Fotoğraf: Ordu Büyükşehir Belediyesi
Kalkınma Atölyesi, koronavirüs salgınının mevsimlik gezici tarım işçileri ve onların çocuklarının fındık hasadına katılımına olası etkilerini ve önlemleri sıraladığı “Fındık dalda kalmaz” adlı çalışmasını yayınladı.
Fındık hasadına işçi götüren 50 tarım aracısı ve fındık üretiminin yüzde 80’inini gerçekleştiren Düzce, Giresun, Ordu, Sakarya ve Samsun’da 50 bahçe sahibiyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan çalışma, Ağustos ayında yapılacak hasat öncesinde tarım işçilerinin ve çocuklarının kalabilecekleri riskleri ortaya koyuyor ve risklerin en aza indirilebilmesi için öneriler sunuyor.
Çiftçi Kayıt Sistemi’nin 2019 verilerine göre Türkiye’de 39 ilde ve yaklaşık 734 bin hektarlık alanda fındık yetiştiriciliği yapılıyor ve yaklaşık 500 bin fındık üreticisi bulunuyor. Hasata katılan işçi sayısına ilişkin bir istatistik ise bulunmuyor.
“Pandemi çiftçileri ve işçileri zor durumda bıraktı”
Çalışmada tarım işçilerinin gıda tedarik zincirinin neredeyse ilk halkası olduğu belirtilerek şu yoruma yer verildi:
“Tarım işçileri, Covid-19’un yol açtığı durumdan ve akabinde alınan önlemlerden yoğun olarak etkilenmiştir. Emek ve ürünlerin serbest dolaşımını etkileyen tedbirler, sosyal mesafe uygulamaları, ‘evde kal’ çağrıları ya da kimi ülkelerde zorunlu tutulan karantina süreçleri işyerlerini ve işleri ‘toprak’ olan çiftçileri ve işçileri zor durumda bırakmıştır. Buna eşlik eden küresel arz ve talep ilişkisinde yaşanan kesintiler de tarım-gıda sektöründe yaşanan ekonomik krizi derinleştirmiştir.”
“Yol parası çok pahalı, çoğu işçi gidemez”
Görüşme yapılan tarım aracılarının yüzde 62’si bu yıl fındık hasadına katılacağını belirtirken, bu soruya kesin olarak olumsuz cevap veren tarım aracısı sayısı 3 oldu.
Tarım aracıları bunun nedenini olarak koronavirüs salgınını gösterdi ve endişeli olduklarını dile getirdi. Bazı tarım aracıları ise salgına karşı alınan tedbirlerden dolayı artan ulaşım masraflarına işaret etti:
“Yolcu sınırlamasından dolayı henüz belli değil, bir de virüs filan, 2000 TL’ye gidiyoruz, gidiş-dönüş 4000 TL olacak. Her yıl 16-17 işçi ile gidiyorduk, şimdi yolcu sayısı 7-8’e düştü. Yol parasında bir çözüm bulamazsak ne yapacağız bilmiyoruz. Bahçe sahipleri yol parasını vermezlerse biraz zor, bu sene fındık toplamaya muhtemelen gitmem.”
“Yol parası çok pahalı, çoğu işçi gidemez. Zonguldak tehlikeli, çoğu gitmek de istemez. O zamana kadar virüs azalırsa bilemeyiz. Yol parasını devlet karşılarsa, konaklama için konteyner verilirse iyi olur. Daracık alanda çok çadır1 var ve çadırlar birbirine çok yakın, aralarında hiç mesafe yok, işveren bir şey yapamaz, devlet yapmalı.”
1200 çocuk gidecek
Çalışmaya göre bu sene fındık hasadına katılmayı düşünen tarım aracılarından yalnızca 4’ü yasaklara işaret ederek kafilesinde 18 yaş altında işçi olmayacağını söyledi ve hesaplamaya göre fındık hasadına katılmak üzere yaş ortalaması 14,6 olan yaklaşık 1200 18 yaş altı çocukla bu yıl görüşülen aracılarla hazırlanıyor.
Bu konuyla ilgili tarım aracılarının bir kısmı şunları söylüyor:
“Şimdi evi kapatıp yola düşüyorsun, bu çocuklara bakacak kimse yok. Mecbur senle geliyor. Oraya vardığında da onlara bakacak kimse yok. 12-13 yaşında bahçeye giderler. Çalışmasa bile gider.”
“İşçilerin hepsi 16-20 yaş arası. Yüzde 60’ı 18’den küçüktür.
“Çalışanların hepsi 14-22 yaş aralığında, yarısı 18’den küçüktür.”
“15 yaşın altı çocuktur. Yazıktır, günahtır, ama 15 yaş ve üzeri çalışır. Çalışmayıp ne yapacak?”
“Bahçelerde 14 yaşındaki işçiyi çalıştırmak yasak diyorlar. 14 yaşındaki işçi 16 yaşındakinden daha fazla fındık topluyor. Bu durumun düzeltilmesi lazım.”
İşçilerin beklentileri
Çalışmada fındık hasadında işçi ücretlerinin valilikler tarafından belirlendiği ama buna uyulmadığı aktarılıyor. Görüşülen tarım aracılarının yüzde 85’i (40) hasat boyunca fındık bahçe sahiplerinin fındık bahçelerinde bulunan konut, baraka veya müştemilat, altı tarım aracısı geçici çadır yerleşiminde ve 1 tarım aracısı ise konteyner alanında konakladıklarını söylüyor. Bir işçi durumu şu sözlerle özetliyor:
“Her fındık bahçe sahibinin evinin yanında veya altında işçiye verdiği konaklama yerleri vardır. Kimisi iyi, kimisi kötü. Tuvaleti, banyosu var. Mutfak var. Çadırda kalanlar da var, ama biz çadır olan yere işçi vermeyiz. Bir evde 20-25 kişi kalıyor. Üç-dört odası var. Kızlar bir odaya, erkekler bir odaya. Kalabalık kalınıyor. İhtiyaçlar eskiden beri vardı. Şimdi bir de üstüne virüs var. Hepsi bir odada yatıp kalkıyor. Bu konuda yeni bir imkân sağlayamazlar. Kabul edip gideceğiz, ölen ölür kalan sağlar bizimdir diyeceğiz. 28 yıldır gidiyorum, bana bir oda ayarlayamadılar, işçiye nasıl fazla oda verecekler? Çamaşır makinesi lazım. Hâlâ elde yıkıyoruz çamaşırımızı. Banyo problemli. Akan sıcak su yok. İşçiler gelmeden önce aşçılar su ısıtır, en fazla beş işçi banyo yapar.”
İşçilere göre temizlik maddeleri ve kişisel mesafenin korunması konaklama alanında en çok duyulan ihtiyaç. Bunların yanı sıra işçiler banyo, temiz, sürekli ve yeterli içme suyu, tuvalet, gıda desteği, kanalizasyon, kesintisiz elektrik, çevre ilaçlaması ve çöplerin toplanması gibi ihtiyaçlarının olduğunu söylüyor.
Araştırmanın tamamı ve çözüm önerileri için TIKLAYIN
TIKLAYIN - Mevsimlik Göçmen İşçiler Raporu: "Yoksulluk Nöbetinden Yoksulların Rekabetine"
TIKLAYIN - "Mevsimlik Tarım İşçileri İş Bulamazsa Çocuk İşçiler Artacak"
TIKLAYIN - Tarım İşçilerinin Zorlu Göçü Başlıyor: Salgından Nasıl Korunacaklar?
(HA)