Haberin İngilizcesi için tıklayın
Özgür Üniversite’nin bağlı olduğu Türkiye ve Ortadoğu Forumu Vakfı Başkanı ve kurucusu, yazar Fikret Başkaya, Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davanın bugünkü ilk duruşmasına katıldı ve beyanda bulundu.
Başkaya’nın avukatı Levent Kanat bianet’e yaptığı açıklamada, savcının mütalaasını sunmak üzere süre istediğini, bir sonraki duruşmanın 10 Eylül 2019’da görüleceğini söyledi.
TIKLAYIN - Fikret Başkaya İddianamesinden: Düşünmek Biyolojik, Yayılması Yasaklanabilir
Fikret Başkaya hakkında, 7 Kasım 2016 tarihinde ozguruniversite.org sayfasında yayınlanan “Asıl Terör Devlet Terörüdür” başlıklı yazısı ve ev aramasında bulunan fotoğraflar ile köşe yazıları delil gösterilerek, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2. maddesi uyarınca “terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasıyla dava açılmıştı.
“Şiddet çağrısı olamaz, şiddete zaten karşı”
Avukat Kanat, mahkeme başkanının Başkaya’nın yazısındaki ifadelerle ilgili soru sorduğunu belirtti:
“Başkaya’nın yargılandığı yazısında, Filistinlilerin İsrail’e karşı direnişinden bahsediyor ve bu şekilde Türkiye’de de Kürtlerin şiddete direndiğini, karşılık verdiğini anlatıyordu. Mahkeme Başkanı da Başkaya’ya, ‘bu karşılık verme sözüyle ne kastettiğini’ sordu. Başkaya da yazıda direnme hakkını anlattığını beyan etti.”
Mahkemenin bir şiddet çağrısı imasında bulunduğunu ifade eden Kanat, “Oysa Başkaya şiddete, teröre karşı olduğunu her zaman beyan eden biri” diye konuştu.
Dava konusu olan “Asıl Terör Devlet Terörüdür” başlıklı yazıdaki ilgili bölüm şöyle:
“…bu baskı, şiddet ve devlet terörünün karşılıksız kalması mümkün değildir… Bu dünya var oldukça insanlar haysiyet mücadelesinden asla vazgeçmezler. Şu ünlü saldırı- direnme/karşı saldırı diyalektiği… Ve hakları, özgürlükleri, haysiyetleri için mücadele edenler için de kaybetmek diye bir şey yoktur. Zira adımını attın mı özgürleşmeye başlarsın ve öylece sürüp gider.”
“42 sayfalık iddianamenin 37 sayfasının Başkaya ile ilgisi yok”
Başkaya bugünkü beyanında, “Dava konusu yazıyı bahane ederek beni cezalandırmak beyhude bir çaba olur, zira ‘düşünce gerçekleşmiş”, amaç hasıl olmuş bulunuyor… ‘Düşünceyi engellemek mümkün değildir” derken söylemek istediğim budur” dedi.
Başkaya ve avukatı Kanat mahkeme yazılı beyanlarını da sundular.
Levent Kanat’ın mahkemeye sunduğu yazılı savunmada, iddianame şöyle değerlendirildi:
“42 sayfalık iddianamenin 1. Sayfası kimlik bilgileri, 2. Sayfasının bir kısmı Başkaya hakkındaki polnet ve istihbarat kayıtları bilgileri ile devamı ve sonrasındaki 3. Sayfa ile 4. Sayfanın bir kısmı soruşturmanın açılmasına neden olan ‘Asıl terör devlet terörüdür’ başlıklı yazını metnidir. 4. Sayfadan 40. Sayfaya kadar ise propagandası yapıldığı iddia edilen örgüt, düşünce özgürlüğü hakkı ve suçu ile ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri ve içtihatlarına dair genel bilgileri içermektedir.
“İddianamenin sondan bir önceki sayfası olan 41. Sayfasında bir değerlendirme yapılmış fakat bu değerlendirmenin isnat edilen suça yönelik müvekkile atfedilen fiile dair hukuki bir değerlendirme olması gerekirken öznel siyasal bir değerlendirme yapılmıştır.
“İddianamenin son sayfası ise sadece cezalandırmaya yönelik talebi içermektedir. Dolayısıyla 42 sayfalık iddianamenin 37 sayfası, müvekkille hiçbir ilgisi bulunmayan ama müvekkilin propagandasını yapmakla itham edildiği örgüte ve isnat edilen suça dair mevzuata, içtihatlara dair bilgileri içermektedir.
“Savcı siyasi değerlendirmesini ceza gerekçesi olarak sunmuş”
Avukat Kanat’ın yazılı savunmasında ayrıca şu argümanlar yer aldı:
“İddia makamı, soruşturmanın başlamasına neden olan yazının hangi bölümlerinin ne şekilde suç oluşturduğuna dair hiçbir hukuki değerlendirme yapmıyor. Yaptığı değerlendirme ise, hukuki olmaktan öte, yazı içeriğindeki düşüncelere karşıt düşüncelerin savunuculuğuna dair siyasal bir değerlendirme.
“Hukuki değerlendirmeden öte kendi sübjektif siyasal değerlendirmelerini cezalandırma gerekçesi olarak sunmuştur.”
“Yazıda devlet olgusu ve şiddet eleştiriliyor”
Savunmada, Başkaya’nın suçlandığı örgütün yazıda geçmediği de ifade edildi:
“Suçlamanın dayanağı yapılan yazının hiçbir yerinde, propagandasını yapmakla suçlandığı aynı örgütün ismi olan ‘PKK’ ismi geçmiyor.
“Bu davada Başkaya yazdığı bir yazı nedeniyle, yazıda ismi hiç geçmeyen örgütün propagandasını yapmakla suçlanıyor.
“İddia makamı, düşünce özgürlüğü kapsamındaki yazının içeriğinin bir kısmını cezalandırma gerekçesi olarak belirtmiş. Halbuki yazının bütününde asıl olarak devlet olgusunun, şiddet, terör potansiyeli eleştirel düşünceye tabii tutulmuştu.” (AS)