Hayatlarını farklı sahte kimliklere dağıtmış, konuşulsa da yazılamayacak işler yapmış, bazen işin sahnesi yerine mutfağında çalışmış ya da başkalarının gölgesinde kalmış ve yine bazı durumlardaysa popüler kültürün uçuculuğuna kurban gitmişlerdir bunlar.
Yakınlarının kaleme aldığı anı kitaplarının satır aralarındaysa, ön isimleriyle anılırlar; kim oldukları, bir türlü çıkmaz ortaya.
Kimdi Lili Massaferro?
Borges ve Trejo gibi edebiyatçılarda dostluk kurmuş bir sinemacı; Hector Murana, Juan Gelman ve pekçok edebiyatçıyı yatağa atmış çapkın bir kadın; oğlu polis tarafından öldürülen bir anne ve darbe sonrasında İspanya'ya sığınan bir gerilla.
Sonra bir gün, bir gazeteci çekip çıkardı onun hayatını, unutulmaya yüz tutmuş nice benzeri arasından.
1930'ların Arjantin'i
Lili Massaferro1926 yılının 23 Kasım'ında, otuzlu yılların karanlığının dışında ve uzağında kalmış bir ülkede, Arjantin'de doğmuştu.
Kendisini bir anda dünyanın en zengin on ülkesi arasında bulan Arjantin, uçsuz bucaksız topraklarının kapılarını açlık ve savaşlardan kaçanların kitlesel göçüne açmış ve Buenos Aires, müziklerin ve diyalektlerin birbirine karıştığı bir liman kenti olmuştu o yıllarda.
Lili'nin çocukluk ve ilk gençlik yılları, kuşağından pek çokları gibi, uzaklardan gelenlerin anlattığı "No Pasaran" ve "Bella Ciao" hikâyelerini dinleyerek geçecekti... Bunlara sonradan, bir de Hiroşima eklendi.
Buenos Aires üniversitesinin felsefe ve edebiyat fakültesinde okuyordu Lili ve ölümüne değin en yakın dostu kalacağı "Piri" lakâplı Susana Lugones'i burada tanıdı.
Piri, 16. yüzyılda Peru altınlarını Avrupa'ya satmak üzere yeni dünyaya gelmiş ve 19. yüzyıldaki kuruluşuyla beraber Arjantin'e yerleşmiş Lugones ailesindendi; dedesi, Arjantin edebiyatının en büyük şairi kabul edilen Leopoldo Lugones, aynı isimli babası ise yine bir şair olmasının yanı sıra, otuzlu yılların başındaki Uriburu hükûmetinin emniyet müdürlerindendi.
Tanıştıklarında, kendisini "şairin torunu, işkencecinin kızı" olarak tanıtmıştı Piri; ilerleyen yıllarda radikal bir yazar olacak ve ülkenin askerî diktatörlük altında yönetildiği 1977 yılı sonunda işkenceyle öldürülecekti.
Devrim, edebiyat, sinema
Lili Massaferro, 1946 yılı Eylül ayında, Peronist Gençlik kurucularından Manuel Belloni ile evlendi ve ertesi yıl Manolo doğdu bu evlilikten. Lugones ile ortak kahramanları "Lady Chatterley"ye ise, ihânet etmedi hiçbir zaman: "Özgür Geceler", Sartre, Marx ve Nietzsche okunan "cinsel devrim" yıllarının olmazsa olmazıydı.
İrlanda kökenli Linch ailesinin sonradan "Che" olacak kendisinden iki yaş genç oğlu Ernesto'nun da uğradığı San Martin caddesindeki "Demokrasi Evi"ndeki etkinliklere devam etmişliği vardı gerçi ya, yakın çevresindekilerin ekseriyetinin sol militanlar olmasına karşın, güncel politikadan ne anlıyor, ne de ona ilgi duyuyordu.
Peron'un bazı sol kesimler de dahil olmak üzere pek çokları tarafından "özgürleştirici devrim" olarak kabul edilen askerî bir müdahale ile devrildiği gün halk hükümetini savunmak üzere "ya özgür, ya ölü; ama asla köle değil" sloganıyla Mayo meydanında toplananlar arasındaki arkadaşları yaralandığında aklı karmakarışık olmuş, anlamlandırmaya çalışıyordu yaşananları.
Edebiyatla ilişkisiyse, daha bir koyuydu. Buenos Aires'in varlık ve şöhretini bugün hâlâ koruyan ünlü kahvesi Tortoni 'de Rafael Alberti'yle tanışmış; çevredeki barlarda Jorge Luis Borges, Pepe Bianco ve Enrique Pezzoni'nin yanı sıra Arjantin düşünce dünyasında iz bırakan "Sur" dergisini çıkaran felsefecilerle dostluklar kurmuş; plastik sanatçılarla "Moderno"ya takılmış ve Julio Cortazar'la eksik olmadığı Jockey Club'de karşılaşmıştı.
Ernesto Sabato'ya ortak dostları vardı, Mario Trejo'nun ise en yakınındaki insanlardandı. Brecht ve Ibsen oyunlarında sahne almaya, İspanya'ya gidip Çiganlar arasında yaşamayı hayal ettiği o yıllarda başladı.
Sinema serüveni ise, bunun biraz sonrasında. Sinemaya Resnais, Truffaut, Godard, Bergman ve Antonioni filmleriyle bağlanmış ve 1957'de Leopoldo Torre Nilsson'un "La Casa del Angel" filminde oynamıştı "Lily Garcel" adıyla.
Küba, Arjantin, cunta ve Avrupa
1959 yılında, Latin Amerika'nın modern çağlardaki ilk uzun saçlı erkeğinin, modern çağların uzun saçlı ilk devlet yöneticisi olması gibi mucizevi bir durum yaşanmıştı Küba'da.
Ernesto'yu, devrimi ve Karayipler'i görme fırsatıydı işte ve günümüzün önemli gazetecisi, Kayıp Anneleri hareketinin kuruluşundan itibaren baş destekçisi Osvaldo Bayer ile, diktatörlük yıllarında bir kopyasını cunta liderlerine, diğerlerini dünyadaki insan hakları örgütlerine göndermek üzere kaleme aldığı açık mektubu teslim ettiği postane çıkışında vurulan gazeteci Rodolfo Walsh kolları sıvamışlardı bile tur hazırlıklarına.
Keyifli, bir o kadar da verimli bir seyahat olacaktı bu: Bayer ve Walsh haber ajansı Prensa Latina'nın temellerini atacak, Rodolfo Livingstone ise Küba için sosyalist mahalleler tasarlayacaktı kısacık bir sürede.
Arjantinliler Küba'dan döndüklerinde, Che'nin fokocu modeli Arjantin'e ithal edilmişti bile çoktan. Bir kısmı devrim yapmak, diğerleri ise İspanya'ya sığınan Juan Peron'un Arjantin'e gelip başa geçmesini sağlamak üzere çabalayan silahlı topluluklar kurulmaya başlanmıştı ülkenin dört bir yöresinde.
Peronist Silahlı Kuvvetler (FAP), Kurtuluş için Silahlı Kuvvetler (FAL), felsefeci Carlos Olmedo'nun başını çektiği Devrimci Silahlı Kuvvetler (FAR), Devrimci Halk Ordusu (ERP) ve Montoneros'un çağıydı açılan.
Lili'nin oğlu Manolo ilerleyen yıllarda bunlardan birine, FAP'ye katılacak ve 1971'de Buenos Aires polisiyle girdiği bir çatışmada vurulacaktı.
Manolo'nun vurulması, yeni bir dönüm noktasıydı Lili'nin hayatında. Kalabalık topluluklara hitaben devlet terörünü anlatan konuşmalar yapmaya, polis şiddetini mahkum eden kampanyalar örgütlemeye başlamıştı.
Ardından, askerî darbenin yaşanacağı güne sayılı zaman kala, Montoneros hareketine katıldı. Videla başkanlığındaki cunta 1976 sonbaharında iktidara el koyduğunda, Lili, gerilla hareketinin üst düzey kadroları arasına girmişti çoktan.
İtalya'ya, ardından İspanya'ya geçti ve karanlık yıllar boyunca Avrupa'daki Arjantin İnsan Hakları Komisyonu (Cadhu) bünyesinde faaliyet gösterdi.
Lili kitapta
Lili Massaferro, 2001 yılında veda etti hayata. Öldüğünde, Arjantin'in Nestor Kirchner öncesindeki kısa süreli devlet başkanı ve şimdinin Mercosur (Güney Amerika Ortak pazarı) daimi temsilcisi Eduardo Luis Duhalde, Pagina12 gazetesinde yayınlanan kısa bir yazı kaleme alacaktı onun anısına.
Lili'yi anlatan, örneği fazla bulunmayan bir yazı. Sonra bir gün, bir gazetecinin, Lili'nin hayatına dair ne varsa derleyip kitaplaştıracağı tuttu.
Santa Fe caddesi üzerindeki Paidos kitabevinin "yeni çıkanlar" reyonunda geçen gün, Uruguay'da yaşayan Arjantinli gazeteci Laura Guissani'nin, "Buscada" (Aranıyor) başlıklı çalışması vardı.(GÇ/EÜ)