Ancak insan hakları savunucuları, özel raportörler ile uzmanların, İsrail ve Filistin'de yaptıkları incelemeler sonucu açıkladıkları raporlar, Filistin'deki süren çatışmanın başta kadınlar olmak üzere bölgede yaşayanlar üzerinde uzun sürecek etkilerini görmeyi sağlıyor.
BM İnsan Hakları Komisyonu'nun kadınlara yönelik şiddet, nedenleri ve sonuçları konusunda Özel Raportörü Prof. Dr. Yakın Ertürk'ün, işgal altındaki Filistin topraklarını ziyaretinin ardından, 24 Haziran'da yaptığı açıklama, bölgede acil bir çözümün gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor.
Konuyla ilgili ayrıntılı raporunu BM'nin önümüzdeki yıl yapılacak 61. İnsan Hakları Oturumu'nda açıklayacak olan Ertürk, kadınların hem doğrudan, hem de dolaylı olarak işgalin kurbanı olduğunu açıklamasında dile getiriyor.
Ertürk, aynı zamanda Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü Başkanlığı'nı da sürdürüyor.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"Sürekli çatışma durumu günlük yaşamı olumsuz etkiliyor"
İşgalin ve çatışmanın kadınlara yönelik şiddet üzerindeki etkisine ilişkin ilk elden bilgi toplamak amacıyla, Haziranın 13'ünden 18'ine kadar İşgal Altındaki Filistin Topraklarını (İFT) ziyaret ettim.
İsrail hükümetine ve Filistin Ulusal Otoritesine işbirliklerinden dolayı teşekkür ederim. İFT'ye olan ziyaretimi mümkün kılan yardımlarından dolayı BM birimlerine de teşekkür ederim.
İFT'ye olan misyonum süresince İsrail hükümeti temsilcileriyle, Filistin Ulusal Otoritesi temsilcileriyle, Kudüs, Batı Şeridi ve Gazze Şeridi'ndeki sivil toplum kuruluşları ve ayrıca BM birimleriyle görüşmeler yaptım.
Mülteci kamplarına ve ayırma duvarının yakınındaki köylere insan hakları ihlalleri kurbanlarıyla ve kurbanların aileleriyle görüşmek amacıyla saha ziyaretlerinde bulundum.
Ayrıca Neve Tertze (Ramleh) Hapishanesini ziyaret ederek hem hapishane yöneticileriyle hem kadın mahkumlarla konuştum. Refah'ı ziyaret edeceğim gün, yolun İsrail Savunma Kuvvetleri (İSK) tarafından kapatılmış olması nedeniyle bu ziyaretin gerçekleşememiş olmasından esef duyuyorum.
Sürekli çatışma durumu hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin günlük yaşamı üzerinde olumsuz etkilerde bulunurken, asıl sıkıntıyı çok uzun süreden beri işgal altında yaşayan Filistin halkı yaşıyor. Bu durum, bir çatışma çözümleme yöntemi olarak meşrulaştırılmış şiddet atmosferi doğuruyor.
Çatışma ve kadınların durumu
Sonuç olarak, hem kamu alanında hem özel alanda oransız bir şekilde kadınları ayıran bütünleşmiş bir şiddet sistemi ortaya çıkmış bulunuyor. Kadınlar hem doğrudan hem de dolaylı olarak işgalin kurbanı durumundalar.
Silahlı gruplarla bağlantılı olduklarından şüphelenilen erkeklerin yakını oldukları için, tutuklama için hedef teşkil edebilir, alıkonulabilir ve tacize uğrayabilirler; kadınlar sıklıkla hayatlarını kaybetmelerine de neden olan evlerinin yıkılmasına, tutuklamalara ve tacizlere maruz kalıyorlar.
Saldırıların sıklığı, keyfiliği ve beklenmedik biçimde cereyan etmesi, sürekli belirsizlik içerisinde yaşanan hayatın neden olduğu travmayı şiddetlendiriyor.
Seyahat etme özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar, farklı ikamet statüleri ve seyahat izinleri, askeri kontrol noktaları ve duvarın inşası, aileleri birbirinden ayırıyor ve kimliklerini paralıyor; geleneksel destek sistemlerini geçersiz kılıyor; sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimi sınırlıyor; su ve yaşam kaynaklarını tahrip ediyor.
Kadınlar özel alanda da aileleri, akrabaları, yerel güç odakları ve genel olarak toplum tarafından sıkı ataerkil denetime ve şiddete maruz kalıyorlar. Çatışma, birçok kadının güvenilir bir destek sisteminden ve bağımsız inisiyatif hakkından yoksun bir halde, çocuklarını yetiştirmek, yaşlılara ve sakatlara bakmak sorumluluğu ile evin reisi konumunda kalmasına neden oluyor.
Filistin yönetimi kadınları desteklemeli
İsrail hükümeti ve Filistin Ulusal Otoritesi, çatışmanın karşılıklı kabul edilebilir bir çözümünü ve barışı sağlamak yükümlülüklerini yerine getirmeliler. Bu gerçekleşene kadar, Filistin halkının, özellikle kadınların ve kızların haklarının korunmasını güvenceye almalılar.
İsrail hükümeti, İFT'ye insani yardım ulaştırılmasını mümkün kılarak, İnsan Hakları Komisyonu'nun özel mekanizmalarıyla işbirliği yaparak ve İFT'ye ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusundaki bilgileri sözleşme izleme komitelerine sunduğu raporlarına dahil ederek BM sistemiyle ilişkisini güçlendirmeli.
Son noktaya ilişkin olarak İsrail'in Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi'ne raporunu sunarken, İFT'de kadınların haklarını nasıl koruduğuna dair bilgi vermesi memnuniyetle karşılanacaktır.
Filistin Ulusal Otoritesi, gelecek yerel ve ulusal seçimlerde kadınların katılımını teşvik etmeli ve kadın konularından sorumlu bakanlığa politik ve maddi destek sağlamalıdır.
Son fakat aynı derecede önemli olarak, uluslar arası toplum İFT'deki faaliyetlerinde kadın hakları konusuna yönelik daha yoğun ve koordine bir çalışma yöntemi geliştirmeli; insan hakları durumunu ve bunun siviller üzerindeki etkisini izlemeyi sürdürmelidir. (ÖG/BB)