Li xançepekê qedehek çaya kewaşe Êzo, li derê Çiya tasekî kelepaçeya Sîno ji me ra piir dîtin, li me kirin quzilqurt, jehrê qesemê.
Ew Bedena ku ez kevirekî wî nadim bi qolatên lalê xwedandayî, memikê keçikên çardeh salî, yek ruknekî wî li cem min bi temamê qesra layezal e, tenê di dil de şop û rêçên rengin.
Ew koşk û xaniyên qerqaş, fena dirûvê kofiya bûkên êlipariyan, li êş çavên min bûn dirûvên raza Selmayê.
Ewqas salin, tehma wê şerbeta sûsê ji kana engiranê min dernayê." Xurşid Mirzengi/Belqitî
***
Hiç düşüneniniz olmuş mudur; insan teki yukarıdaki özlem dolu satırları kitabının girişine neden koyma gereğini duyar?. Ama hemen başında söyleyeyim ki, eski bir şehirliyse ve şehrini iliklerine kadar yaşamışsa elbette duyar, duyması da gerekir ve de yazar.
Eğer o insan teki 20 yıldan fazla bir zaman dilimidir yaşanan bunca felaketin, telefatın, yıkımın, talanın sebebi hikmetiyle yurdundan, vatanından ayrı düşmüşse, kavuşmasının önünde sürekli engeller boy veriyorsa elbette yazar/yazmalı da bu satırları...
Yazmakla kalmaz bizler gibi paylaşacak birilerini da arar ve bulur.
İşte şimdi yeniden Mayıs ayını bitirip, bahardan yaza geçmeye çabaladığımız günlerdeyiz. Ve artık Diyarbekir, bu şehir, her Mayıs sonu geldiğinde festivaliyle anılır olmaya başladı. Şehir halkı onca yoksulluğa rağmen kendini festivaline göre programlıyor. Merakla, heyecanla bu yılki festivalde kimler var, neler olacak sorgulamasını yapıyor.
Artık rüştünü ispatladı Diyarbakır Kültür Sanat Festivali. O denli ispatladı ki; kültür sanat camiasından bir dolu insan kendini Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivaline davet ettirmenin, hiç değilse bir etkinlikte yer alabilmenin altyapısını da oluşturmaya çabalıyor.
Bu elbette bir yönüyle festivalin doğru hat üzerinde yürüdüğünün kanıtı olduğu kadar, diğer yönüyle de Diyarbakır isminin büyüklüğü ve de Diyarbakır şehrine konuk olmanın da ağırlığıdır
Bu yıl beşincisi kutlanıyor. Artık diyebiliyoruz ki, Diyarbakır Kültür Sanat Festivali bir prestij festivalidir. Organizasyonuyla, program yüküyle, atölye üretimleriyle; özcesi, kente kattıklarıyla doğru düzgün bir festival...
Seslerin ve renklerin şehri
Ve bu yıl festivalin sloganı "Sesler ve Renkler Barışa!". Şehrimiz kayıt düşüyor tarihe: Her dilde "barış" diyor. Demeye de devam edecek.
Diyarbakır, seslerin ve renklerin şehridir. Bu şehri Amida kimi kez Keldani Zeki 'dir. Kimi kez de Süryani Yusuf!
Gavur mahallesinin hemen girişinde dört ayaklı minarenin karşısında Mor Petyun Keldani Kilisesinde, ya da taa Lalebey'de, öte mahalledeki Meryemana Süryani Kadim Kilisesinde binler yıldan bu yana kendi özgün seslerinde, nefeslerinde "Şayno" çığlığıdır.
Şimdi duyulur mu sesleri, avazları! Belki de Hançepek'in tam da orta yerinde Surp Giragos Ermeni Kilisesinde son sakîn Anton Usta 'nın sesiyle "Khağağutyun"dur.
Bütün bu armonilerin bir yanıyla bugünkü kolajı sanki Mevlüthan Mustafa 'dır. Bakın o da davudi sesiyle "Aşîtî" diyor. Ama şehir sese ve renge kesmiş. Gökkuşağının tüm renklerini avuçlayıp dağıtarak "barış" diyor cümle aleme.
Uzağa düşmüş hemşehrileri buluşturma gayreti
Bu yıl festivalde Diyarbakırlılar Ortadoğu barışını konuşacak. Kentlerin, halkların ve ülkelerin dansları boy verecek Diyarbakır alanlarında.
Murat Taner güneşin doğuşundan batışına kadar Surlarda saksofon çalacak. Alacak taşın ritmini taşıyacak öte asırlara. Semahtan semaya, ayinden ilahiye dinler ortaklaşacak. Tiyatro ve sinema buluşacak.
Behman Gobadi 'nin Kaplumbağaları bu kez Diyarbekir semalarında boy gösterecek. Bir dolu sanatçı müziğin ahengine ritim tutarak Diyarbakır seyircisiyle buluşacak.
Tekrar dönersek yazının girişindeki hasretlik alıntısına! Avrupa'ya her giden yüreğinin bir yanını bizim buralarda bırakır da gider. Bırakır gider de, her fırsatını bulduğunda da bugün yaşayan ve buralardan konuk olarak oralara giden "Hemşehri"lerle görüşür.
Hemşehri diyorum, çünkü kavramsal manada çok ağır yük taşır hemşehri kavramı. Kürt de diyebilirdim ama demedim. Hiçbir etnisite, şehir kimliği manasında hemşehri kavramı kadar içsel ve toparlayıcı olmaz da ondan.
Bunca yılın savaş hengamesinde o kadar çok değerler telefatına uğradı ki şehir. Hemşehrisi de kalmadı şehirlerin. İşte o nedenle şair diyor ki şehre, "Bende kalmadı hemşehrilerim".
İşte belki de bu türden festivallerimizin bir amacı da on yıllardır uzağa düşmüş, uzaktaki hemşehrileri buluşturmak gayreti!
Onların özlemini, buraların beklentisiyle buluşturmak kaygısı. Ve bir de yeniden umutları, bu günlerde çokça ihtiyaç duyulan barışın kültürünü, sanatını kurgularken paydaşlaştırmak çabası.
O sebepten Diyarbekir önemli. Ve bu yıl beşincisi kutlanan Kültür Sanat Festivali de...(ŞD/EÜ)