Jüri'de Türkiye'den yer alan diğer isimler ise, ünlü fotoğrafçı Ara Güler, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü, Sinema Anabilim Dalı öğretim üyesi Ruken Öztürk ve deneyimli yönetmen Yusuf Kurçenli. Ulusal Jüri'nin bu yılki yabancı üyesi ise, Selanik Film Festivali İkinci Başkanı Dimitri Eipides.
Ulusal Yarışma Jürisi, 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin ikinci haftasında Beyoğlu Sineması'nda izleyiciye sunulacak olan ulusal yarışma filmlerini değerlendirerek aralarından Yılın En İyi Türk Filmi ile Yılın En İyi Yönetmeni'ni seçecek.
Seçilen film ve yönetmene Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından 50'şer milyar TL para ödülü verilecek. Ulusal Yarışma Jürisi'nin seçeceği En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu ise onursal nitelikte birer ödül alacak.
İstanbul Film Festivali'nin sponsorlarından olan ve Türk sinemasına sürekli katkılarıyla tanınan Efes Pilsen de, Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FİPRESCİ) Jürisi tarafından Ulusal Yarışma'ya katılan yapıtlar arasından seçilecek bir filmin yönetmenine, "Onat Kutlar'ın anısına", bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere 30 bin dolarlık bir para ödülü verecek.
Geçtiğimiz yıl, 22. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde Yılın En İyi Türk Filmi olarak Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak"ı; Yılın En İyi Yönetmeni olarak da, "Uzak"taki başarısı nedeniyle Nuri Bilge Ceylan seçilmişti. En İyi Erkek Oyuncu ödülünü "Sır Çocukları" filmindeki rolüyle Fırat Tanış alırken, En İyi Kadın Oyuncu ödülü "Gönderilmemiş Mektuplar"daki rolü nedeniyle Suna Selen layık görülmüştü.
Türk Sineması 2003-2004 / Ulusal Yarışma
Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin bölümlerinden biri de "Ulusal Yarışma". Son bir yıl içinde Türkiye'de üretilen seçkin sinema eserlerinin tanıtımını ve ödüllendirilmesini amaçlayan bu bölüme bu yıl 12 film katılıyor.
Neredesin Firuze?: Ezel Akay'ın yönettiği bu ilk uzun metrajlı kurmaca film, bir şarkıcının yükselişine paralel olarak Unkapanı'ndaki İstanbul Plakçılar Çarşısı'nın içyüzünü anlatan hareketli bir komedi.
İnat Hikâyeleri: Sadece yönetmen Reis Çelik ve oyuncu Tuncel Kurtiz'den oluşan 2 kişilik film ekibinin bölgeye giderek yöre halkıyla beraber, çok olumsuz doğa koşulları altında yaptıkları doğaçlama "İnat Hikâyeleri", belki de türünün ilk örneği.
Bekleme Odası: Zeki Demirkubuz'un Uluslararası Yarışma'da da Türkiye'yi temsil eden filmi, başkalarına göre idealist ve ilkeleri için yaşayan, ama kendisine göre inançsız ve kibirli bir yönetmen olan Ahmet'in hikâyesinin yanısıra, film yapmanın kendisinin de güçlü insanlık durumları, kuşkuları, soruları ve temaları olduğunu anlatıyor.
İnsan Nedir ki?: Reha Erdem, "Kaç Para Kaç"tan sonraki filminde, insanın ne olduğunu soruyor. İstanbul'un, vapur sesleri ve martı çığlıklarıyla yankılanan sokaklarında ve evlerinde, çığlık çığlığa, omuz omuza, sırt sırta, dudak dudağa, el ele, yumruk yumruğa, göz göze, yanak yanağa yaşayan insanları anlatıyor.
Vizontele Tuuba: Türkiye'nin Güneydoğusu'nda, 1980 yılının yaz aylarında, herkesin ve her şeyin uzağındaki, küçük masal şehri Vizontele'de hiç sağcı yok, ama birbirine düşman iki solcu dernek var. Yılmaz Erdoğan, gişe şampiyonu "Vizontele"deki karakterlerin ve yenilerinin maceralarını bu devam filminde sürdürüyor.
Metropol Kâbusu: Ümit Cin Güven, "Sır Çocukları"nın ardından, kapkaç terörüne eleştirel bakışını beyazperdeye yansıtıyor. Metropolün gayrimeşru trafiğinin içindeki, hayatları aslında pamuk ipliğine bağlı beş gencin, beş küçük insanın kesişen yollarının hikâyesi.
Okul: Taylan Biraderler, Yağmur ve Durul Taylan'dan, bir yatılı okulda geçen ve içinde komedi unsurlarının da olduğu bir korku gerilim filmi. Gençler için yapılmış, başrollerinde gençlerin oynadığı bir gençlik filmi. Çocukların içinde kendilerinden bir şeyler bulacakları bir "ilk".
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak: Kısa filmleriyle tanıdığımız Ahmet Uluçay, 1960'lı yıllarda, küçük Tepecik köyünde yaşayan iki çocuğun hikâyesini anlatıyor. Recep ve Mehmet yazları, yakındaki Tavşanlı kasabasında çıraklık yapan iki köylü çocuğu. Tek arzuları, film izlemek, göstermek, çekmek. Tepecik'te doğmuş ve halen orada yaşamakta olan Uluçay'ın ilk uzun metrajlı çalışması otobiyografik.
Bulutları Beklerken: Yeşim Ustaoğlu'nun yeni filmi, insanî duygular olan aşk, suçluluk, korku ve paylaşmayı deşerken, "biz kimiz?" ve "nereye aidiz?" sorularını ortaya atıyor. Bir kadının yıllardır mecburen benimsediği sahte kimliğin altında, ait oldukları yerlerden uzaklaştırılan insanların trajedisi yatıyor.
İnşaat: İstanbul'un gecekondu semtlerinin birindeki inşaatta çalışan iki amelenin, Ali ve Sudi'nin istemeden bulaştıkları bir seri cinayet macerası. Ömer Vargı'nın, "Her Şey Çok Güzel Olacak"tan sonraki ikinci filmi, tek hayalleri kaçak işçi olarak İtalya'ya gitmek olan iki ahbap çavuş ve çevrelerindeki "kötü"ler üzerine kurulu.
Küçük Özgürlük: Almanya'da yaşayan yönetmen Yüksel Yavuz'un ikinci filmi, yerinden yurdundan olma hissi üzerine duygusal bir dram. Ailesinin ölümünden sonra, akrabalarının yardımıyla Almanya'ya gelmiş bir Kürt delikanlısı olan Baran, saklanarak kaçak hayatını sürdürmeye çalışır. Baran, günün birinde Selim adında, doğduğu köyde koruculuk yapmış ve Almanya'ya yeni gelmiş yaşlı bir adamla tanışır ve bir süre sonra her şey çığırından çıkar...
Çamur: Kara mizah ya da ironi kullanmayı sağlayan karakterler ve durumlar yaratmayı seven Derviş Zaim'in filminin kahramanları, halen bölünmüş olan Kıbrıs'ta, geçmişle uzlaşma umuduyla yaşayan dört öğrenci. Festival'e bu yıl ayrıca Kıbrıs üzerine bir belgeselle de katılan yönetmenin bu filminde çamur hem iyiyi, hem kötüyü simgeliyor. (BB/YS)