortaya çıkmış ve ardından da toplu işten çıkarmalar yaşanmıştı.
Kötü çalışma şartları, mobbing, işçi haklarının karşılanmaması gibi nedenlerle sendikalaştıkları için işine son verilen işçilerden Serap Yumuşak, süreçte yaşadıklarını ve hak arama mücadelelerini bianet'e anlattı.
"Çalışmak isteyen çalışır, çalışmak istemeyen kendisi bilir"
İki yıldır ağır koşullarda ve eksik personelle çalıştırıldıklarını ifade eden Yumuşak, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için talepleri ilettiklerinde işveren temsilcilerinin "Çalışmak isteyen çalışır, çalışmak istemeyen kendisi bilir" dediklerini söylüyor.
"22 Nisan 2021 tarihinde Çalışma Bakanlığı'na dilekçelerimizi verdik. Yaptıkları eylemler, psikolojik şiddetler ile birlikte yıpratıldık. İki senedir 80-90 tane makineye 18-19 tane elemanla bize baktırmaya çalışıyorlar. Bizler ne kadar direndiysek gücümüz yetmiyor. Eleman alımı yapmıyorlar. Maaşlarımız yaptığımız işe göre çok az. Bunu söylediğimizde, bize söylenen her seferinde aynı; 'Çalışmak isteyen bizimle çalışır, çalışmak istemeyen de kapı oradadır gidebilir.' Biz de dedik ki, 'Bizim çalışmamızdan memnun değilseniz sizlerin bizi göndermesini istiyoruz.' Ama tazminatımızı ödemek istemiyorlar. Bizlerin o tazminata ihtiyacı var. Bu emeğe saygısızlık. Bizim yıpranma payımızı vermeden bizi göndermeye çalışıyorlar. En sonunda da zaten ustalarımızın ustalıktan alınması, sağlıklı iş ayakkabısının bizlere sunulmaması, iş elbisesi verilmemesi, bunlar bizi artık son raddeye getirmiştir."
TIKLAYIN - 2020'de Kod 29'la 176 bin 662 kişi işinden edildi
TIKLAYIN - İşten çıkarmanın yeni adı: Kod 29
"Sendikadan çıkmazsan işveren işi kapatacak"
Yumuşak, koşullarının düzelmemesi nedeniyle sendikaya üye olduklarını ve arkasından da işveren temsilcisinin izin belgesi çıkarma bahanesiyle e-devlet şifrelerini topladığını ve bunun üzerinden sendikaya üye olanların tespit edilerek toplu işten çıkarmaların yaşandığını belirterek süreci şöyle anlattı:
"Bize, 'İyileştirmeler yapılacak bize bir buçuk ay zaman verin, sendikadan üyeliklerinizi geri çekin, sonra bizler sizi çok güzel konumlara getireceğiz" dendi. Bu yalanın kuyruklusudur. Şimdiye kadar neredeydiler? Bizler 13 Şubat'ta şikayetlerimizi ilettik, 'Bu böyle olmuyor. Bakın bu şekilde devam edemeyiz, üretim yapamayız. Makine kapatalım, üç tane eleman 24 makineye bakamıyor' diye. Dendi ki 'Ben kesinlikle bir tane dahi makine kapatamam. Çalışmak isteyen varsa çalışsın.' Bizler 8 saat boyunca bant yürümek zorunda kalan insanlarız. O makinelerde dolaşmak zorunda olan insanlarız. İnsanların artık takati gücü kalmıyor. Ve sonrasında insanlara baskılar yapılıyor, e-Devlet şifreleri toplanıyor.
İzin belgeleri çıkacak kisvesi altında arkadaşlarımızın e-Devlet şifrelerini aldılar, sendikalı olanları tespit ettiler ve sonrasında da 'Sen sendikadan çıkmazsan işveren işi kapatacak. Bu mahkemeye sunulacak, buraya sendikayı sokmayacağız, ve buradaki iş kapatıldıktan sonra herkes ekmeğinden olacak. Böyle yaparsanız bu fabrika bir daha çalışmayacak. İşverenin parası var, zengin her zaman her yerde haklıdır' dediler. Arkadaşlarımızı zorla istifa ettirdiler. Bizler patronumuzun karşısında değiliz. Bizim şu an verdiğimiz mücadele, öncelikle emeğimizin ve ekmeğimizin bölünmemesi içindir."
TIKLAYIN - İSİG: Kod 29'a yasal düzenleme zorunlu
"Fotoğraf çekmemi işten çıkarma bahanesi yaptılar"
Kendisine işten çıkırılma gerekçesi olarak fabrika içinde fotoğraf çekmesinin gösterildiğini ifade eden Serap Yumuşak, sendikal faaliyetten suçlayamadıkları için fotoğraf çekmesinin "Kod-29" uygulaması için bahane edildiğini düşünüyor.
"Ekru ve beyaz kumaşları fotoğrafladım. Önümüz yaz olduğu için, bir yakınımın düğünü olacak iki veya üç ay sonra. Bu yüzden beyaz ve ekrunun karşılaştırmasını yapmak için çektim. Kendisi 'Bana yardımcı olur musun, kıyaslamasını ona göre yapacağım' dedi. Ve bunun üzerine sanki ben hırsızmışım gibi, işi farklı boyuta dökmeye çalıştılar. Ben gerekçemi sundum, savunmamı yaptım, bana tutanak tutmadan savunma yapmam söylendi. Ben de "Tutanağı görmeden savunma yazmam" dedim. Ben sadece kişisel olarak, bir renk tonu araştırması için çektiğim bir fotoğraftan ötürü kapının önüne konuldum. Aslında konu fotoğraf değil. Sendikal faaliyetten dolayı beni suçlayamıyorlardı. Çünkü zaten çarşaf çarşaf kendi bildirimleri var bunun yasallığına dair. Sendikalaşmak, örgütlenmek yasal bir haktır. Ben inanıyorum ki bu fotoğraf olayı olmasaydı da beni farklı nedenlerden dolayı zaten o kapının önüne koyacaklardı."
Kod 29 nedir? İşten çıkarma yasağına takılmamak için işverenin sıklıkla başvurduğu Kod-29 işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik maaşı gibi haklardan faydalanamaması anlamına geliyor. İş Kanunu'nun 25/2 maddesince "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" olarak tanımlanan Kod-29'la işten çıkarılan kişiler, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik maaşı gibi haklardan faydalanamıyor. İşten çıkarma yasaklarının başladığı Nisan 2020’den beri de Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda işçi bu kod kullanılarak işten çıkarıldı |
"Mücadeleyse mücadele, grevse grev"
"Anayasa'nın 51 ve 52. maddelerince direniş benim yasal hakkımdır" diyen Yumuşak, işlerini ve haklarını alana kadar mücadele etmeye devam edecekleri söylüyor.
"Mücadeleyse mücadele, grevse grev, eylemse eylem; buradayız. Gitmeyi düşünmüyoruz. Ta ki işveren sağduyulu davranıp bizim sesimizi duyana kadar. Önce üretimi gerçekten aktif hale getirelim, bizler bu mücadeleyi içeride üretimden yana kullanalım. Böyle işçi çıkartarak işçinin karşısında olarak olmaz. İşverenin birçok şeyden haberi yok. Bu uygulamayı yapanlar işveren vekilleridir. Bizi bu şekilde mağdur eden, bu şekilde ayaklanmaya sebep olan işveren vekilleridir." (BÖ/KÖ)