İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 43. İstanbul Film Festivali (İFF) kapsamında Alman yönetmen Wim Wenders ve Japon oyuncu Kôjı Yakusho, İstanbul’a geldi.
Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat’ta gerçekleştirilen basın toplantısına katılan yönetmen ve oyuncu, birlikte çalıştıkları “Mükemmel Günler” (Perfect Days, 2023) filmine dair gazetecilerin ve sinema eleştirmenlerinin sorularını yanıtladı.
Basın toplantısına konuşmacı olarak, Wenders ve Yakusho'nun yanı sıra İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan ile MUBI'nin kurucusu ve CEO'su Efe Çakarel katıldı. Toplantının moderatörlüğünü ise sinema yazarı Engin Ertan üstlendi.
“İstanbul’a uçalım”
İstanbul trafiği nedeniyle basın toplantısına geciken yönetmen, esprili üslubuyla konuşmasına başladı ve 78 yıldır (doğduğu günden beri) bu anı beklediğini söyledi.
Bugüne dek İstanbul’a gelmek için pek çok teklif aldığını; ancak kenti ziyaret etme şansı bulamadığını söyleyen Wenders, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum, böyle bir kente gelmek için neden bekledim… Aslında çok fazla Türk dostum var. Ama sonunda oldu, buradayım. Sabah kalktığımda Boğaz manzarasına bakıyorum ve hayran kalıyorum. Üstelik gurur duyduğum bir filmle buradayım.”
Ödüllü oyuncu Kôjı Yakusho ise, Wenders’in aksine ilk kez İstanbul’a gelme daveti aldığını ve kente hemen gelmek istediğini söyledi. Yakusho, ilk gençlik yıllarındaki bir şarkıya da referans vererek, İstanbul’la ilgili şöyle dedi: “Gençliğimde bir şarkı vardı, ‘İstanbul’a uçalım,’ diyordu. Son dizesi ise şöyleydi: ‘Gecelerin cennetine gidelim.’ Çok gençtim ve ne kadar seksi bir kent, kesinlikle gitmeliyim diyordum. (gülerek) Sonunda geldim.”
Oyuncu ve yönetmen, daha sonra “Mükemmel Günler” filmi ile ilgili gazetecilerin ve film eleştirmenlerinin sorularını yanıtladı.
Japonya ve Almanya ortak yapımı olan film,Tokyo'da umumi tuvalet temizleyicisi olan Hirayama'nın (Kōji Yakusho) rutin yaşamını konu alıyor.
Ruhlar ve Tanrı
Wim Wenders: (Soru üzerine) “Tanrı’nın tanıklığını yaşadığımı düşünüyorum. Filmdeki karakter bir seçim yaptı bence ve kendisi tanık olmaya karar verdi. Hizmet vermeye, tanık olmaya, herkesi eşit görmeye, ayrımcılık yapmamaya karar verdi. Barış ve dostluk fikrinden hoşlanıyorum. İkinci filmi çekmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Belki adı ‘Mükemmel Geceler’ olur bu sefer. Hatta ‘Mükemmel Geceler İstanbul’. Kōji’nin de bundan şimdi haberi oluyor. (gülüyor)
Wenders daha sonra film için Yakusho ve kendisinin bir temizlik işçisinden ders aldığını, temizlik işçisinin çekim boyunca yanlarında olduğunu ve çekimler bittiğinde, Yakusho’ya “baş temizlikçi” işi teklif ettiğini anlattı.
Wenders’ten sonra söz alan Yakusho, Japonya kültüründe yaşayan ve yaşamayan “her şeyin” bir ruhu olduğunu, bunun tuvaletler için de geçerli olduğunu söyledi. Yakusho, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Her şeyde bulunan o kutsal ruh size mutluluk getirir, çünkü temizlemişsinizdir tuvaleti. Aslında bakarsanız ben ne temizlik yapsam, tuvaleti temizlesem o ruh beni koruyacak gibi gelir. Onun varlığını hep bilirim yani, benim için üstlendiği rolün farkındayımdır.”
“Her şey ‘Beni çek’ dedi”
Wenders, filmdeki tuvaletlerin özel olarak tasarlanmadığını; COVID-19 pandemisi nedeniyle düzenlenemeyen Tokyo Olimpiyatları’ndan yadigâr olduklarını ve bu tuvaletleri filmin yapımcılarından Koji Yanai’nin seçtiğini söyledi.
Filmin çekimleri için karantinadan yeni çıkan Tokyo’yu, herkese faydası olacak bir iyilik hâliyle çekmenin kendisine iyi geldiğini söyleyen yönetmen, pandemi sürecinde Japonya’da herkesin her şeye daha saygılı yaklaştığını söyledi ve ekledi: “Bu film, Tokyo’nun bana miras bıraktığı hikâyesi ve çekilmeyi çoktan hak edilmişti. Her şey ‘Beni çek’ dedi ve ben de çektim.”
Hayatını daha basit yaşamaya çalıştığını belirten Wenders, filminin başrolü ile bağlantılı olarak “her şeyin azaltılması” ve hayatımızda daha az olması fikrinin yıllar içinde ona daha çekici geldiğini söylediği konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Basit olanın daha önemli olduğu; aidiyetin, malın önemli olmadığı bir hayat bu. Elektroniğe ve bolluğa-berekete ihtiyaç duyulmayan bir hayat. Müzik yeterliydi onun (Hirayama) için. Bir kaset, eski bir kamera kafiydi.”
Yönetmenin Alman sanatçı Anselm Kiefer’in yaşamını ve sanat yolculuğunu mercek altına aldığı, Cannes’da prömiyerini yapan son filmi “Anselm”, bugün festival kapsamında saat 21.30’da Beyoğlu Atlas 1948’de gösterilecek.
Film, 28 Nisan Pazar günü ise Kadıköy Sinematek / Sinema Evi’nde. Wim Wenders ve Kôji Yakusho’ya ise filmlerinin gösterimleri öncesinde festivalin “Sinema Onur Ödülü” verilecek. (TY)